Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '07

 
Kategori
Futbol
 

Mondragon'lu zamanlar ve sonrası...

Mondragon'lu zamanlar ve sonrası...
 


Yazdığım sözlük ve forumlarda, onun ardından onlarca satır yazıldı.

Benimse elim bir türlü gitmedi, veda cümleleri yazmaya...

Şimdi, onun için yazıyorum.

Ama...

Bu, kesinlikle bir veda değil.

*****

UEFA kupasını kazandığımızda, 11 yaşındaydım.

Futbol sevgimin her geçen gün katlanarak büyüdüğü dönemlerdi.

Kalecimiz, Brezilya Milli Takımı'nda da forma giymiş, taraftarın sevgilisi Taffarel'di.

O gece, uzatmalarda, Henry'nin kısa mesafeden vurduğu kafayı, inanılması zor bir çeviklikle kurtarıp, bizi kupaya inandıran adam.

Çok severdim onu, sebep kupa değildi. Sempatik "çok güzeal"lerini, sahadaki ciddiyetini, ailesine olan sevgisini seviyordum.

Benim için bir amca gibiydi sanırım.

O, Galatasaray'dan ayrıldığında "Bundan sonra gelecek hiç bir kaleciyi onun kadar sevmeyeceğim işte!" dediğimi hatırlıyorum kendi kendime.

Büyük konuşmamak lazımmış.


*****

Sonra bir gün, Fransa'dan bir Kolombiyalı geldi, adı da Ferit Ali gibi birşey.

Soyadı da bir tuhaf: Mondragon. Sonradan çıktı, bu "Allah'ın Kolombiyalısı"nın adının nereden geldiği.

Annesi Lübnanlıymış. İsme aldanmamak lazım, babasının etkisiyle dindar bir Hristiyanmış bizim yeni kaleci.

Tanımıyorduk kendisini, Fransa ligi pek tutmuyor Türkiye'de zaten.

Neyse dedik, gelmiş madem, hoşgelmiş...

*****

Gel zaman git zaman, biz onu tanıdık, o da bizi...

Biz ona sevgimizi, renk aşkımızı, sadakatimizi gösterdik.

O da, samimiyetini, yüreğini, inancını sundu bize karşılıksız. Bir de yeteneği sundu, ama; onun karşılığı vardı elbet.

Zaten o karşılık yüzünden, kaç yaz geçirdik ha gitti ha gidecek diye.

İtalya'ya gönderdiler, Fransa'ya geri yolladılar, Beşiktaş'a imza attırdılar.

Ama o hiç gitmedi...

Hatta "Beni Galatasaray'dan koparırsanız, futbolu bırakırım" diyecek kadar bağlıydı o da bu renklere.

*****

Güzelliklerini yazmaya sayfalar yetmez.

Ama unutamadıklarımdan da bahsetmezsem, eksik kalır bu yazı.

Maç esnasında, kaptanlık bandını düzelten top toplayıcı çocuğun başına kondurduğu öpücük ne güzeldi mesela.

Maç dışında, kendisinden imza isteyen çocuklara, bir bakışı bile fazla gören futbolcularımıza inat, hep içtendi o.

Kendine has, çat pat Türkçe'si, karşılaştıklarında Türk oyuncular gibi başkanın elini öpmesi, gollerden sonra belki de hepimizden çok sevinmesi onu bizden farksız kıldı.

Bazılarından daha Türk'tü hatta. Benim için Colin Kazım'dan daha Türk en azından.

*****

Zico'ya şişe ve türevi maddeler isabet etmesin diye eşlik etmesinde bile art niyet arayanlar oldu. Ama onun doğruları vardı.

Ayağının dibinde patlayan şişelere, kulağında gümleyen bombaya aldırış etmedi, kışkırtmadı -bazılarının yaptığı gibi- gözü dönmüş taraftarları.

Saygı duruşlarını bile sevdim ben onun.

Her ne kadar ülkemizde, sahada dua eden Müslüman futbolculara gerici damgası vurulup saygı esirgense de, onun inanç gösterilerine hepimiz saygı duyduk.

*****

En çok da 14 mayıs 2006 akşamı, Denizli'den gelen gol haberinden sonraki halini, doğallığını sevdim.

O ağladı, ben ağladım, Hasan Şaş ağladı, tribünler ağladı.

O ağladı, ben ağladım.

*****

Ve gitti o...

Jübilesini en kralından yapmayı hayal ederken biz, gitti...

Sebep, yine -her yaz çıkan haberlerdeki gibi- lanet paraydı.

Sebep ne olursa olsun, gitti ya...

Geçenlerde, bunca yıl sonra, farklı renk formasıyla rakip olarak sahaya çıktı.

Arkadaşlarına sarıldı, her halinden burukluğu belliydi.

Pişman mıydı?

Kim bilir...

Buruktu işte, içinde hala bu renklerin aşkı vardı çünkü...

*****

Ve ben,

şimdi,

gidişinden 4 ay sonra,

ona bu yazıyı yazıyorum.

Bizler,

gönlümüzde, "sadece futbolcu" olmayan aslanlara hiç veda etmedik bugüne kadar.

Bugünden sonra da etmeyeceğiz.

Hagi'yle, Taffi'yle yolumuz nasıl kesiştiyse birgün;

seninle de kesişecek elbet...

O güne kadar...

Ailene, dünya tatlısı Lucca'ya, yeni doğan bebeğine, ve kendine çok iyi bak Mondi...

Bekleyeceğiz...


 
Toplam blog
: 6
: 1016
Kayıt tarihi
: 30.09.07
 
 

Üniversite öğrencisiyim. Polisiye kitaplara (bilhassa Grange eserlerine), sakin filmlere, futbola ..