Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '14

 
Kategori
TV Programları
 

Muhteşem Yüzyıl-Tolga Sarıtaş/ Şehzade Cihangir’in acısı ekrandan taştı!

Muhteşem Yüzyıl-Tolga Sarıtaş/ Şehzade Cihangir’in acısı ekrandan taştı!
 

Şehzade Cihangir sonunda huzura kavuştu!


Ekrana bir tarih daha atıldı, Şehzade Cihangir son nefesini verirken Tolga Sarıtaş ekranda devleşti! Bu sahnelerin ayak sesleri kulağıma sezonun daha ilk bölümünde geldi ve ben de “Aras Bulut İynemli- Tolga Sarıtaş/ Muhteşem Yüzyıl’ın Şehzadeleri ışık saçtı!" (http://blog.milliyet.com.tr/aras-bulut-iynemli--tolga-saritas---muhtesem-yuzyil-in-sehzadeleri-isik-sacti-/Blog/?BlogNo=430354 )başlığı altında bir yazı yazdım. Bunu hatırlatma sebebim aslında bambaşka, Tolga Sarıtaş’ın adını daha yeni öğrenen bazı medya çalışanları, eleştirmenler ve magazincilere hatırlatmak.

Tolga Sarıtaş’a, Şehzade Cihangir rolü için çok güveniyordum ve beni hiçbir sahnede yanıltmadı, hele ki dünyadan göçüp giderken Halit Ergenç’in kuvvetli oyunculuğu karşısında hiç ezilmeden rolünü oynadı.

Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle boğularak öldürülen Şehzade Mustafa'nın ardından, Muhteşem Yüzyıl'da izleyenleri hüzne boğan bu ölüm Tolga Sarıtaş’ın enfes oyunculuğu ile unutulmazlar arasına yazıldı.

 Muhteşem Yüzyıl'ın yayınlanan 125. bölümünde, Şehzade Mustafa'nın ölümünün ardından onu kurtaramamanın vicdan azabıyla yataklara düşen Şehzade Cihangir'in içler acısı ölümü geceye damga vurdu. Hüzün dolu yaşamı ile gencecik yaşında tarih sayfalarından geçti, gitti! Hafızlarda yerini Tolga Sarıtaş’ın ihtişamlı oyunu ile tekrar buldu.

Tolga Sarıtaş, bundan sonra yapacağı projelerini merakla bekleyen hayran kitlesini arkasında heyecanla bıraktı. Yolu açık olsun!

Dün akşam ekranlarda arz-ı endam eden bölüm senaristlerin “masalcı” olarak anlattıkları en iyi bölümlerden biriydi. Hayal dünyasının dibi- bucağı kalmadan, Şehzade Cihangir’in acılarını melek ve güllerle huzura dönüştürdüler.

Dün akşam izlediğimiz bölüm ile “Muhteşem Yüzyıl”ın başarısının haksız olmadığını bir kez daha kanıtladı. Tolga Sarıtaş’a emanet ettikleri Şehzade Cihangir karakterini başarıyla ekrana taşıması aslında başrol oyuncularını ve karakterlerini de ne kadar özenle seçtiklerinin göstergesi oldu!

Gene dün gece Hürrem’in evlat acısı Mah-i Devran’ın evlat acısı ile karşılaştırıldı. Ölüm acısını dışa vuruş biçimi kişiden kişiye değişir; kimi vakur ve sabırlı, kimi deli sözler ve edalarla, kimi çığlığını içine atarak, kimi gökkubbeyi yıkarak, kiminin ağıdı kalplere dokunmuş,kiminin dili lal olmuş, kimi dilsizliğe bürünmüş…Bu sebeple gerek Vahide Gördüm,gerek Nur Fettahoğlu başarılı sahnelerle ve oyunculukla ekrandaydı. Evlat acısının anne yüreğinin dağlanışı Hürrem ve Mah-i Devran’ın kişiliklerine göre yazılmış, sanatçılar da sahneleri oldukça başarılı oynamış. Halit Ergenç’i anlatma gerek var mı? Hiç sanmam! Her sahnede başarılı ve Kanuni’nin ta kendisi oluyor.

Ben daha önce bir yazımda ‘’1980 darbesi ile tarih derslerimizde yazılanlar değişti’’ demiştim. Evet! Değiştirildi, bunu ben yaşlarda olanlar ve daha büyüklerin hatırlayacağına eminim. Kıyamet beklerken belki de padişahlık, Osmanlı hayranlığı ve Osmanlı olmak isteyenlere bir kıyamet oldu bu dizi. Hepsi değil ama bazı gerçekleri gün ışığına sunup, suratımıza tokat gibi vurdu ve biz de bunun sersemliği ile hapırıp-köpürdük.  Evet! Dizinin abartılmış, saptırılmış, yoktan var edilmiş durumları var. Ama bu bir dizi, bir gerçek değil!

 Neyse ben Şehzade Cihangir’e dönmek istiyorum izninizle!

