Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '18

 
Kategori
Sosyoloji
 

Muharrem İnce Seçilirse Ne Olacak?

Muharrem İnce Seçilirse Ne Olacak?
 

Türkiye, ikincisini yapmaya hazırlandığı cumhurbaşkanlığı ve ilkini sınayacağı başkanlık sistemine ait seçimlere hazırlanıyor. Bu seçimde birincisinden farklı olarak güçlü rakiplervar Erdoğan'ın karşısında. Üstelik bu rakipleri de Erdoğan'ın bizatihi kendisi üretmiş bulunuyor. Başkanlık sistemini getirerek...

Erdoğan'ın seçilmesine, hem de büyük ihtimalle ilk turda seçilmesine kesin gözüyle bakılsa da CHP elindeki en güçlü kartını oynadı; Muharrem İnce'yi... İyi biri demagog, Kılıçdaroğlu'nun partinin içini ağzına kadar PKK'lılarla doldurmasına rağmen partide kalan tek tük ulusalcıdan birisi ve iyi kötü CHP'deki vizyon sahibi üç beş adamdan birisi...

Fakat Muharrem İnce seçilirse ne olacak? Muhaliflerdenseniz "Bundan kötüsü olacak değil ya, mutlaka iyi olacak. AKP ne yapıyorsa tersini yapsa yeter" diyor olabilirsiniz. Zira Muharrem İnce'ye oy vereceğini söyleyen bir dostum aynen bu ifadeleri kullandı.

Ben ise hem hükümete hem de muhalefete temkinli ve şüpheci yaklaşan bir tarafsızlık hastası olduğumdan onun kadar keskin ve net değilim bu konuda. Nedenini madde madde açıklayayım. İşte Muharrem İnce seçilirse başımıza gelmesinden korktuğum şeyler...

1) CHP'nin eylem planı tam olarak nedir?

Muharrem İnce 25 Haziran sabahı Beştepe'ye çıkar ve saraya gider. Başkan olacağı için hükümeti de kendi ekibinden kuracaktır haliyle. Peki meydanlarda sallanan muğlak vaatler nasıl gerçekleştirilecek? Mesela ekonomi battı diyen İnce'nin ekonominin başına getirmeyi planladığı bakan kimdir? Eylem planı nedir?

Bugün 4.5 lira olan doları nasıl şak diye indirmeyi planlıyor? Benzini 6 liranın altına çekmek için planı ne? Herkese benden şu kadar para diyor. Başa gelince maliyenin anasını ağlatmak pahasına dediğini yapar ve paraları dağıtırsa fırlayacak enflasyon ve bozulan mali dengeleri rayına koymak için ne planlıyor?

Aynı şekilde savunma, eğitim ve dış politika için ekibi hazır mı? Planlar masada mı? Yoksa koltuğa oturduktan sonra ikinci bir "Abdülhamit'i devirmek dışında bir planımız yoktu" vakası mı bekliyor bizi?

2) CHP'nin seçim öncesi pazarlıkları devlete nasıl yansıyacak?

Bilindiği üzere CHP seçim için İyi Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Partiyle akıllara zarar bir seçim ittifakı yaptı. Seçimi kaybettireceği garanti olduğu için de HDP'yi ittifaka almadı ama HDP'nin bu ittifakı dışarıdan destekleyeceği bal gibi biliniyor.

Ve bir ittifak kuruluyorsa, CHP de %25'i garanti bir parti olarak yanına aldığı partileri meclise sokmaya kararlı olduğuna göre yanındakiler süs olarak orada bulunmuyor elbette. İnce seçilirse Akşener, Saadet ve Demokrat Parti'nin yanısıra HDP de "Seni destekledik, uçlan bakalım şimdi kadroları" diyecektir.

Kimse kimseyi karşılıksız desteklemez bu alemde. Bunu bilmemek için açıkça salak olmak gerek. Mesele bu noktada iki uçlu hale geliyor

a) CHP ortaklarıyla uyumlu çalışabilecek mi?

Akşener ve ekibinin alayı ülkücü kadrodan. CHP'lilerin ise ülkücülere alerjisi olduğunu bilmeyen yok. Hükümetin yarısı CHP'li yarısı ülkücü şekilde uyumlu çalışabilecek mi? Kadro pazarlıkları sırasında birbirlerini yemekten iş yapabilecekler mi?

Geçmişteki koalisyonları iyi hatırlıyoruz. MHP-DSP koalisyonlarında "Ben oradaki koltuğu isterim, o kadroyabenim eniştem senin halandan önce atanacak" kavgası yapmaktan, o ihaleyi bizimkiler alacak sizinkiler değil" diye birbirini yemekten ülkede beş kuruş yatırım bile yapılmadan yıllar geçmiş, nihayetinde başbakana fırlatılan bir anayasa ile olduğumuzdan iki kat daha fakir hale sadece bir gecede gelivermiştik.

