Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Meraklı komşu teyze bayram ziyaretinize gelirse

Meraklı komşu teyze bayram ziyaretinize gelirse
 

Bayram ziyareti


Hani bazı yaşlı komşu teyzeler vardır, meraklı. Hayatlarının geri kalanını evlerinin balkonundan sarkıp onu bunu gözetleyerek ya da insanları yolda durdurup soru bonbardımanına tutarak, o ne yapmış – bu ne demiş – şu kiminle nerdeymiş öğrenmek için harcayan meraklı teyzeler. İşte onlardan biri, hem  de kızıyla –artık onun ne kadar meraklı biri olabileceğini hayal gücünüze bırakıyorum- bayramda ziyaretinize gelirse ne olur? Valla sizi bilmem ama bize geldiler ve işte şunlar oldu:

Hem oldukça uzun zamandır bayramı ablamlarla geçiremediğimden hem de annem belindeki osteoporoz kırıklarından dolayı operasyon geçirdiğinden, bayram öncesi İzmir’e geldim ve yaklaşık bir haftadır buradayım.

Sabahın erken saatlerinde balkonda keyif çayı içerken “Özleeemm!” diye üst kat balkondan sarkıp ablamdan havadis öğrenmeye çalışan meraklı yaşlı teyze, ablam sorularını cevaplamak için balkona çıkmayınca eniştemle yetinmek zorunda kalmıştı. Ondan, annemin ablamda kalmaya geldiğini, rahatsız olduğunu bir çırpıda öğrendikten sonra annemle ilgili sorularını bitirip enişteme “Sen emekli oldun mu oğlum?” diye sorduğunu duyunca teyzemizi aşağı sarkarken, eniştemi de boynu koparak ona laf yetiştirmeye çalışırken balkonda bırakıp içeri kaçmıştım. Ama teyzemden kaçamamışım meğer. Zira meraklı komşu teyze akşamüstü kapıyı çalıp “İyi bayramlar, annen nerede?” dediğinde sorusuna verdiğim, “Uyuyor” cevabıma aldırış bile etmeden, yaşına başına aldırmayan çevikliğiyle kendini içeri atıverdi. Yanında da kızı vardı.

Annemin uyuyor olmasına aldırmayarak gidip yanına oturan yaşlı teyze ve kızının, annem orada değilmiş gibi kendi aralarındaki sohbet görülmeye olmasa da duyulmaya değerdi. Zira ben, bu muhabbetten boğulacağımı anlayıp salondan çok da uzakta olmayan mutfakta kalmayı tercih ederek  tüm konuşmaları oradan takip ettim.

Yaşlı teyze: Neyin var komşum? Ben senin burada olduğunu bilmiyordum. Sabah damadından öğrendim.

Annem: Ameliyat oldum belimdeki kırıklardan.

Yaşlı teyzenin kızı: Nesi var teyzenin? Sırt çökmesi mi? –Anneme sorsana kendi annene soracağına-

YT: Sırtındaki kemiklerde problem var; kızı fizik tedaviye götürüyor.

YTK: Nasıl götürüyor? Arabayla mı? (Ne alâka?)

YT: Arabayla arabayla. Kocası da yoktu burda kızın, her şeyle kendi uğraşıyordu iki senedir. Şimdi kocası buraya tayin oldu da biraz daha rahatladı.

YTK: Kaç kardeşler?

YT: İki. Bu kızı (buradaki “bu”, ben oluyorum) küçük olan. O da yeni evlendi. (!!) –Hayret bunu yanlış biliyor-

YTK: Nerde oturuyormuş bu kızı?

YT: İstanbul’da.

YTK: Büyük damat nereli?

YT: Buralı, İzmirli o. (Maşallah her şeyi de biliyorsun teyzecim)

YTK: Ee, teyze evinde yalnız mı yaşıyor? –Tekrar söylüyorum; annem de orada, bilmem farkında mısın? Sorularını hâlâ ona sorabilirsin-

YT: Evet evet yalnız yaşıyor kadıncağız.

