Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '13

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

Muhabbet kuşu beslerken dikkat edilmesi gerekenler!

Muhabbet kuşu beslerken dikkat edilmesi gerekenler!
 

Son birkaç gündür ne çektiğimi bir ben bir Allah biliyor! Hiç yapmadığı halde kalorifer peteğinin altında pineklemesi olacakların habercisiydi adeta! Kafasını sırt tüyleri arasına gömerek sürekli bir uyku halinde çok bitkin görünüyordu.

Hindi gibi kabarıyor, gözleri kısılıyordu! 
 
Tüm bunlara rağmen uzattığım parmağımı gagalamaya çalışıyor ama canımı yakmak bir yana ayakta bile duramıyordu!
Üzüntüm tarifsizdi.
 
Duvardaki o kocaman çerçeveyi minicik pençeleriye aralayarak arkasına sızdığı anlar gelmişti aklıma.
Kontraplağı bir el girecek büyüklükte nasıl da öğütmüştü, hayretler içerisinde kalmıştım!
 
Ama şimdi elime aldığımda ne o şımarıklıklarından ne de hissettiğim o sıcaklıktan eser yoktu artık! 
Buz gibiydi bedeni, yarı açıktı gözleri!
 
Bu belirtileri internetten araştırdığımda ulaştığım sonuç şiddetli bir soğuk algınlığına işaret ediyordu.
On gün kadar önce girmekten büyük keyif aldığı banyoluğundan çıkmak istemediğiydi tek bildiğim.
Bedenini kurutmak için oda içerisinde uçma turlarını da tamamlamıştı her zaman olduğu gibi!
Cereyanda kalmaması konusunda ise zaten son derece dikkatliydik.
Ama olan olmuştu bir kere, yapacak tek bir şey vardı.
 
Veterinerin telesekreter mesajından aldığım acil telefon numarasını aradığımda gecenin bir vaktiydi
On beş dakikalığına klinikteyim getirebilirsiniz demişti!
Hava soğukluğu eksi beşlerde, bu mümkün değildi!
Kliniğe gidip durumu anlattığımda içerisinde antibiyotik solüsyonu bulunan bir enjektör tutuşturmuştu elime! 
Ağzının içerisine bir damlacık kadar sıkacakmışım!
Ya ölçüyü kaçırır da zarar verirsem hayvancağıza!
Öyle ya, bastı mı en az iki metre öteye fışkırıyor!
Tedaviyi kabul etmediğimde yarın uğrayın elinde toz şeklinde antibiyotik olan bir meslektaşıma yönlendireyim sizi demişti. 
 
Sabahı zor etmiştim!
 
Verilen adrese gittiğimde kapısında on beş dakika sonra geleceğim notuyla karşılaşmıştım.
Nihayet geldiğinde ise beklediğime pişman bir halde ayrılmıştım oradan.
Elinde ucunda ampul takılı iki metrelik bir kablo uzattı önce bana!
Onu kafesin içerisine sarkıtacakmışım, kuş etrafında dönerek ısınacakmış.
Ev merkezi sistem ısıtmalı dedim, kaloriferin altından da çıkmıyor zaten!
O olmaaaz dedi, bunu almanız şart!
Kafesin üzerine havlu örtmeyi de unutmayın sakın, karanlıkta rahat uyur!
Aydınlatılmamış başka bir odaya alsam olmaz mı peki?
Şeyyy, evet tabi tabi!
Peki ne yediriyorsunuz hayvana?
Marka yemler, krakerler falan!
Onları hemen kesin, içerisinde vitamin ve kum karışımlı yem vereceğim size!
Şu ilacı kuşun ensesine damlatacaksınız, şunu da suyuna karıştıracaksınız!
Bu parazit ilacını da tüylerinin arasına sıkacaksınız, bakteriler yok olduğunda direnci artar!
Gözlerine dikkat edin ama!
Hem unutmayın, bu ilaçlar sadece hastalıkta değil, sağlıklı kuşlar içinde gereklidir.
 
Tamam haklı olabilirsiniz ama siz bana sadece onu iyileştirecek ilacı verinde ben gideyim efendim dedim.
Yerlerde sürünüyor hayvancağız!
 
Ne tünekte duramıyor mu yoksa, parmağınıza aldığınızda kavrayamıyor mu?
Öyleyse çabuk ölür söyleyeyim!
 
Yani çok güzel teselli ettiniz beni diyerek hışımla çıkmıştım kapıdan!
İki poşet dolusu ilaç ve malzeme elinde kalakalmıştı!
 
Eve geldiğimde durumu eskisinden beterdi!
Birden bakterilerden arındığında direncinin artacağı tavsiyesi geldi aklıma!
Gayette mantıklıydı ve sprey şeklinde ilacı evde vardı zaten.
Bir umutla uyguladım, suluğuna birkaç damla da bal karıştırdım.
 
Hayret, aynı günün akşamı etkisini göstermeye başlamıştı.
Kısık sesiyle ötmeye çalışıyordu. 
Oyuncaklarını isterken hep böyle yapardı.
Olmaz dedim, bu haldeyken pin pon toplarını tekmeleyemezsin sen!
Hatta masadan aşağı düşürmek için şekerlerini bile sürükleyemezsin!
 
Otur oturduğun yerde!
 
Ertesi gün akşam tüneğin üzerinde tatlı tatlı gerindiğini farketmiştim!
Hatta ilerleyen saatlerde o her zamanki sinir bozucu yan yan sekelemesiyle volta atıyordu!
Bu da çabuk kafesin kapısını aç demekti! 
Aksi halde sinirlenir, yemliğe, suluğa kafa atmaktan çekinmezdi.
 
Sevincim tarifsizdi.
 
Cam kenarına konan yabani güvercinlere bile kafa tutar hale geldi şimdilerde:)
Ciyaklamasından ürküp kaçışmalarını gördüğünde sevinç çığlıkları atıyor.
 
Ben bu iyileşme sürecinin kısalığını oldukça tezcanlı ve hiperaktif bir yapıya sahip olmasına bağlıyorum.
Umarım zaman beni haklı çıkarır.
 
 
Toplam blog
: 1021
: 1607
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

Çok eski olmayan bir tarihte tıpkı sizler gibi Melek'lere gülümsermişim uykulu hallerimde!  ..