Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '08

 
Kategori
Deneme
 

Minik kuş

Minik kuş
 

"Yaşayacaksan onurlu yaşayacaksın!"


MİNİK KUŞ

Kış, Anadolu’nun başkentine aniden bastırmıştı. Fırtınayla birlikte gelen kar, her tarafı bembeyaz yapmıştı. Minik kuş, iki katlı sarı badanalı evin üst katındaki pencere pervazına konduğunda, neredeyse donmak üzereydi. Kanatlarını öylesine çırpıyordu ki, karların içinde kaybolup, yeniden görünüyordu.

Minik kuş, acıktığını, keskin ötüşüyle belli ediyordu. Sıcak bir yuva ve ailesinden uzakta olmasından dolayı ne yapacağını bilemiyordu. Yaşamı ve ayakları üstünde kalmayı öğrenmesi gerekiyordu. Karların içinde çırpınarak kendisine sunulacak birkaç yiyecek parçası için pencereyi küçük bedeniyle gagalamaya başladığında, içeride yalnız yaşayan yaşlı bir adam vardı. O da zaten ihtiyarlığın son demlerinde, koltuğunda televizyon seyrediyordu. Adamın, pamuksu saçları oldukça seyrekti. Hayatın çizgileri, yüzünün buruşukluğuyla birlikte göz altlarını torbacık yapmıştı. Kulakları ağır işittiğinden, televizyonun yüksek sesiyle minik kuşun “ tık-tak”larını duyabilmesi de mümkün değildi.

Yaşlı adam, Mesut Yar’ın “ Uyan Türkiye” programındaki kömür dağıtımlarını ilgiyle izlerken, titreyen kafasını bir sağa, bir sola sallayarak, doğalgazı istediği gibi yakıp, ısınamadığına hayıflanıp söylenmeye başladı. Zaten zor geçinebildiği emekli maaşını da, doğalgaza yatırmaya hiç niyeti yoktu.

Minik kuş, içeride olup bitenleri gözlerinin feri düşercesine titreyerek izliyor, yine de umudunu yitirmeden, pencerenin açılmasını bekliyordu. Ekranda ise, kömür torbaları doğalgazlı evlerin önüne bırakılıyordu. Çelik kapılı evlerin önünde, “ Gıda Paketleri”ni alan kadınlar ise, kapıların aralığından utanarak bakıp; “Verenlerden Allah razı olsun” minnettarlığını söylüyorlardı. Muhabirin, “Bu kömürleri size kim dağıtıyor, biliyor musun?” sorusuna; “AKP” yanıtı gecikmiyordu. Bu kez muhabirin “ Seçimlerde hangi partiye oy vereceksiniz?” sorusuna ise, “ Tabii ki bize yardım edenlere” yanıtı yaşlı adamı oldukça gerip tansiyonunu iyiden iyiye artırmıştı. “ Onursuzlar!” sözünü okkalıca çıkartıp, ağır adımlarla soğuk odasından battaniyesine sarılıp mutfağa geçtiğinde, minik kuşta yorulan bedenini dinlendiriyordu.

Yaşlı adam, titreyen ellerine rağmen, tabağına bir parça döktüğü çayıyla birlikte pencerenin önündeydi. Kalın perdeyi biraz daha aralayıp, dışarının karla örtülü olması, içindeki romantik duygularını da depreştirmişti. On sene önce ölen ve çok sevdiği karısıyla birlikte yine böylesi bir günde, el ele, omuz omuza yürüdüğünü anımsadı. Uzun seneler sakladığı pikabına karısının çok sevdiği; Müzeyyen Senar’ın “ Ölürsem Yazıktır“ plağını koyup, tekrar pencerenin önüne geldiğinde, buruşuk ve torba olmuş yorgun gözlerinden akan yaşları titrek eliyle sildiğinde, minik kuşun çırpınışını son anda fark etti. Minik kuş, fark edilmenin sevinciyle, yorgun ve ölmek üzere olan bedenini, birden canlandırmıştı. Adam, pencereyi açıp minik kuşu avuçlarına alıp ısıtmaya başladığında, eriyen kar tanecikleri de su olup, gözyaşları gibi yere damlıyordu. Televizyondaki “ Kara Elmas” ise yaşlı amcanın saçları gibi gittikçe “Ak”laşıyordu…

Onurlu günler dilerim…

erterd@msn.com

30 Kasım 2008/Bursa

Ertuğrul ERDOĞAN

 
Toplam blog
: 300
: 466
Kayıt tarihi
: 06.05.08
 
 

Ertuğrul Erdoğan, 1958 yılının sonbaharında Ankara'da doğdu. 1968 -1980 yılları arasında babasını..