Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '12

 
Kategori
Beslenme / Diyet
 

Mösyö Dukan'a selam diyete devam;)

Mösyö Dukan'a selam diyete devam;)
 

internetten alıntı-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Tanıştık sonunda! Yok, öyle yüz yüze değil. Yazdığı kitapla. Hani GoogLe uçsuz bucaksız bir kütüphane şekline bürünmüş olsa bile… Bilmiş şey;) Zaman zaman faydalansam da paylaştığı bilgilerden. Kitapları okumayı yeğliyorum genellikle. Hem de öyle korsan morsan değil ha. Orijinallerini alıyorum. Belki bir gün; belli mi olur? Belki ben de kitap falan yazarım. Yazsam da, yazmasam da, emeğe saygı birinci planda.

Neyse gelelim esas konuya.

Dukan Diyeti isimli kitabı iyice okudum, hatmettim. Önerilen yöntemleri kendime nasıl uygularım diye etüt ettim. 1. Atak dönemini, ilk etapta 5 gün ile sınırladım. Sonuç; 5 günde 2,5 kilo kaybı. Bay Dukan, pardon Mösyö Dukan beni duymasın. Yöntemlerini, kendi usul diyet programımla karıştırıp, karman çorman ettim! Zira maydanozdan, cevizden, çörek otu ve yaban mersininden vaz geçmedim ilk aşamada dahi. Hem hipertansiyon gibi ezeli ve candan bir arkadaşım var yıllardır beraber yaşadığım, hem de kalp sağlığımı da düşünmek zorundayım.

Tabii diyete ilk başladığım günden bu yana, sağlık kontrollerimi de asla ihmal etmediğim gibi, saç ve tırnaklarımın durumunu da devamlı kontrol altında tutuyorum. Çünkü ilk sinyalleri oradan veriyor bünye.

Henüz Dukan diyetinde pekiştirme ve istikrar aşamalarına geçmedim. Sırayla… 2.Atak dönemi, 2. Seyir dönemi derken, belirli bir zaman sonra da koruma programına geçeceğim.

Kendi tercih ve uygulamalarımı da katmakla beraber, sporu, yürüyüşleri, günde 2 ile 2,5 litre su içmeyi asla ihmal etmedim, etmiyorum. Yürüdüğüm mesafeler artık az gelmeye başladı. Eskiden bu yolu nasıl giderim, sonra nasıl dönerim diye düşünürken… Yollar yürümekle aşınmazmış, ayakkabılar hariç;)

Yalnız şu yulaf kepeğini hiç sevmedim, bunu da belirtmeden geçmeyeyim. Yiyebilmek için içine kuru üzüm, kuru kayısı, elma gibi ne besinler katıyorum da nafile. Yiyorum yine de eli mahkûm. ‘’Yapacak bir şey yok!’’

Azmin dayanılmaz gücü ve başarı ile taçlanan neticesinin cazibesi ardında, faydalar ve yaşanan nice zorluklar var.

Mesela!

Diyete başlayalı 21. Haftanın içerisindeyim. Zaman zaman gözümün önünden; bol yoğurtlu, kırmızıbiber ve nane ile süslenip, tatlandırılmış tabak tabak mantılar, kocaman dilimli çikolatalı pastalar, ya da fırından daha yeni çıkmış, dumanı üstünde tüten, elde açılmış, kıymalı börekler arz-ı endam edip geçiveriyorlar. Film şeridi misali.

Geçip giden, bizi hazana terk eden, o uzun ve sıcak yaz aylarını, dondurma yemeden de geçirdim ya!

Tatlılarla ezeli beri aram iyi değil. Hiç aramadım açıkçası.

Bu satırları okuyunca; Ah yazık!!! Deyip de, sakın ola hasret kaldığım pastaları falan kargo ile göndermeye kalkarsınız. Ya da mantıları! Aman haaa!

Yemem! Kargo masrafınıza yazık…

Elbette uzunca bir süre diyet yapınca insan; diyet yemekleri konusunda da uzmanlaşmaya başlıyor. Diyet yemeğinin de uzmanı mı olurmuş? Olur, mu olur;) Ne güzel yemekler yapıyorum. Tek kişilik ve tek öğünlük. Bir de onları süslüyorum ki evdekilerin bile canı çekiyor ama nafile!!! Diyette olan benim, onlar değil ki;)

Ayrıca, diyetin bir de öyle güzel yanları var ki benim anlatmaya, sizin okumaya vaktimiz yetmez. Değmeyin keyfime…

Uzun süredir görmeyenlerin, hayret nidaları sokaklarda çınlıyor. Bakışlar süzüm süzüm beni süzüyor. Kimi kez gıpta eden, kimi kez de beğeni ile bakan bakışları görünce… Ben de mutlu… Kocaman bir afferiiinnn çekiyorum, kendi kendime.

Hele de gardıroptaki giysilerin vay haline. Hepsi gözyaşları içerisinde, hüngür hüngür ağlıyorlar üzerimde. Ağlasınlar valla. Bana ne! Katiyen teselli edemem! Yenilemek farz oldu;)

Bir de eskiden butiklere utana sıkıla gider, bazı kez boş elle dönerdim. ‘’Kusura bakmayın hanımefendi, size göre beden, kıyafet biz de yok! Bedenlerimiz standart’’ diyerek küçümseyen gözlerle bakan satıcılardan da kurtuldum ya. Oh ne ala…

Süperrrr… Bir duygu anlatmak zor.  İfade etmek daha zor.  Yaşamak gerek!

Son derece dikkatli, usul usul ve sağlığımı bozmadan. Tüy gibi olup uçmadan;) Diyete devam…

 

Sevgi ve saygılarım gelsin sizlere benden…


Ayşen Arslangiray Kura

7 Ekimde Kuşadası’ndan

 

 

 
Toplam blog
: 533
: 1375
Kayıt tarihi
: 14.11.10
 
 

Aydoğdu; kızgın güneşinde Ağustos'un, sararmıştı altın sarısı başaklar. Kırlangıçların göç dansın..