Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mutluluk nerede

“İnsan var zamanı kendine yontar, insan var zaman onu yontar.”

İnsan. İnsanlar… Gün boyunca vızır vızır bir oraya bir buraya koşuşturup duruyorlar. Hele trafiğe çıktığınızda o bunaltıcı karmaşanın içinde… Aslında bütün dünya böyle. Tıpkı bir arı kovanı gibi. Arı deyince genellikle akla bal arısı geliyor tabi. Ama her arı da bal yapmıyor ki. Bal yapmak, yalnızca bal arısının tabiatında var. Bal yapmayan arıları da zararlarından dolayı bal kovanlarına yaklaştırmazlar. Çünki onlar, sadece iğnelerindeki zehiri taşırlar. Bal arıları ise bal yapabildikleri gibi, iğnelerinde zehir de taşırlar. Şayet onları fazla rahatsız ederseniz, iğnesindeki zehiri boşaltmak zorunda kalır. Çünki savunma iç güdüsü her canlının tabiatında vardır. Oysa bal yapmaktan başka bir şey düşünmeyen bir yaratığın düşmanı olur muydu hiç?

Ama olmasaydı, o savunma silahları olan iğneleri de olmazdı. Demek ki bir canlı, hayatını bal yaparak geçirse bile mutlaka düşmanı olacak, o da onlarla aynı dünyayı paylaşmayı bilecek ve gerektiğinde kendini onlara karşı savunacak. Tabi işin buraya kadar olan kısmı arıları ilgilendiriyor. Çünki onlar hayvan. Bizim, insan olarak onlardan farkımız olması gerek. Aklımız var, zekamız var, yüce bir ruhumuz var. Zengin fakir, güçlü güçsüz, bilgili ya da bilgisiz. İnsan olarak herkes sevgiden, barıştan, mutluluktan, seadetten söz eder. Kimi yaşar, kimi yaşamaz. Ama maddeyle hiçbir ilgisi olmayan, yalnızca ruha hitab eden duygular olduğu için bunlara sahip olmak para, güç ve bilgi işi değil gönül işidir. Çünki bugünün teknolojisine bakıldığında geçmişe oranla çok büyük bir lüks ve refah içinde yaşayan insanların, mutluluğun doruğunda olmaları gerekirdi. Çok uzun bir zaman değil, bundan 100 sene önce yaşayan krallar, imparatorlar bile bu günün orta halli bir insanının yaşadığı lüksün belki yüzde birini bile yaşamıyorlardı. Bir dönem dünyanın en büyük, en ileri ülkesi Osmanlı imparatorluğunun en ihtişamlı döneminde padişahlar bile, bir çok Avrupa ülkesinin kral ve kraliçeleri bile böyle bir lükse sahip değildi. Bu çok basit bir örnektir. Ve bugün, bütün dünyayı saran bilgisayar teknolojisiyle dünya bir kafes kadar küçüldü. Onu bir bilgisayar ile masanızın üzerinde tutabiliyorsunuz. Ama bugünün insanı, düne göre çok daha fazla mutsuz. Çünkü tamamen maddi ihtişama yönelen insan, kendi ruhunu kendi eliyle yok etmeye çalıştı. Kendi eliyle, kendi zekasıyla geliştirdiği teknoloji ile birlikte kendini de robotlaştırdı. Sadece bedeninin refahını düşünüp, yalnız bedenini besledi. Yok etmeye çalıştığı ruhu gıdasız kalınca da, vicdan ile cüzdan arasındaki tercihlerini genellikle cüzdandan yana kullanmaya başladı. Mutluluğu sadece güçlü olmakta aradı, bilgide aradı. Bir şeyi unuttu. Ruhunun açlığını bir anlayabilseydi..


Erol Güldiken

 
Toplam blog
: 53
: 1368
Kayıt tarihi
: 31.10.08
 
 

Bestekar ve Yazar'ım. Sanat, kişisel gelişim ve hayata dair; elimin erdiği, dilimin döndüğü ve ka..