Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '09

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Mutlu aşk olmak zorunda...

Mutlu aşk olmak zorunda...
 

Zorundalıklar yaşıyoruz.

Küçük bir çocukken annemiz en ihtiyacımız olan memesinden ayırıyor. Neden? Büyüdük de ondan...

Yatağımızın sıcaklığından vazgeçerek istemeye istemeye de olsa erken kalkıp okul yolunu tutuyoruz. Neden? Çünkü yarınlarımız için buna mecburuz...

Belki canımız hiç ders çalışmak istemiyor ama, yarın sınavımız var ve mecburen oturup ders çalışıyoruz...

....

Çalışma hayatına başladık. Neden? Çünkü büyüdük. Anne-baba artık harçlık verse de kabullenmek zor geliyor. Kendi paramız olsun istiyoruz. Bunun için de çalışmak zorundayız. Hatta hiç beğenmediğimiz bir müdürümüz olsa bile, abuk sabuk davranışlarına "ya sabırrrr! " diyerek katlanıyoruz...

.....

Sonra?

Hayatımızın bir kesişme anında:

Belki seviyoruz...

Belki aşık bile oluyoruz...

Belki evleniyoruz ...

Yaşam denen süreçte, hayata gelme olasılığımız ve şansımız kadar tesadüfler ve olasılıklarla devam eden iki ucu olan ve geri dönüşü olmayan bu yolda, adımlarımız kimi zaman yavaş, kimi zaman aceleci.

Aşk? Aşk bu süreçte yaşayabileceğimiz belki de en yaşanası ve hayatın içinde olması gereken süreçlerden birisi. Doğada, canlılığın en temel özelliklerinden birisi de çoğalmadır. Canlı soyunun devam edebilmesi, dünyada var olabilmesi için, canlılar genlerindeki şifreleri bir sonraki canlıya, yavrularına aktarırlar. Aktarmazlar ise, bir süre sonra o canlı türü doğadan yok olacaktır.

İnsanlar, insanların dişileri ve erkekleri özellikle, doğacak yavrularını düşünerek, genleri en güçlü olanları sezgisel olarak seçip aşık olurlar okuduklarımdan öğrendiklerime göre...

Aşık olunacak kişi içgüdüsel olarak seçilir ki, genleri yavrusuna güçlü gen olarak geçebilsin...

Güçlü gen ne işe yarar? Yavrunun yaşama şansını artırmasını sağlar. Adaptasyon, doğadaki savaşımlarında güçlü olma özelliği katar yavrusuna...

Buradan şöyle bir sonuç çıkarılmaması gerekir: "O zaman aşk denen şey sadece çoğalma ve ...."

Değildir.

Aşk, yürek, beyin ve sorumluluk işidir. Buradan çıkacak sonuç sadece ve sadece budur bence.

Şimdi pek çoğumuz, " o zaman aşık olmadan evlenen ya da yavrulayan insanların çocukları ne olacak? O Çocuklar yaşam savaşımı açısından daha mı güçsüz?" gibi bir soruyu sorabiliriz.

Hepimiz, sevgisiz bir ortamda büyüyen insan yavrusunun hatta, hayvan hakları vb. konuların gündeme gelmesi ile birlikte, evlerinde hayvan besleyenlerin de farkında oldukları sevgisiz ve ilgisiz büyüyen hayvanların bile davranışlarının farklı olduğu gerçeğini biliyoruz.

Hangi varlık, hangi bir başka sevgi, bir babanın veya annenin sevgisinin yerini alabilir?

Hangi sıcak ortam, mutlu ve sıcak bir yuvanın yerini alabilir?

Konuyu toparlamam gerekirse; Doğayı anlamak ve yaşamımızı sorgulamak gerekli. Dünyaya bir şekilde, bizim kurgularımız olmadan, bize sorulmadan geldik.

Bizim önümüze konulan ve yaşamak zorunda olduğumuz bu yaşam denen süreçte insan olmamızdan kaynaklı diğer insanlarla ilişkiler-iş, ev, komşu, arkadaş, eş, vs.- yaşamamız da hayatımızın bir parçası...

"İçgüdülerimizin", bizi yanıltmadığı gerçek aşklar yaşamamız da gerekir. Hem bizim sağlığımız, hem de yarınların, diğer insanların sağlığı için. Sağlık sadece bedennen sağlık değildir. Sağlığın önemli bir boyutu da ruhen sağlıklı olma halidir ki, ruhumuzun doyma noktası da sevgi ve aşktır.

O nedenle AŞK, aşk olmak ve mutlu olmak zorundadır...

 
Toplam blog
: 41
: 784
Kayıt tarihi
: 23.08.07
 
 

Üniversiteyi bitirdiğimden ve işe başladığımdan bu zamanabir hayli yıl geçmiş:). Bir de baktım ki em..