Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '07

 
Kategori
Tarih
 

Mor salkımlar

Mor salkımlar
 

"Atatürk’ün eli, bu merdiven korkuluklarına değmiş midir amca?’’ Bu suali soran, sekiz yaşında bir çocuktur. Yer, Latife Hanım Köşk’ünün, üst kat merdivenleri ve onun korkulukları… "Evet’’ yanıtını alan öğrenci ne yapmış sonra? "Eğilip eğilip, cilalı korkulukların üzerini defalarca öpmüş… Öpmüş.... Sevinci ve gururu aynı anda yaşayan, yanaklarından yaşlar akan, ama belirli bir sevincin aydınlığı ile gözleri ışıl ışıl olan çocuğun bu davranışı, ibret verici… Öyle ya! Ata’sının elinin değdiği yere, elini değdirmek!.. Ne büyük bir mutluluktur!….’ ’Herkesi ağlattı diyor’’, Latife Hanım Köşkü Müdürü, Ahmet Gürel Bey..

İzmir Özel Türk Lisesi’nin Bahçesindeki bu tarihi ‘’Latife Hanım Köşk’’ ündeyiz.. Tam 147 yıldır ‘’Mor salkımları’’ ile, çift merdiveniyle bu üç katlı ev tarihe bu gün de ışık tutuyor.. Mor salkımlar, köşkü kucaklamış da kucaklamış.. Bir çınar ağacı ihtişamında.. Düşmanın yaktığı ateşi de görmüş, gemilerin top atışları ile köşkü selamlamalarını da..

Bu köşkün ’’Mor Salkımları’’ Latife Hanımın gözyaşlarını da görmüş.. Fransız generalinin azarlanışına da şahit olmuş.. Atatürk burada gerdeğe girmiş, burada düşman donanmasına ültimatom yazarak ‘’İzmir’i terk et!’’ demiş.. Mor salkımlar…Her bir salkımında, mor çiçeklerinin her zerresinde, maziden kalan izlerin yorgun ve sessiz izleri var... Her bir yaprağında; paşalar’ın, elçilerin, merdivenlerdeki ayak seslerinin ’’sesi’’ sinmiş!… Bu gün aynı yerde, Cumhuriyetin çocukları cıvıl cıvıl.. Geleceklerimiz bir fidan gibi büyüyüp, Cumhuriyetimizle birlikte yeşeriyorlar, çoğalıyorlar, binanın dört bir tarafını sarıyorlar.... Onların da cıvıltıları, bu mor salkımlara bir bir yazılıyor…

Mor salkımlar ve Cumhuriyetimiz… Bir siyaset uğruna Ya Rab! ne güneşler battı, gördük! ’’Bindirilmiş kıt’alar ‘ mış !. Atatürk’ün; cumhuriyeti emanet ettiği kuşağa, böyle ‘’Çirkin’’ yakıştırmalar nasıl yapılabiliyor?. Ankara mitingine gelenler, Cumhuriyet mitingiyle Cumhuriyetlerine sahip çıkarlarken , kimselere ‘’Al bu yol paran.. Al bu ekmek arası köfte’li kumanyan…Al bu dönüş paran’’ diye kimselere bir şey verilmedi.. Demokrat Parti devirlerinde açık kasa kamyonlara bindirilip ellerine azıkları verilip, ceplerine para konan insanların topluluğuna ‘’Bindirilmiş kıtalar’’ denirdi. Şimdi milyon kişinin cebine nasıl para korsun?.Nasıl eline azık torbası verirsin? Bu devirde, eşek eşeği bile ’’Ödünç’’ kaşıyor…Yaşlı adam, ’’Alyansı’’ nı satıp, yol parası yaptı da geldi..Simitle de karnını doyurdu .İşte bu kadar ! Cumhuriyetimiz, böyle böyle kuruldu... Zaferler kazanıldı.. Bayramlarımız oldu.’’ Bu gün 23 Nisan, neşe doluyor insan’’ derdik.. Biz Cumhuriyetlere bu yoldan geldik… Kurulduk kurulalı, bayrakları elimizden düşürmedik ki. Bayraklar, saklı evlerde…İcabında, yine taşınır ellerde ..O günden beri de bayraklar asılı kaldı bütün Türkiyede….Hiç de inmemecesine.Hiç kimse, evlerdeki bayraklar asılı kalsın diye ev ev dolaşıp, ’’Erzak torbası’’ taşımadı, ’’Nohutlu, bulgurlu makarnalı’’

Elbet zamanı gelince paramızla dahi arabaya binmeyip, bu sefer Ankara’ya, yaya gidecek milyonlarımız da olacaktır .Bayrak bayrak çoğalarak..Bayrağı yere düşürmemecesine!..Tıpkı kurtuluş yıllarında yürüdüğümüz o yol gibi..Ankara yollarındaki o kağnı’lar gibi..Binlerce kağnı gibi..Ellerde yüz binlerce , yüz binlerce bayraklarla olduğu gibi..Şimdi gönlümüzü karartmak isteyenler var .. Bir siyaset uğruna.Haksızlıklar manzumesi içinde yüzenler var..Bundan medet umanlar var!..Siyaset bezirganları var , görüyoruz..Kahroluyoruz!..

