Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '07

 
Kategori
Anılar
 

Muttlu ve huzurlu olmanın ip uçları - 1

Muttlu ve huzurlu olmanın ip uçları - 1
 

Hayatımız boyunca aradığımız;
Bir parça mutluluk,
Sağlıklı bir beden,
Yeterli bir gelir,
Ve iyi bir aile,
Ve samimi bir arkadaş ortamıdır...

Bunlardan birisinin eksik veya hiç olmaması bizim üzüntü sebebimiz stres kaynağımız olur. Bütün çabalarımız bu saydığım ayrıntılara sahip olmak ve kaybetmemek içindir. Herkesin, hayatı güzel yaşamak için farklı yöntemleri vardır.Ancak bazı ayrıntılar vardır ki, gözümüzün önünde olmasına rağmen ondan yararlanmayı bilemeyiz. Ruhsal arınmak için taaa Tibetlere gitmeye, keşiş olmaya veya FERRARİ satmaya gerek yoktur. Mutluluk burnumuzun dibindedir. Önemli olan onu yakalayabilecek sihirli ip uçlarını bulabilmektir.

İsterseniz bu ipuçlarının neler olduğunu teker teker paylaşalım...

Apartmanda bir komşumuz vardı. Komşum Vakıflar İl Müdürü idi. Aileden kalan varlıklarının fazlalığı nedeniyle,
hem maddi anlamda durumları İYİ, hem makam mevki itibariyle konumu İYİ, uzun yıllar Türkiye'nin değişik yerlerinde görev yapması nedeniyle arkadaş çevresi İYİ, kısacası her halleriyle ortalamanın üzerinde bir aileydi.

Ailece görüşmelerimizde, sohbetlerinden o kadar keyif alır ve huzur bulurduk ki, dünya görüşlerimiz uyuşmuyor bile olsa bir arada olmaktan müthiş derecede haz alıyorduk.

Kendi kendime o komşularımın yaydığı pozitif enerjinin ve verdikleri huzurun sebeplerini araştırırken bir perşembe günü mesaiden geldikten sonra, bilgisayarlarında arıza olduğunu ve yardımcı olmamı istemek için telefon ettiler. Memnuniyetle gittim, işim 1 saat kadar sürdü ve saat 20.00'yi geçmişti, yemek yiyeceklerini düşünerek (ki bende açıkmıştım) ben sonra geleyim deyince -eşini de çağır beraber burada yeriz dediler. Fazla da ısrar edince tekliflerine uyduk ve yemeğe kaldık.

Komşum bana şöyle dedi:

- Yanlış anlama, biz haftada bir gün (perşembeleri) sadece TUZ, EKMEK VE SU İLE BESLENİYORUZ,

Şaka yapıyor sanmıştım. Olsun, Allah ne verdiyse onu yeriz dedim. gülerek.

Yer sofrasını serdiler ve şaşkın bakışlarımız arasında Tuz, Su ve ekmekten oluşan menüyü getirdiler ve yemeye başladık. Sanki hiç bir şey olmamış gibi, çok keyifli, iştahlı ve hoş sohbettiler.

Yemek bittikten sonra bunun sebebini öğrenmek istedim. Önce söylemek istemedi, ısrar edince şöyle dedi:

- Biz haftada bir gün böyle besleniriz, hem bedenimiz dinlenir, hem de bu bir günlük erzakımızı ihtiyacı olan bir aileye veririz onlar mutlu olur, hemde fakirliğin ne olduğunu, kıtlığın nasıl yenileceğini öğreniriz.

- Eğer kendini iyi hisseden herkes böyle yapsa, aç muhtaç insan kalmaz ve daha kanaatkar olurlar, biz 20 yıldır yapıyoruz hiç zararını görmedik dedi.

Donup kalmıştım. Ne diyeceğimi şaşırdım. Hayatımıza yeni bir ufuk, yeni bir pencere açılmıştı.

Biz de, 3 yıldır uyguluyoruz. İç dünyamızdaki huzuru anlatamam, bu iç huzur haliyle hayatın tüm yönlerine yansıyor ve O KOMŞUMA, BU ÇOK İNCE AMA ÇOK ÖNEMLİ İP UÇU İÇİN ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM.

Düşünmeye değer mi sizce?

Diğerlerini arzu ederseniz daha sonra paylaşırız ne dersiniz. Esenkalın

 
Toplam blog
: 7
: 1059
Kayıt tarihi
: 18.05.07
 
 

1984 yılında astsubay olarak vatan saflarına katıldım. (bazılarının söylediği gibi assubay değil) Kı..