Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mutsuzum, mutsuzsun, mutsuz...

Mutsuzum, mutsuzsun, mutsuz...
 

Kaynak:İnternet


Kiminle konuşsam mutsuz; oysa bana özel bir durum sanıyordum!

Herkes umutsuz; ne fena!...

Oysa, birkaç orta yaşlı kadın ve adamın umutsuzluğu normaldir; menopoz, antropoz geçişleri falan, ıhh bu daha vahim bir durum!

Gençler de mutsuz ve umutsuz çünkü!...

Her geçen gün dozu artan hoşgörüsüzlük karşılığında kolayca hırslanan, kinlenen kişiler adalet sistemi yerine hesaplarını kendileri görmeyi tercih etmekteler!

Bu yüzden her gün birilerinin hunharca öldürülmesini okuyoruz ya!...

En haklı olunan davaların dahi yıllarca sürdüğü adalet sistemi insanlara gına getirmişken, sisteme ayrıca güven duymamak bir nedenidir; lakin asıl neden toplumun güven duygusunun zedelenmesidir!...

******

Üniversite mezunu pırıl pırıl gençler iş peşinde koşarken, özgüvenleri, her bir iş başvurusuyla birlikte ilmek ilmek sökülmekte; oysa aileleri ile birlikte gençler ilmek ilmek dokumuşlardı geleceklerini…

Bu duruma şahit olan liseliler hedef nasıl belirlesinler?

******

Sınavlar şaibeli, suçlusu yok ortada…

Seçimler şaibeli, araştıran yok!

Yazan, çizen hükümet düşmanı sayılırken, bir parkta birer bira içemeyen insanlar…

Dokunulması cısss olan tarikatlar, yetiştirilen müritler, bir tarafta!

Değiştirilen belediye sınırları, yerleştirilen, ya da yerleştirilmiş gibi gösterilen, kalabalık aileler!

Nedense, yani “sehven (!) “ yerleşik halkın seçmen listesinde gözükmemesi…

Ooo, yazmaya yer yetmez, bu ve benzerleri gibi deyip, devam edelim…

******

Hani bazı araştırmalarda “Türk halkı mutlu, umutlu” diye sonuç çıkıyor ya, ne araştırmalara güveniyor artık insanlar, zira Türk halkının pek çoğu mutlu ve umutlu değil, ne de verilen demeçlere; hattı zatında haberlere bile güvenmiyor artık!

Böyle güvensiz bir toplum yaratmanın bir amacı olmalı; yoksa hangi hükümet ister ki toplumun oyları karşılığında seçilip de yine o toplumun güven duygularını zedelemeyi?

Burada bir karışıklık var işte!

Bir, ya gerçekten hükümet “ne oldum” halinde?

İki, dayandığı bir şey var!

Üç, “Allah” adını ağzına alan herkes lider olabilir bu ülkede!

Eee, o zaman da laiklik çoktan gitmiştir, üç kuluvalah bir elham okuyalım rahmetli Atatürk’e ve Türkiye Cumhuriyeti’ne!..

******

Toplumbilimci değilim, lakin gerektiği yerde eğitimini, bilgisini toplum adına ifade etmeye çekinenler olduğunda, bizlere de söz söyleme hakkı doğuyor; bu nedenle şahsi fikirlerimi yazmaktan dolayı utanmıyorum!

Gönül, tabii ki, istiyor ki; iş bilenler de el atsınlar, neden bu kadar hınç, kin dolu oldu bu toplum, niye hoşgörü yok?

Üstelik, Müslüman olan bir toplumken, Müslümanlıkta hoşgörü elzem sayılmaktayken…

Bir yerlerde bir tıkanma var!

Ya dinde, ya toplumda!

Ya da bu dini arkasına alıp da “Hoca’nın dediğini yap, yaptığını yapma!” zihniyetinden…

Huuu!...

Toplum bilimciler, dini düstur edinmişler, bir deyiverin neden bir toplum bu kadar dediği ayrı, yaptığı ayrı olur?

******

Güven duygusu insanın en temel gereksinimlerinden biridir, sevgililer birbirlerine güvenmek isterler, eşler keza…

Anne oğluna, baba kızına…

Çocuklar anne-babalarına…

Çalışan işverenine, işveren çalışanına…

Toplum yöneticisine, yönetici toplumuna…

Hah işte, burada bir problem oluyor, hükümet ile toplum çelişiyor, mutsuz, umutsuz insanlar çoğalıyor, makarna, buzdolabı falan değil, bir yerlerde bir şeyler oluyor ve mutsuz, umutsuz halk daha da umutsuz ve mutsuz olmayı tercih ediyor!

******

Bir açıklaması mutlak vardır, “Döv beni” diyen kaç kişi olabilir ki bir ülkede?

Şiddet yanlısı kocaların eşlerine şöyle bir çemkirmesi vardır: İlle de döv beni diyorsun!

“Dayak yeme vaktin geldi, bunu sen istiyorsun!”

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..