Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Napolyon Kirazı ve Josephine Düğümü

Napolyon Kirazı ve Josephine Düğümü
 

Josephine / Aşk düğümü


Tuhaf kadınımdır vesselâm. Bir şeyi merak etmeyeyim - hele ki bir kelimenin kökenini - sonuca ulaşıncaya kadar peşini bırakmam. Eskiden google diye bir kavram olmadığı için Okyanus Ansiklopedik Sözlük yetişirdi imdadıma:) Bir kelimenin peşinden gitmek inanılmaz zevkli bir yolculuktur. Bu yolculuğun sonunda son derece ilginç bilgilerle dolar-taşarsınız.

Kiraz mevsimi geldi ya, satıcılar bar bar bağırıyorlar ' Napolyon geldiiii! ' diye. Hani gözlerimi kapasam kendimi 1800'lü yılların Fransa'sında sanıp Napolyon geliyor diye çeki-düzen vereceğim üstüme-başıma:)

Napolyon olur da Josephine olmaz mı? Josephine ile de yıllar önce makrome kursunda tanışmıştık. Kendisi makrome düğümlerinin en belâlılarındandır:) İşin ilginç yanı makrome kelimesinin de Josephine gibi Fransız oluşudur. Şaka bir yana, makrome sanatında Josephine Düğümü ( Josephine knot ) diye bir kavram vardır. Gerçekten de en zor düğümlerdendir. Bu düğümün diğer adı da Aşk Düğümü'dür. Çünkü iki ayrı makrome ipi, tıpkı iki aşık gibi birbirlerine dolanıp harika bir görüntü oluştururlar. Her iki ip de aynı renk ise, hangi ip nereden dolanmış anlayamazsınız; iki farklı insanın birbirlerine nasıl aşık olduklarını anlayamadığınız gibi. Napolyon ve Josephine misâli yani:)

Gelelim kiraza:) İhraç edilirken Türk Kirazı olarak anılan, kendi vatanında ise Fransız komutanın adıyla bilinen bu şahane meyveyi neden bu isimle andığımızı merak ederek google denizinde dolaştım, şu sıcak yaz gününde Akdeniz'de tekneyle dolaşmak varken:) Bulduğum izler beni şaşırttı açıkçası. Ben bekliyordum ki; Napolyon, kirazı çok severdi, özellikle iri taneli olanlarını masasından hiç eksik etmezdi, bunu bilen bizler de tarihe malolmuş bu kiraz sevgisini, komutanın adıyla taçlandırdık, falan diye bir bilgi bulacağım!

Ne gezer!

Hayrabolu'dan Sehri Doğruöz bir yazısında şöyle anlatmış durumu; Diğer adı "Apolyont, Apollion" olan Uluabad ve çevresinde yetiştirildiği için Apolyont kirazı denilen koyu kırmızı renkli ve iri meyveli kiraza yanlış olarak "Napolyon kirazı" denilmektedir. Peki Uluabad adı nereden geliyor dersiniz? Buyurun, okuyun; Lopadion kalesi o zamanlar, konumu itibariyle güvenilir bir kale olduğu gibi, güçlü bir askeri üs, bir sayfiye yeri, tapınağa geçit veren bir durak ve aynı zamanda nehir yoluyla Marmara Denizi'nden gelerek Apolyont'a ve oradan da Bursa'ya mal getiren ticaret erbabını kontrol eden bir nokta durumunda çok önemli mevkide idi.
Osman Bey Lopadion kalesini ve etrafındaki verimli ovaları, sulak yaylaları görünce:
- Ben Lopadion'un adını Ulu-âbâd koydum, der.

İnsan bir kelimenin peşine düşmeye görsün, büyülü bir yolculuğun içinde bulur kendini, Alice Harikalar Diyarında'ki gibi. Kirazın ve Aşk Düğümü'nün peşine düşünce Napolyon ve Josephine tarihe iz bırakan aşklarıyla dikiliverdiler karşıma. Hiç akıllarına gelir miydi; günün birinde, uzak bir ülkede bir meyveyle bir el sanatında isimleriyle tekrar can bulacakları?

Dipnot; Uzun yıllar önce, yanılmıyorsam Zülfü Livaneli bir yazısında Japonya'daki kiraz sevgisinden söz etmişti.( Bilirsiniz, Japonların Kiraz Çiçeği Festivali vardır, bizim bayramlarımızdan daha coşkuyla kutladıklarına bir belgeselde şahit olmuştum.) Okuduğum o yazıda, Japonya'da bir kasa kiraz fiyatına rahatlıkla ikinci el bir araba alınabileceği yazıyordu. Napolyon ' Para, para, para ' diye boşuna dememiş, bizler de kiraza - Apolyont'a rağmen - O'nun adını boşuna yakıştırmamışız diyesim geliyor bu yüzden:)

 
Toplam blog
: 261
: 2212
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1954 Antalya doğumlu ve Antalyalı'yım. Ülkemin ve özellikle bu şehrin sevdalısıyım. Sanatın pek çok ..