Mor salkımlı Latife Hanım Köşk’ünün mor çiçekleri ve yaprakları, bu tarihi köşkün baş sahipleri olarak bu olan bitenleri de yazıyorlar defterlerine..Asırlık dallarının ucundaki yeşilliklerine…O mor salkımlar büyümeğe devam edecek, ayağı dibindeki mor denizli İzmir Körfezine bakaraktan!….O mor salkımlar, salkım salkım yüreklerde filizlenecek, Kurtuluş yıllarının bu onur konağından ses verecekler, içlerimize yerleşerek..Ve her mor salkımın fidanı, kalplerimizden geçerek filizlenerek, çoğalacak , dal budak vererek....O günlerin rengiyle yüreğimizi kaplayacak..Hepimiz birer mor salkım olacağız..Rengini, kokusunu, muhteşemliğini, Ata’nın yaşadığı bu köşk’ten alan..

Latife Hanımın Köşkündeyiz..Mor Salkımlı evdeyiz…Bir tarih yatıyor bu köşk’te..Bütün Devlet büyükleri gelip geçmiş buradan ayrıca...İzmir Özel Türk Lisesinin malı olan bu köşk ve okulun da sahibi Bahattin Tatış , ilim ve irfanın baş öncülerinden…’’.Halkımıza Pazar günleri de açık olacağız’’ diyor.. Köşkün Müdürü Ahmet Gürel ''Sevdalılarının buluştuğu yer burası’’ diyor ayrıca…O devirlerden kalan mor salkımları ile üç katlı muhteşem bina burası..

Gazi Mustafa Kemal kurtuluşun altıncı gününde buraya geliyor..15 gün kalıyor..Burası o zamanlar‘’Başkomutanlık Karargahı’’’ yapıldı..Ata, bir yıl sonra da C .Başkanı olarak geldi buraya... Toplam 91 gün kadı ..Gazi, büyük İzmir yangınını, Latife Hanımla birlikte teras’tan seyretti.

Günlerden 18 Eylül 1922..Fransız Yüksek Komiseri General Pelle ‘yi bu köşkte kabul etti.Gazi..Tepkiliydi...Şunları söyledi bu mor salkımlı köşkün salonunda: ‘’Görüyorum ki, siz, ev sahibi ile hırsızı bir tutuyorsunuz….Bu facianın sorumluları, müttefikiniz İngiliz ve siz Fransızlarsınız.Yunan Ordularını teçhiz edip üzerimize saldırttınız.Anadolu’ya kundak sokan siz oldunuz! .Şimdi merhamet ve insaniyet vasıtacılığı yapmak istiyorsunuz’’ Ve bu Fransız Pelle, süklüm püklüm köşkü terk eder .Köşke girerken merdiven başında göz göze gelirler Atatürk’le..Ve iki.. basmak geriye kaykılır .. Düşmemek için korkuluklara tutunmağa mecbur olur aynı Pelle denilen adam..

Köşkün mor salkımları aynen duruyor.Daha da gelişmiş.Gövdesi, bir çınar ağacı kalınlığında..Demirel zamanında burası restore edilmiş .C.Başkanımız Sezer de 2OO1 yılında açılışa gelmiş ...Böyle söylüyor, konuştuğumuz köşk müdürü Gürel Bey

Tarihler yine 2O Eylülü gösteriyor.Yıl: 1922..Gazi, köşk’ün holünde oturuyor.Ve Latife Hanıma dönüyor:’’Ne işi var donanmanın bu limanda?!’’ diye soruyor....Bunlar , 64 parça düşman donanma gemisidir.Latife Hanıma: ‘’Yaz, der, 24 saat içinde limandan çıkıp gitmeleri için filo komutanına bir ültimatom yazın!’’….Herkes endişeli bir bekleyiş içinde..Öyle ya! N’olacak? ! Ve 24 saat geçer ’’Paşam donanma çekiliyor’’ derler .Mavi körfez köşkten görülmektedir kuş bakışı olarak..Dönüp bakmaz bile...Donanmanın ‘’Selam’’ top atışlarını, ’’Mor salkım’’ lar dahil herkes duyar..