Solcu ve ülkücü kadro talihin bir cilvesi olarak yine yanyana. Üstelik buna her ikisinin de sevmediği  ve kendileri tarafından sıklıkla siyasal islamcı olarak adlandırdıkları muhafazakar bir parti de katılıyor; Saadet. Düne kadar Saadet partililere Yobaz tayfası diyen bu insanların bırakın aynı mecliste oturumda anlaşmayı, hükümette ortak olup devleti nasıl yönetebilecekleri 3 bilinmezli denklemden farksızdır.

b) HDP'ye vaat edilen kadrolar ne olacak?

HDP bu ortaklığa AKP'yi devirmek için dışarıdan destek vermekte kararlı. Medya önünde defalarca kez aksini söyleseler de çatır çatır destek verecekleri belli. Peki bunu babalarının hayrına mı yapacaklar? Elbette hayır.

PKK'lılara verilmesi düşünülen kadrolar nelerdir? Kime ne söz verilmiştir? Bugün PKK'nın CHP içindeki bir numaralı ismi Sezgin Tanrıkulu ve ekibi hükümete ve devlet kadrolarına ne ölçüde PKK'lı sokma karşılığında bu oluşuma destek sözü vermişlerdir?

Kendisinin bir vatansever olduğundan şüphe duymadığım Muharrrem İnce sırf seçilebilmek için verdiği bu sözleri tutması gereken gün gelirse ne yapmayı planlamakta? Devletin içine kendi elinle yerleştirdiğin PKK'lıların devletin içini görülmemiş bir hızla oyacaklarını Muharrem İnce'nin bilmemesi mümkün mü?

Ancak PKK'lıların bu destek karşılığında açık talepleri olduğu da bir gerçek. Bu sorun devletin başına ne tip bir bela açacak ve Muharrem İnce'nin bu bela ile mücadele planı ne?

3) İnce'nin yeni hükümet vizyonu ne olacak?

En ciddi korkularımdan birisi de 16 yıldır iktidarda olan partiye duyulan hıncın, profesyonellikten uzak ve avam bir tavırla birleşerek devleti en az 30 yıl geriye götürmesi. Nasıl mı?

"Ben başa geçtim. O pis AKP'lilerin yaptığı hiçbir şeyi devam ettirmeyeceğim." diyerek başlatılan projelerin hepsinin 20 yıl öncesinin koalisyonlarında olduğu gibi atıl kalmaya terk edilmesi.

Kanal İstanbul gibi yılda 6 milyar dolar net kar bırakması planlanan dev projelerin başlamadan bitmesi.

Bir kere kurulmuş olan başkanlık sarayının saçma sapan bir şekilde heba edilmesi ve dış istihbaratın rahatlıkla girip çıkabildiği, uzaktan dinleme yapabildiği, günümüz güvenlik standartlarının karşılanmasını güçleştiren Çankaya Köşkü'nden devleti yönetmeye çalışılması. Bunun sonucu olarak devletin yeniden yönetilemez kılınması.

"O yandaş sermayeye para yedirmeyeceğim" diyerek savunma sanayindeki büyüyen firmaların tüm kaynaklarının bir anda kesilmesi ve savunma sanayinin dibine incir ağacı dikilmesi. Bunun sonucu olarak millileşme hamlesi defterinin kapatılması ve ABD'nin kucağında zıplamaya başlanması...

4) ABD ve Rusya ile ilişkiler ne olacak?

Muharrem İnce başa geldiğinde büyük riskler göze alınarak Rusya'dan alınması planlanan S-400'lerin durumu, geliştirilen Rusya-Türkiye ilişkilerinin durumu ne olacak? ABD ile yeniden "Abi köpeğin olayım" ilişkisi kurulması sonucunda devletin derin bir karanlığa sürüklenmesi mi gerçekleşecek?

ABD başkanının Suudi Arabistan ziyareti sırasında küreye el basıp Suudilere şirin görünmeye çalışıp Arap devlet yönetimine tamamen el koyması gibi bir durum mu gerçekleşecek? 

Bugün birçoğumuza mantıklı görünen Esad ile masaya oturup barış sağlanmaya çalışılması hareketinin sonuçları ne olacak? Bugün sahada yanımızda olan ÖSO gruplarının bu hareket yapılır yapılmaz bize silah çekip karşımıza geçeceği biline biline bu risk alınacak mı?

Son durumda Suriye'de yanımızdaki tek grup olan ÖSO'yu da karşımıza alarak Suriye defterini tamamen ABD'nin eline mi teslim edeceğiz? Muharrem İnce'nin Suriye'de kurulması planlanan PKK devletini ortadan kaldırmaya yönelik planı nedir?

Ayrıca İnce bir de televizyondan FETÖ liderini vermezlerse İncirlik'teki askerleri Noel'e evine göndeririz dedi. Lideri getirmek için bütün planı bu mudur? Türkiye'nin şu ana kadar yapmayı akıl edemediği tek şey "Vermezseniz askerinizi memleketine göndeririz" demek midir?

