Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '06

 
Kategori
Blog
 

Milliyet Blog'tan öncesi ve sonrası...

Milliyet Blog'tan öncesi ve sonrası...
 

Milliyet-blog yazarlarını görene kadar, kendimi "yazar" sayardım.Okur ve yazar cephelerinin bütünleştiği bu ortamda "yazmaya çalışmayı" ise büyük bir övgü sayıyorum. Meğer ne çok özlemişiz böylesine demokratik bir platformu. Toplumumuz, meğer sadece, ahlaken çökmekte olan görüntülerle anılamaz; anılmamamsı gereken değerleri taşıyan bir toplum olarak tanımlanmak gerekmiş.

Çamur akıyor, yazılar su gibi berrak geliyor; kirlenmeyi yıkıyoruz hep beraber, tek'ellerin buzu çözülüyor gizlice.

Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak!

Benim bireysel dünyamda yaptığım değerlendirmede olduğu gibi.. Şimdi, Türkiye'de, yazılı ya da görsel alanda düşünsel üretime katılan her kesim, insanlarımızın, Milliyet'te yansıyan potansiyelini gözönüne almak zorunda kalacak.

Ezber bozuluyor, beyler, dikkat! Piyasalaştırılan egemenlikleri sarsacak derin rekabet dalgası geliyor.

Her yazanın zihninde çeşitli şimşekler çakıyor, sonra da düşünce soframıza tadına doyulmaz bereket olup paragraf paragraf yağıyor.

O ayrımsız, buyruksuz sofra, patlayan yoksulluk dramlarına inad, dünyamızı zenginleştiriyor. Zenginliği ise maddi temellere indirgeyen "görgüsüzlüğü" yerden yere vurup.. ilgi odağına "seks ve şiddet ve de köşe dönmek" vb. konulan, başta gençlerin zihininden o türden koşullandırmalara ilişkin olumsuzluklarını kovmaya çalışıyor.

Evet, 70 milyonluk koca bir ülkeyi yoz kültürden çekip çıkramanın sabit sorumluluğu yazıyla-çiziyle, eğitimle ve bilimle uğraşan herkese belli bir oranda pay biçerken, o döngüyü ekonomik kalkınma ile desteklemek ve tamamlamak durumunda olanlara da daha bir özenli ödevler yüklemekte ve yükleyecek.

Milliyet-blog yazarlarının tuşlara her vuruşu, dar kalıplarla düşünmeye, monologlarla konuşmaya alışmış kesimleri "açık toplum" içinde yer almaya zorlayacak.

O arada sesi bu kertede güçlü çıkan bir koro'nun aksi, demokratik kurumlaşma içinde de yankılanacak.

Onun için "tuş"a her vuruş, düşünceyi kağıda her işleyiş, bir büyük zihinsel devrime..

eklenen parçalarınca, demokratik düşünce mozayiğini oluşturacak...

Yazılanlar, biraz da odur; ve o bloglar bu güne dokunur ama daha çok yarınlara yazılır...

Gerçekten öyle değerli katkılar ve öyle etkili yorumlar yayımlanıyor ki, okur'u olarak onlarla övünüyorum.

Bu ortamı sağlayan internet, yazının bulunması ile öncesi arasındaki kadar bir farklılığı yaratmıştır.

İnsanoğlunun teknolojik serüveninde eriştiği bu aşama, ötesine gerek yok; yaşayışları değiştirmiştir.

Onu olumlu ve yararlı anlamda değerlendirmek de insanlığa, aillerimize, toplumumuza karşı bir borçtur.

Milliyet-blog yazarlarının çoğu da bunu yapıyor.

Bir de meslektaş dayanışmasını (ben de halen basın sektöründeyim-BK) sınırlarını zorlamadan şunu ifade etmeliyim: Milliyet-blogların yayıma hazırlanmasındaki özenli büyük emeğe ve onu sağlayan, tasarlayan, onun önünü açan, bu platformu yaratan ve sürdürüen herkese koskoca bir teşekkür ve selam borcum var.

Yalnız kendi yazılarım yayımlandığı için de değil. Tam tersine başka yazıların standardı karşısında -yine öznel bir ölçüyle- kendi lafzımı vasat bile bulmuyorum. Ancak her şeyden öte böylesine bir demokratik düzlemin sağlanması ve bu kertede bir özgürlükçü iklimin yaşatılması, hepimiz, basın ve ülke için çok ama çok önemlidir.

İnanın bunu çocuklarımız bile daha iyi seziyor.

Her yazı insanlığın ağıdı ve şölenidir. Her ağıt ise, yarının şölenidir.

Evet doğrudur; "söz uçar-yazı kalır"!

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..