Gazi, Latife Hanımı babasından, tren seyahati sırasında ister: ‘’Kızınızla bu akşam evleneceğim’’ der.Yıl 1923..Gazi, arkadaşlarını köşke, çaya davet eder.Salona müftü girer..Konuklar o zaman anlarlar ki, ’’Biz nikah davetlisiyiz’’ diye..Zemin katta masalar kurulur…Ata, bir aralık nikah masasında, arkadaşı Asım Gündüz’ün kulağına eğilerek:’’İnşallah zaman olur, nikahı Vali Bey kıyar’’ demekle de medeni nikahı düşündüğünü böylelikle oryaya kor.

Gazi, köşke, ikinci gelişinde evlenmiştir…Halide Edip’in öğrencisi Latife Hanım, hocasının ceketi koluna Başçavuşluk rütbesini, kendi elleriyle dikmiş..Yine bu tarihi köşkte 25O bin liralık katkı ile İş Bankasını kurmuş oldu Gazi..

Hala daha köşke, Yemen’lerden , ., Conk Bayır’larından, Anafarta’lardan top mermisi parçaları, kovanlar..kurşunlar cam kavanozlarla getirilmektedir bu köşke..Akın akın gelerek Ata’sının yaşadığı ‘’Mor salkımlı Köşkü’’ tanımak isteyenler var ...Öyle diyor Müdür Ahmet Gürel , cam kavanozlarını gösteriyor bize bu röportajımızda….

Kolejin Genel Müdürü Oğuz Tatış:’’ Latife Hanımın yatak örtüsünü, ’’O’’nun arkadaşı Suzan Öncel Hanım bize getirdi...Çerçeveletip sergiliyoruz’’ diyor.Köşk Müdürü Ahmet Gürel, emekli bir mühendis…Kendisi Türkiye’nin en zengin Atatürk fotoğrafları arşivine sahip, 1O5 kez sergi açtı Anıtkabir dahil…

19OO lü yıllar.Mor salkımlı köşk’ün salkımları henüz büyümekte iken çok sayıda azınlığın yaşadığı , pek çok dilin konuşulduğu, tiyatrosu, çeşit çeşit eğlence yerlerinin olduğu ve barları, gece klüplerinin olduğu bir kent İzmir...Halkı çarşaflara bürünmemiş.Peçe takmayan kadınları ile yüzünü çok erken yıllarca batı’ya dönmüş apaydınlık bir şehir İzmir..Ve o yıllarda piyano’da Beethoven’in ‘’Ay Işığı’’ sonatı’nın addggio’sunu çalan bir kadın vardı: ‘’Latife Hanım..

Taaa , 189O dan beri var bu köşk’ün mor salkımları…Röportajımız sırasında bunu, Müdür Ahmet Gürel’den öğreniyoruz ..Osmanlılar zamanından beri bir yapının dibine, bir çınar, bir çam ve benzeri fidan dikmeler, adetlerdenmiş..Böyle söylüyor Gürel Bey..…Mor salkımlar..Nesilden nesile gelişecek, tıpkı ‘’Cumhuriyetimiz’’ gibi…Dallanacak, büyüyecek..büyüyecek…..Gelecek nesiller bizleri ‘’Mor salkımlarımızla’’ anacak…Sevgi dolu bakışları ile.. Kendisine bakanları mahcup etmeyecek Köklerinden filizlerini çoğaltarak bir Mor salkımlar güzelliği yeniden hayat bulacak elbet ...Nesillere ve ötelerine bu tarihi köşkün hikayesini anlatacak yeniden .. Mor

salkımlar, kokusunu, rengini, heybetini hiç kaybetmeyecek..Güvencesi de ‘’Kıymet bilir, cumhuriyetin ne demek olduğunu bilen halkımız olacak!.

ATA’mızdan.. Şu sözlerin yüceliğine bakınız.’’ Ben yurdu geceleri beklerim … .Şafak söktükten sonra başımı yastığa koyup birkaç saat müsterih uyuyabiliyorsam, , İnönü’nün o saatlerde uyanmış olduğunu bildiğim içindir.’’

Nur içinde yatsın! .Yukarıdaki sözlerin asaletine bakar mısınız? Bir Cumhur Başkanı, halkını böyle kucaklıyor işte yattığı yerden..Son demlerinde bile..….Yıl 1938….Anlayanlara!…Yan gelip yatanlar ha!! Ört ki, ölem!

Yukarıdaki resim, köşkün ‘’Mor salkımlı’’ merdivenlerinde çekildi..Nefis bir ihtişama sahipler bu gün de....Diğer resimler Müdür’’ Gürel’in’’ arşivi ve objektifimizin mahsulü..

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..