Ayrıca her konuda hükümete "Sağa sola dayılanmayı bırak. Diyalogla ve hukukla çöz" diyen partinin bu çözüm yönteminin eleştirdikleri iktidar yönteminden daha etkili olacağından ve sonuç alacağından nasıl bu kadar emin olabiliyorlar? Ellerindeki delil nedir? 

Peki bu dayılanma sonucunda halühazırda bitme noktasına gelen ilişkilere bir yenisi eklenecek krizle birlikte yaşanacak ekonomik ve siyasi krizle mücadele eymel planı hazır mıdır?

5) Liyakatın geleceği son durum ne olacak?

 Muhalefetin bu güne kadar en çok eleştirdiği ve aslında hükümetin değil toplum olarak hepimizin sorunu olan liyakat sorunu nasıl çözülecek veya çözülmese de nasıl bir krize dönüşecek?

Daha somut konuşalım. Diyelim ki yol ve baraj gibi bir iş yapılıyor. İhale hükümet kanadına yakın bir firmada. Ancak bu firma hükümetle 16 yıldır çalıştığı için başta öyle olmasa bile zaman içinde yaptığı işte uzmanlaştı. 

CHP'li firmalar ise yıllardır ihale almadıkları için bu alanda uzmanlıkları bulunmuyor. Hükümet kanadındaki firma işi uzun süredir yaptığından hem kalite hem sürat açısından belirli bir deneyime eriştiğinden büyük ihtimalle artık Türkiye standartlarında bayağı iyi bir liyakat sahibi olmuştur.

Ancak İnce başa gelince ülkemizdeki her siyasinin yaptığı gibi ilk iş kendine yakın iş adamlarına tüm ihaleleri vermeye başlayacaktır. Bunun bir sonucu olarak ekonomik zararlar kısa sürede korkunç boyutlara ulaşacaktır. Şüphem yok.

Doğulu bir millet olarak başımıza gelmesi garanti olan bu felaketin yaratacağı devasa ekonomik krizle mücadele etmek için Muharrem İnce'nin planı nedir? Elinde ekipler var mıdır? Varsa bu konuyla ilgili çalışmaları hazır mıdır? Yoksa sadece mikrofonu ve gittiği ilin takım atkısını alıp meydanlara mı koşmuştur sayın İnce...

 

KAFAMDA DELİ SORULAR....

İşte kafamda bu ve binlerce soru olduğu için yıllardır hiç geçerli oy kullanamadım. Merak etmeyin benzer soru işaretlerine her kesimden her parti için sahibim. Hükümetle ilgili de endişelerim var. Ancak İnce ile ilgili olanlar 16 yılın üzerine ciddi bir paradigma değişikliği yaratacağı için eğer ciddi bir planlama yapılmadıysa ağır bir felaketle sonuçlanacak gibi durduğundan üzerinde durulması gerekiyor gibi görünüyor.

Bu noktada sevgili dostumla olan tartışamımızın ardından sarf ettiğim cümleyi bitirişte tekrarlamak istiyorum.

Dostum bana "Eğer AKP seçilirse devlet felakete sürüklenecek, bu açıdan İnce'nin gelmesi büyük bir sorunun kıyısından dönmemize yardımcı olacak" dedi.

Benim görüşüme göreyse devlet yönetimine dört başı mamur bir hazırlık olmadan oturulması en kötü yönetimin çıkaracağı sorundan fazlasını çıkaracaktır. Dolayısıyla yönetimsizliktense sorunlu da olsa yönetim sahibi olmak iyidir. Yönetimin olmadığı bir Suriye örneği tam karşımızdayken kaygılarımın çok da yersiz olmadığı açık bir gerçek...

Sözün özü bitirişte ona şunu dedim.

"Umarım eğer Muharrem İnce seçilirse sen haklısındır. Sadece AKP'nin yaptığı her şeyin tersini yapmak gibi son derece basit bir çözümle Türkiye'yi olduğunun çok üstünde bir noktaya taşır ve devlet daha iyi bir noktaya gelir.

Ayırca yine umarım ki eğer Erdoğan seçilirse de ben haklıyımdır ve daha önceki dönemlerinden de ders çıkararak devleti daha da iyi yönetirler ve yine devlet iyi bir noktaya doğru gider.

Bu durumda olabilecek tek ve en kötü şey Erdoğan seçildiğinde senin, İnce seçildiğinde benim haklı çıkmam olur. Devlet için hangisi hayırlısıysa o olsun. Erdoğan da İnce de gider, devlet kalır. Ona bir zarar gelmeyecek olduktan sonra kimin seçildiğinin de pek önemi yok bana kalırsa. Yeter ki ehil ve iyi niyetle çalışsınlar...

 

 
Toplam blog
: 352
: 2915
Kayıt tarihi
: 05.06.10
 
 

Jack Amca, düşünsel dünyasındaki gelişmeleri dışa vurmak niyetiyle başladığı yazı yazma sevdasına..