Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '07

 
Kategori
Tarih
 

Menemen olayı 3

Menemen olayı 3
 

Şhit Kubilay


Hadisenin Gelişim Safhası

Elebaşı Giritli Mehmet'in de aralarında bulunduğu bir kısım kimseler, Manisa'da esrarkeş kahvesi olarak nam salmış bir mekanda vakit geçiriyorlardı. Sakal bıraktıkları molla görüntülü oldukları için dikkat çekiyorlardı. İddialara göre hükümet, bir gün bu kahveyi kapatmıştır. Fakat kahve kapatıldığı halde, Derviş Mehmet dahil, müdavimleri takibata uğramamıştır. Bu durumun bir ihmal olduğu 6747 nolu tezkere ile kayıtlara geçmiştir.

Tarikatlar ve tasavvuf konularında ciddi olduğunu düşündüğüm yazılar okudum. Az da olsa müritlerle fikir alışverişinde bulundum, hatta tartıştım. Sünni tarikat olarak nitelenen hiç bir organizasyonda uyuşturucu madde kulanıldığına dair bir bilgiye rastlamadım. Böyle bir şey de duymadım. Buna rağmen "esrar, " Menemen Dervişleri(!)nin temel kullanım maddesi olarak karşımıza çıkıyor. Belgelerin bir çok yerinde sanıklar, esrar içip zikir yaptıklarını anlatırlarken, namaz kıldıklarından pek bahsetmiyorlar.

Buna dair rasladığım tek bilgi, yeşil bayrağı almak için Müftü Camii'ne girdiklerinde, kıldıkları sabah namazıdır. Esrar içtiklerinden ise, sık sık sözedilmektedir. Doğrusu, bu esrarlı tarikata ve onun mensuplarına islami çerçevenin içinde bir yer bulamadım.

Zamanın hükümeti, bu esrarkeşlerin eylemiyle şeriat (din kuralları) arasında bir bağlantı kurmuştur. Halbuki, içki içmenin, esrar çekmenin dinin hükümlerine ters düştüğünü herkes bilir. İnsan, bu şuursuz grubun macerasını "irticai eylem" olarak kabulde zorlanıyor. Kısacası, altı esrarkeşin bu serkeşliği, devlet tarafından nasıl bu kadar ciddiye alınmıştır da 29 kişi idam edilmiştir, anlayamıyorum.

Tutanaklara göre, Elebaşı Giritli Derviş Mehmet, mehdiliğini ilan ettiği Bozalan köyünde bir hafta kadar kalmıştır. Bu arada, Hacı İsmail’in kızkardeşinin kızı Fatma’yı ve Hacı Ali oğlu Mustafa’yı, "durumu öğrenmek için, " çeyiz bahanesiyle Manisa’ya göndermiştir. Bunlar, Sütçü Mehmet’in karısı Kezban’dan, hükümetin keyfiyetten haberdar olduğu malumatını almışlar dervişe ulaştırmışlardır. Yani Derviş Mehmet'e Manisa'dan gelen haber hükümetin olaydan haberdar olduğu yönündedir.

Halbuki Denizli Milletvekili Mahzar Müfit Bey ve 43 arkadaşı, 1 Ocak 1931’de TBMM'de, Başvekil İsmet Paşa’ya Menemen konusunda bir soru önergesi vermişler, karşılığında; "Hükümetin, irtica şebekesinin örgütlenmesinden haberdar olmadığı" cevabını almışlardır. Görüldüğü üzere burada, birbirine zıt iki olguyla karşı karşıyayız. İstanbul, Bursa, Balıkesir, Manisa gibi şehirlere yerleşmiş, neredeyse Marmara ve Ege Bölgesi'nin tamamına yayılmış ve rejimi içten içe kemiren bir şebekenin mevcudiyetinden devletin haberi, (Sütçü Mehmet'in karısı Kezban'a göre vardır, Başbakan İnönü'ye göre) yoktur. Garip değil mi?

Giritli Mehdi (Derviş Mehmet), Fatma ve Mustafa'dan, "hükümetin olaydan haberi olduğu" malumatını aldıktan sonra; güya yakalanmamak için, müritleriyle beraber köy dışında bir kulübeye taşınmıştır. Burada, tam bir hafta esrar çekip zikir yapmışlardır. Demek ki şeriat ayaklanması hazırlıkları böyle yapılıyor! Nihayet grup 23 Aralık 1930 Salı gecesi, Menemen’e gitmek üzere yola çıkmıştır.

Sanıklardan Mehmet Emin ifadesinde, "Bize dağda bir kulübe yaptılar. Mehdi Mehmet "Süphanellezi esra biabdihi leylen minelmescidilharam" ayetini okuyarak, Hazreti Peygamber de bu esrardan içti ve öylece miraca çıkarak Allah ile görüştü diyerek, bize mütemadiyen zikrettirdi ve esrar içirdi." demiştir. Belki ayetteki "esra= geceleyin yürümek, " kelimesini müritlerine "esrar" diye yutturmuştu. Yahut tamamen cahil olduğundan, yakıştırmıştı.

Menemen’e yaklaştıklarında Giritli Mehmet, adamlarına çifte esrarlı sigara vermiş, onları şehre iyice sarhoş ederek sokmuştur. Saat altıyı yirmi geçe Müftü Camii önüne gelmişler ve içeri girerek üzerinde, "Lailahe İllallah ve Fetih Suresi"nin yazılı olduğu yeşil bayrağı (sancak ta deniyor) alıp çıkmışlardır. O sırada camiide sabah namazı için gelmiş 8-10 kişi vardır. Bayrağı sallayarak önce bir şehir turu atmışlar, sonra da belediye meydanına gelip dikmişlerdir.

İsyancılar, arkalarına aldıkları toplulukla şehri dolaşırken Derviş Mehmet, birden kaybolmuştur. Bilahare müritlerine, "Menemen'deki bağlantım dediği" Hoca Saffet Efendi'yle başbaşa konuşurken görülmüştür. Kalabalıkla buluşunca Giritli, işaret vererek hocayı selamlatmış, o da hiç bir şey konuşmadan evine girmiştir. İddianamede suçlananlar arasında olmasına rağmen, S. Efendi beraat edenlerdendir.

Derviş Mehmet ve grubu, belediye meydanına diktikleri bayrağın etrafında dönerek zikir yapmaya ve tekbir getirmeye başlamışlardır. Bir tanık: "Ben ve camiden çıkanlar donduk kaldık. Biraz sonra Derviş Mehmet elindeki bayrağı meydana dikti ve tutturmak için de ahaliden bir ip istedi. İçimizden biri kuşağını çıkarıp verdi. Kalabalığın arasında, bayrak dikilirken el çırpanlar oldu. Mehdi sürekli elindeki saate bakarak, etrafa okuyup üflediği toprağı savurarak söyleniyordu." diye ifade vermiştir. Mehdinin, sürekli saatine bakması bize bir şeyler anlatmaktadır. Fakat birilerinin meydana girmesini mi, eylemin vaktini mi bekliyordur, kestirmek imkansızdır. Devamı var...

Resim:
www.hicretonline.com/Basin%20arsivi4/iste%20m...

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..