 Bu yazıda hep acı, hep öfke, hep nefret anlatacağım aslında. Şimdiden özür dilerim! Şehzade Cihangir, Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ın 6. çocuğu ve 5. şehzadeleri olarak dünyaya gözlerini açtı minik Cihangir. Kimilerine göre doğuştan, kimilerine göre sonradan, kimilerine göre büyüden, kimilerine göre hastalıktan kambur olmuştu Şehzade Cihangir. Kanuni Sultan Süleyman da oğluna pek düşkündü. Kambur olduğu için Kanuni, Cihangir'e ''dünyayı taşıyan Atlas'' diye hitap ederdi.

Şehzadenin kamburluktan başka da fiziksel kusurları da vardı. Şehzade Cihangir çok zarif, hassas ve ağırbaşlı bir yapıya sahipti. Kardeşleri tarafından bile fiziksel kusurları sebebi ile alay konusu olmaktaydı. Bu durum onun zaten tahta geçmesine engeldi. Şehzade Cihangir ayrı ve düşman annelerin çocukları olmasına rağmen Şehzade Mustafa tarafından korunup, kollanıyordu. Bu sebeptendir ki Şehzade Cihangir, Şehzade Mustafa'ya karşı özel bir sevgi ve hayranlık besliyordu.

Hoş şehzademiz şiirden hoşlanır ve savaşa da karşı olduğunu hep dile getirirdi. Tahta oturması imkansızdı duygusu ve görüntüsü tahta uygun değildi. Şehzade Cihangir, devlet işlerinden de pek hoşlanmıyordu. Şehzade Mustafa'nın babaları tarafından katl ettirilmesi hassas Cihangir'e çok dokunmuştu. Rivayetler Şehzadenin bu ölüme tanık olması sebebi ile sırça kalbi durdu.

Yine rivayetler der ki; Şehzade Mustafa'nın öldürülmesi yeniçeriler arasında çok büyük bir üzüntüye sebep olmuştu. Kazan kaldırıp Muhteşem Süleyman'ın muhteşem sarayını başına yıkacaklardı. Hürrem Sultan, bu durumu bertaraf etmek için kanlı, acılı bir çözüm buldu. (Bu bana Hürrem düşmanı tarihçilerin notu gibi geliyor!) Ne de olsa yeniçeriler Hürrem'i hiç sevmezlerdi. Bu sebeple de Mustafa'nın başına karşılık Cihangir'in başını yeniçerilere vermek ortalığı sakinleştirecekti. Ne buluş ama..... benim çocukken okuduğum tarih derslerinde de aynen bu hikaye yazmaktaydı!

Kimilerine göre ağabeyinin ölümünden birkaç gün sonra, kimilerine göre de ertesi gün Şehzade Cihangir hayatını kaybetti. Yeniçeriler Cihangir'i Mustafa'ya karşılık aldılar ve sadece linçle kalmadılar. Öfkeden kudurmuş gibi cesedi lime lime edip, parçalanmış gövdeden kopardıkları başı da top gibi tekmeleyip öfkelerini dindirmeye çalıştılar. Korkunç!

Anlattıklarımın hepsi çeşitli bakış açılarında tarihe kazınanlardır. Gerçek mi? Kimse emin değil. O yaşımda da bu yaşımda da aynı şeyi hissediyorum ‘’Umarım gerçek değildir’’. Hoş Osmanlı tarihinde şehzadeler katl edilmiş durmuş, öyle veya böyle ama hep yok edilmişler. Ne hırs? Kanuni Sultan Süleyman da acısını dindirip, günah çıkartırcasına Şehzade Cihangir'in adına bir semt yaptırmıştır. Cihangir semtine adını veren cami Pürtelaş mahallesindedir. Tepeye hakim manzarası vardır. Şehzadenin sağlığında bu tepeye gelir, bir ağacın dibine oturur ve Şehr-i İstanbul'u seyreder, hayallere dalardı. Hayallere mi dalardı? Yoksa hayatının kabusuna mı yanardı? Cami Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Caminin yanına bir de sübyan okulu yapmayı ihmal etmemişlerdi. Cami defalarca yangında kül olmuş ve yeniden inşa edilmiştir. Dolayısı ile de orijinalliği gitmiştir.

Diziye dönersek Şehzade Bayezid’in cesaretini vurgu yaparak önümüzdeki bölümlerin şiddetli ayak seslerine gönderme yapıldı. Güzel bir senaryo örüntüsü!

 Timur Savcı’nın başarısının da tesadüf olmadığını “Muhteşem Yüzyıl” bir kere daha bizlere gösterdi.

Dizinin başarısı her geçen gün artıyor, bu tempoyu hiç düşürmeden sürdürebilmek de aynı derece de kabiliyet işi.

Hayatta kabiliyetinizin her zaman takdir edilmesi dileği ile…

 eceer6@gmail.com

https://twitter.com/eceer6
https://www.facebook.com/pages/Ece-Er-%C4%B0le-Ba%C5%9Fb

 

 

 
Toplam blog
: 781
: 3899
Kayıt tarihi
: 23.09.12
 
 

16- 06- İstanbul'da doğdum. Tatbiki Güzel Sanatlar Tekstil Ana sanat dalı Moda tasarımı bölümünde..