Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '07

 
Kategori
Futbol
 

Myhre sağ olsun!

Myhre sağ olsun!
 

Milli takımımız, tarih yazdığı Yunanistan maçı sonrası Euro 2008 Eleme Grubu’nun bir diğer maçında, hepimize adrenalin dolu bir gece yaşattı. İlk ve ikinci yarısı gece ile gündüz kadar farklı maçı, 45 ile 90. dakikalar arasındaki akılcı taktik değişiklikleri ve istekli oyunu ile çevirmeyi bilen ay-yıldızlılar, yalnız bir puanı cebine koymakla kalmadı grubun patronluğu konusunda da önemli bir yol kat etti. Her ne kadar bu bir puanın alınmasında yukarıda saydığımız pozitif değişiklikler etkili olsa da “eski dost” Thomas Myhre’nin kendisi açısından “Azap Yolu” filmine taş çıkartacak performansı, ekran başındaki bizler için “Neşeli Günler” tadındaydı.

Yunanistan maçından farklı olarak milli takımımızın orta alanı beşleyerek sahaya yayıldığını gördük. İleride Hakan tek santrafor olarak görev yaparken, Hakan’ın boşalttığı alanlardan faydalanma görevini solda Tuncay, ortada Tümer, sağda ise Gökdeniz üstlenmişti. Mehmet Aurelio ve Emre Belözoğlu bu bloğun gerisinde top kazanma ve oyun kurma düşüncesi ile sahaya sürülmüş, defansta Hamit, Emre, Servet ve Sabri görevlendirilmişti. Oyun felsefesi bakımından Yunanistan maçından çok da farklı bir strateji gütmeyen milli takımdaki bu farklı yapılanmanın sebebi, üç gün ara ile oynadığımız iki rakip arasındaki farklardı. Yunanistan’ın uzun ama hantal forvetleri Charisteas ve Samaras’a karşılık bu kez karşımızda John Carew tehlikesi vardı. Dört gün önce de bugün olduğu gibi defansını orta saha çizgisine kadar çıkaran milli takım, saydığımız iki forveti kaçırmayı göze almış en azından kaçırsa da yakalayabilmeyi gözüne kestirmişti. Ancak bu kez sürati ligimizde de tescil edilmiş Carew’in defansın gerisine kaçması demek, gol ile hemen hemen eşdeğer bir anlama geldiğinden, Fatih Terim kademeye sürati ile en çabuk tarafından girebilecek Sabri’yi tercih etti. Norveç’in oyun şablonu 4–4–2 olmasına rağmen, topun kaybedildiği anlarda kâğıt üzerinde Carew’in ileri uçtaki partneri olan Helstad orta sahayı beşleyerek, millilerimize top yaptırmamak adına mücadele etti. Ay yıldızlı cephe ise, rakibin bu planına en teknik beş oyuncusundan bir orta saha oluşturarak cevap verdi.

Maçın ilk yarısında oyun planımızın sağlıklı işleyebildiğini söylemek zor. Rakip Norveç, Yunanistan gibi orta sahada oyun kurmak ve olgun atak geliştirmek gibi bir düşüncede olmadığından, milli takımımızın da rakip hücuma çıkarken top kaparak baskın atak geliştirmesi mümkün olmadı. Hatırlanacağı gibi, Yunanistan önünde en tehlikeli ve golle sonuçlanan ataklarımız, rakibin hücuma çıktığı anda kaptığımız toplarla gelişmişti. Oysa Norveç çoğunlukla yarı sahasında çakılı kalarak sahip olduğu topları da Riise ve Brenne vasıtasıyla uzun oynadı. Orta sahamızı by-pass eden bu formülle Norveç’in hem savunmamızı çizgi halinde yakalaması kolaylaştı, hem de geliştirdiğimiz atakları hep yerleşik savunmaya karşı yapmamıza sebebiyet verdi. Bu vesile ile “Sezar’ın hakkı Sezar’a” mantalitesi içinde Norveç teknik direktörü Age Heraide’nin Yunanistan önünde millilerimizi iyi etüt ettiğini söylemeden geçmeyelim. Norveçli teknik adam, orta sahamızla top dolaştırma ve pas trafiği yarışına girerse kaybedeceğini oldukça iyi analiz etmiş. Bu sebeple, oyuncularına kontratak futbolu oynatan Heraide, ilk yarı itibariyle bakıldığında istediğini alan taraftı.

