Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mayıs '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Müzelerimiz ve Saraylarımız-II

Müzelerimiz ve Saraylarımız-II
 

(önceki yaznın devamı )
Bir başka konu da, Türkiye’nin neden Louvre müzesi gibi bir müzesi olmadığı. Bu konuda zaman zaman internet’te bazı yazılar okuyorum. Hatta bir yazı da şöyle diyordu bir zat : "Yok bizim tarihi eserlerimiz çok zenginmiş, yok el işçiliğinde ve mimaride çok iyiymişiz. Yahu bizim Fransa’daki Louvre müzesi ile boy ölçüşebilecek bir müzemiz var mı? Avrupa’daki müze ve saraylarla bizimkileri karşılaştırabilir miyiz ? Kalkmış burada bana tarihi eserlerimiz dünyanın hiç bir yerinde yok diyorsunuz... " diye serzenişte bulunmuş Ne zaman, ve kim bilmiyorum. Yalnızca yazının içinden aldım bu paragrafı. Şimdi, bu beyfendinin kulaklarını biraz çınlatalım ve saçmaladığını söyleyelim.

Louvre müzesinin bulunduğu ülke olan Fransa'nın hatırı sayılır arkeologlarından Albert Gabriel şöyle diyor : " Türkiye anıtlarıyla bir hazinedir. Türk eserleri dünyada bir eşine rastlanmayan zevk ve sanatla yapılmıştır. Türkler sanat sahasında ölmez bir uygarlık yaratmışlardır. Onlar Anadolu 'da kendilerine özgü bir uygarlık içerisinde yaşamışlar, evlerinden çeşmelerine, ibadethanelerinden mezar taşlarına kadar mimarlık sanatında geniş zevk ve ustalık kullanmışlardır. Onlar inançlarını ve kıvançlarını taşa, demire, tahtaya, çiviye şekil ve renk olarak işlemişler, eşsiz ve paha biçilmez eserler yaratmışlardır. "

Şu anda elimizde ne kaldığına gelince, hatta neden Louvre müzesi gibi müzelere sahip olamadığımıza !. Biz diğer Avrupa ülkeleri gibi gittiğimiz her yerden bir şeyler çalıp, sonra bunları kendi müzelerimizde tanıtan ve sergileyen bir ülke değiliz bu bir. İkincisi, eğer böyle yapsaydık bugün bir değil binlerce Louvre gibi müzelerimiz olurdu. Muhtemelende, buraya gelen turistler, deniz, kum ve eğlence için gelmez, farklı bir kültür turizmi gelişirdi.

Dünyanın dört bir yanından "çalınan" geçmişlerini ve atalarının eserlerini görmeye Louvre müzesine giden insanlar, bizim ülkemize de gelebilirlerdi.. Biz Almanlar ve Fransızlar gibi aç gözlü değiliz. Biliyorsunuz, Almanlar bizden Zeus Tapınağını parça parça çaldılar ve orada şuan müthiş bir müze var. Geçmişte bir takım girişimlerimiz oldu ama bu tapınağın bize gelmesi zor, gelse bile biz göremeyeceğiz. Daha, bunun gibi o kadar çok bizim topraklarımızdan çıkan eserimiz yırt dışına kaçırıldı ki ! Bunları burada saymakla bitiremem. Ama bir başka yazının konusu olabilir. İlginçtir ki, biz Türklerin en güçlü oldukları dönemlerde bile dünyanın en güzide eserleri ile pek ilgilenmediler. Neden ilgilensinler ki, adamlar kendi ülkesindeki eserleri bile “nasıl olsa taş parçasıdır, bırakın alsınlar” mantığı ile vermişler . El’in ülkesindeki eserlerle mi ilgilenecekler!.

Türk Tarihi araştırmacılarından Kazım Mirşan 'ın da idda ettiği üzere " 5-10 bin yıllık tarihi olan Türklerin... " ihtiyacı yoktu başkalarının sanat eserlerine ! Albert Gabriel'in de dediği gibi bizim o kadar çok tarihi hazinemiz var ki, hiç bir zaman başkalarının tarihi eserleri ile ilgilenemedik ama onlara sahip te çıkmadık. İşte daha yeni yeni, sahip çıkılıyor. Bunda da Atatürk’ün büyük payı var. O da olmasaymış !.. Bugün “müzeler kanunu” iyileştirilmeli ve sağlamlaştırılmalıdır. Tüm müzelere ve dolayısı ile buralardaki eserlere sahip çıkılmalıdır. Hatta, günümüzde “ özel müzeciliğin” bile artık revaçta olduğunu görmek beni sevindiriyor. Bu konuda benim bir önerim daha var:Eğer devlet kendi eliyle bu müzelere sahip çıkamıyorsa, belli bir sistemde, belli tahhütlerde ve envanteri kayıt altına alınmış, açıkta kalmış, değerlendirilemeyen birçok eser, bu özel müzelere verilebilir. Müzelerin geliri de kendilerine kalır. Böylece bu eserler de korunmuş olur. Ykok olmaz diyorsanız, o zaman milli saraylarımızı değerlendirin, yok o da olmaz diyorsanız, o zaman adam gibi müzeçilik yapın. Bundan anlamıyorsanız, verin parayı, bakın bu işi hakikati ile yapacak olan birileri nasıl çıkıyor, bu topraklardan. Tıpkı, toprağın altından çıkan eserler gibi. Bir de bakın bakalım, Louvre müzeleri nasıl artıyor bu ülke de ve nasıl turist geliyor !..

Son söz ! Keşfedilmeyi ve arkeoloğun firçasıyla sevişmeyi, tarihçinin saptamalarıyla sıfat kazanmayı hak eden tüm tarihi eserlerimiz adına, geçmişinize sahip çıkın, geçmişini bilmeyen milletlerin, geleceği de olmaz ! Geçmişinize sahip çıkmıyorsanız, en azından bir sanat eseri gözüyle sahip çıkın, kırmayın, paralamayın, tarihi ören yerlerini otopark, dinlenme tesisi, cafe, birahane, tuvalet, kerhane yapmayın... Bu da yeter..

../..
 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..