YTK: Amca yok mu teyze? (Hayret, geldiklerinden beri annemi yeni farketti!)

Annem: Yok, kaybettik.

YTK: Amca ne iş yapıyordu teyze? (Yuh! Demek istiyorum artık.)

Annem: Tüccardı. (Sanane desene anne)

YT: Bizim de komşulardan birinin annesi ölmüş, birinin de 22 yaşında oğlu ölmüş. İki ölüm birden. (Annem hasta yatağında, bilmem farkettiniz mi? Ölümden bahsetmenin sırası mı???)

Karşılıklı, annemi tınmayarak ölenlerden bahsediyorlar bir müddet. Ben tatlıları servis ediyorum bu arada.

YT: Zahmet etmeseydin kızım; biz yemiycez.

Ben: Rica ederim, olur mu öyle şey... Afiyet olsun. (Yaşlı teyze bir çatal alırken ben odayı terk ederek mutfağa geçiyorum tekrar.)

YT: Ayyy, tatlı çok güzelmiş, kendi mi yaptı Özlem?

Annem: Yok, sipariş etti galiba. Kızımın koşturmaktan tatlı yapacak hali mi var?

YT: Nereye sipariş etti acaba? Pek güzel olmuş... Sen ne zaman geldin peki İzmir’e? Hiç haberim olmadı. Ben bakıp duruyorum balkondan. Özlem kaç gündür çamaşır sermiyor. (!!) Dedim ki bunlar nerede acaba? Annelerine de gitmemişler, çünkü arabaları burada. Merak ettimdi. (Çüş yani teyze. Ablamın çamaşır serip sermediğine kadar mı kontrol edip arabayı mı takip ediyorsun? Hem, sanane bayramda anneme gidip gitmediğimizden!)

Annem uygun şekilde yanıtlıyor yaşlı teyzeyi (!) ve bana sesleniyor gelip tatlı tabaklarını almam için. Bu arada yemeyeceklerini söyledikleri, tüm tatlıyı silip süpürdükleri tabakları bana uzatırken yaşlı teyze göbeğimi farkediyor ve “Aaaa, kızın da hamileymiş!” diyor şaşkınlık içinde. Kendi kızına dönerek “Bu küçük kızı, yeni evlendi,” diye yineliyor. “Dört yıldır evliyim ben,” diye düzeltiyorum teyzemizi. Kızının kaç aylık hamile olduğum, bebeklerin erkek-kız olup olmadığı sorularına “6,5 aylık ikiz kız bekliyoruz inşallah” diye yanıt veriyorum. Kızı, hemen yapıştırıyor bilgi küpü dolu cevabı. “Demek çift yumurta ikizleri, biri kız biri erkek olduğuna göre,” diyerek. Ona bildiklerinin yanlış olduğunu söyleyecek kadar bile katlanmak istemiyor, onun da tatlının yerinde yeller esen boş tabağını alıp odadan çıkıyorum.

YTK: Teyze sen üşüyorsun galiba. Titriyorsun. Kızına söyleyelim, açsın klimayı ısıtsın annesini. (Annemi titriyor zannetmelerinin sebebi, annemin yorganın altında parkinsondan dolayı titreyen sağ eli! Ve ben annemi hiçbir zaman üşütmüyorum! )

YT: Söyleyelim açsın, açsın. Hadi biz de kalkalım artık.

Bu arada annem bana sesleniyor misafirleri geçirmem için.

Kapıya doğru yönelmeleriyle hemen annemin titrediğini, üşüdüğünü söylüyorlar. Duymazlıktan gelerek, bir yandan da dişlerimi sıkarken kapıdan geçiriyorum onları...

Onlar sağ, ben selamet!

http://umutsuziskadini.com/

 
Toplam blog
: 83
: 1446
Kayıt tarihi
: 03.10.11
 
 

Uzun yıllar plazalarda dirsek çürütmüş, son yıllarda refahı evden çalışmakta bulmuş ikiz kız anne..