MGK bildirisi

“AYRICA, DEVLETİMİZİN KURUMLARINI YIPRATMAYA YÖNELİK BEYAN VE YAYINLARA İLİŞKİN TEPKİ VE DÜŞÜNCELER DİLE GETİRİLMİŞ, BU TÜR FAALİYETLERİN ÜLKEMİZE BİR FAYDA SAĞLAMAYACAĞI TEYİT EDİLMİŞTİR.”

30 Haziran 2009 tarihli MGK basın bildirisinin B paragrafında majiskül harflerle bunlar yazıyor.

Bu toplantı olurken ‘kağıt parçası belgenin’ sözde hazırlayanı Albay D. Çiçek askeri yargının delil yetersizliğinden aklamasına rağmen savcılığın isteği ve sivil mahkemenin kararıyla tutuklanmıştı. Sonra serbest bırakıldı.

Delil yetersizliğinden aklandı, sonra neden suçlandı, sonra neden serbest bırakıldı?

Birileri bizle dalga mı geçiyor?

Bütün bu ‘garip ama gerçek’ keşmekeş içinde MGK’nin yukarıdaki bildirisine ne demeli peki?

Çelişkili bir cümle.

Cümleyi biraz kısaltalım: ‘...devletimizin kurumlarını yıpratmaya yönelik beyan ve yayınlar(ın) (...) ülkemize bir fayda sağlamayacağı teyit edilmiştir.’

Alla alla, bu ne demek yahu?

Bir şeyi yıpratmak isteyen şeyin o şeye faydası olup olmayacağı gibi bir durum oluşmuş. Bu mantığa aykırı. Mantıkta 'çelişmezlik ilkesi' vardır; buna göre, bir şey hem kendi hem karşıtı olamaz. Bu önermede, yıpratıcı bir şeyin aynı zamanda yarar sağlayan bir şey olabilme olanağı ortaya çıkmış. Zihin böyle bir şeyi düşünemez, düşünüyorsa –ki bu gerçek manada düşünmek değildir- bir abuklama hali içindedir. Bir şey yıpratıcıysa, zaten yararlı olmanın tersi olduğu için öyledir, varlığını yararlı olmanın tersi olmaktan alan şeyin yararlı olmadığını söylemek laf salatasıdır.

Bize de vatandaş olarak bu salataları yemek düşüyor galiba. Ya da yememek.