Moron'ların elinde "mormon"laşan İzmir...

Bu güzel İzmiri bu çağdaş "Müseyleme"ler mahvetti... Türkiye'nin tüm şehirleri son on üç yılda geliştikçe, İzmir yerinde saydı... İzmir her adım atmaya kalkıştığında bu "sahte peygamberler" köşelerinden "yerinde say" komutu verdiler İzmirli "ümmet"lerine...

Aslen İzmirli olan ama İzmirde yaşamayan bu "moron"ların, her cümlede çağdaş'lık vurgusu, her lafta modernlik iddiası ve sürekli tüketilen "Atatürk ve laiklik" amentüsü, İzmir'in mormonlaşmasına neden oldu... Köşelerinden sürekli aşağıladakları "dinci"lerin iktidarında İzmir, tıpkı Amerika Mormonları gibi, teknolojinin, gelişmenin bütün nimetlerinden uzak yaşamaya başladı...Hem de gönüllü olarak!!.

Abartıyor olabilirim ama  İzmirde yaşayan bir baba olarak, bu mormonluk'tan gına geldi... İzmir artık bizim gibi emeklilerin şehri oldu... Tamam da bu gençler ne olacak; bu bin bir zahmetlerle üniversite bitirttiğimiz çocuklar ne olacak?

İzmir son 15 yılda yatırımdan, altyapı çalışmalarından o kadar uzak kaldı ki, şehirde istihdam da üretilemez oldu... İstihdam yok, iş yok, boşta gezer kız erkek genç çok...Ne olacak bu şehrin hali?... Sayın sahte peygamber, buna bir çare bulabilir misin?

Ellerinden öper, üniversite bitirmiş iki yetişkin genç var evde... Son yıllarda İzmir'de bu gençler için bir kaç iş şansı var, ya cafelerde garsonluk ya markette paketleme yapmak ya da şarkütelerilerde peynir satmak.... İster mühendisliği bitirsin, ister uluslararasını, isiter iktisadı, ister turizmi.... İzmirde yapabileceği işler sadece bunlar, tabi o da bulabilirse...

Laikliğin, Kemalizmin, çağdaşlığın falan filanının Sözcü'lüğüne soyunmuşsun, verip veriştiriyorsun da burada bu İzmir "çukur"unda sorunları yaşayan biziz, sen değilsin... Bu insanları daha ne kadar kandırmayı düşünüyorsun Sayın Özdilli Yılmaz yazar...

Endüstride, tarımda, turizmde, ihracatta, ticarette, İstanbul'dan sonra potansiyeli en yüksek şehir olan İzmir, şimdi bunların hepsinde yerlerde sürünüyor... İzmir yerlerde sürünüyor, bizim çocuklar da işsizlikten sürünüyor.... İzmir'i mormonlaştıran "moron"lar ise, hala sözcük oyunlarından iktidara çakmaya, hala oturduğu yerden milyonlar kazanmanın keyfiyle İzmir'e ayar vermeye bakıyor.

İzmir ölüyor, bu İzmirden başka yerde nefes alamayan "sahte peygamberler" ümmetini kaybetmemek için, her seçim yenilgisinden sonra, yeni argumanlar üretip "azız ama güçlüyüz" tesellisi sunuyor.

Kardeşim, bana ne senin azlığından çokluğundan... Sen kimin askerisin, necisin bana ne... Ben yaşları otuza baliğ olmuş çocuklarımın İzmir şehrinde boşboş dolaşmasından bizarım... Ben, şehrimin tıpkı öteki Anadolu şehirleri gibi gelişmesini, istihdam yaratmasını istiyorum.

1440 projeyle aday olan Binali Yıldırım için de demediğinizi bırakmadınız... 1440 projenin kaç istihdam yaratacağını ve kaçımızın çocuğunun buralarda iş bulacağını biliyor musun?... Bunlar seni ilgilendiriyor mu?... İlgindirmiyor!... Sen sahte cennetler vaad ettiğin "ümmetini" dağıtmamak için, kelimelerle oynuyor, fikir cambazlığı yapıyorsun.

Arkadaşım, ben yaşı altmışa erişmiş bir adamım... Bana martaval anlatma... Bu şehir sizin bu densiz, izansız saptırmalarınızla bu hale geldi... Türkiyenin en demokrat düşünen şehrini en "mormonlaşmış" şehri haline getirdiniz... Sizin bu "moronluğunuz" artık yetti...

Bırakın bu şehrin yakasını... Düşün yakamızdan yahu!

İstanbulluyu kandıramadınız, Anadolunun öteki şehirleri zaten sizi tınlamaz, geriye kaldı İzmir... Yüklendikçe yüklendiniz... İzmir'in Atatürk sevgisini kullandınız... Din'le, dindarla korkuttunuz... Bu şehri kendi sahte akidenize mahkum ettiniz!...

Sayenizde İzmir, Amerika'nın mormomonları gibi, sizin sunduğunuz "dini" yaşamak adına, tüm şehirlileşme nimetlerinden uzak kaldı.

Hadi biz böyle de yaşarız da çocuklarımız ne  olacak?

Artık bu şehir gençlere bir gelecek vaad etmiyor... Bunları söylediğimiz de sayenizde mormonlaşanlar, beğenmiyorsan git başka şehirlere, diyorlar.

Yani, bu mormonluğun nasıl bir "moron"luk haline geldiğini görmüyor musunuz?

Düş yakamızdan Yılmaz, düş yakamızdan Ertuğrul, düş yakamızdan Uğur, düş yakamızdan Müjdat ve adın herneyse sayın "çağdaş" yazar, sanatçı vs. düş yakamızdan!

Allah aşkına rahat bırakın şu şehri!...

Allah aşkına, diyorum... Sahte de olsa "peygamber" olduğunuza göre bir Allah'ınız vardır, öyle değil mi?...