İlk yarıyı iki Norveç ani akınında defansın tek hat üzerinde yakalanmasından doğan iki golle 2–0 geride kapayan ay-yıldızlılar, ikinci yarıya tabiri caizse “zar atarak” başladı. İlk yarı boyunca Hakan Şükür’ün boşalttığı alanlara sızma konusunda başarısız olan Tümer’in yerine, Antalyaspor’lu Volkan’ı sahaya süren Fatih Terim, Sabri’yi sol bekten alıp en etkin olduğu bölge olan sağ kanatta Riise’nin karşısına dikerken, Tümer’den boşalan yere de Gökdeniz’i yerleştirdi. Tandemi iki kuleden (Hagen ve Hangeland) oluşan Norveç’i, dar alanda süratli Gökdeniz ile vurmayı planlayan Terim, 48.dakikada bu amacına ulaşıyordu ki, Gökdeniz’in vuruşunda direkler gole izin vermedi.

İkinci yarıda oyunu rakip yarı sahaya yıkan milli takım, defansta Emre’yi bir parça sarkık kullanarak Carew’i daha etkin kontrol etmeyi başardı. Norveç’te liglerin tatil oluşundan dolayı maç temposundan uzak kalan Norveçli futbolcuların, yorucu Bosna maçının da etkisi ile ikinci yarıda tempolarının düşeceğini iyi analiz eden milli takımın teknik kurmayları bu yarıda kanat bindirmeleri ve bol paslarla Norveç’i giderek oyundan düşürdü. Tüm ikinci yarı boyunca neredeyse ceza sahamıza deplase olan rakip oyuncu olmadığını söylersek, sanırım yanılmış olmayız. Özellikle sağ kanatta Hamit-Sabri işbirliğinden doğan pozisyonlar, Riise’yi oldukça zorladı. Yardım geldiği anlarda ise, Tuncay ve Gökdeniz Norveç ceza sahasını karıştırarak pek çok kez golle burun buruna geldiler.

Dakikalar 70’i gösterirken, Hakan'ın düşürülmesi ile kazanılan serbest atışı kullanan Hamit uzak mesafeden sert bir vuruşla kaleci Myhre’yi avladı. Amiyane tabirle “keklik gibi”... 89.dakikada ise milli takımımızın sol çaprazdan kazandığı serbest vuruşu yine Hamit kullandı. Keklik bu kez yumurtladı. Dört gün önce Yunanlı meslektaşı Nikopolidis’in gecesini karartan ay-yıldızlılar, bu kez kurban olarak kendisini seçmişti. Aslında “eski dost” Myhre kendisi ve takımı açısından bu tatsız gecenin sinyallerini Bosna önünde vermişti ancak, herhalde bizde Volkan’a duyulan güvenin bir benzerini Myhre için duyuyordu Age Heraide... Kim bilir, aldığı beraberlikle grupta iddiasını büyük ölçüde kaybeden Norveç için bu tatsız gece belki de milli takıma yeni bir kaleci kazandırma konusunda atılacak yeni bir adıma vesile olur. Ne dersiniz? Norveç’te de bizdeki gibi kolay harcanıyor mudur futbolcular? Bu soruya cevap vermeden önce, Myhre ve Nikopolidis’in bir haftada yediği golleri Volkan’ın ard arda yediğini düşünün ve öyle cevap verin. Verebilirseniz tabii...

 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..