Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '09

 
Kategori
Deneme
 

Nasıl bir açlıksa sensizlik

Gözlerinde yitiriyorum, boyacı çocuğun elini tutan ve ona gülen gözlerimi.

Nasıl bir açlıksa sensizlik, öyle aç olmalı Afrika ve diğer üçüncü dünya.

Korkan ayak izlerini hatıralarıma sorma, korkmayan yiğit sevdandı beni ayakta tutan.

Telaşlarımı ve ayaküstü sayıklamalarımı bağışla, sensizliği göremeyecek kadar kör olan gözlerimde bul suçu.

Kırlangıçlarım da ölüyor, sensizliğin saçak altlarında. Soğuk kırıp geçiriyor asma altlarına sığınan komadaki çocukluk anılarımı.

Sırılsıklam bir boşluk ve hiçlik içindeyim, sen dışındasın ama benim çıldırtan sevi çemberimin. Artık dışındasın, bütün sensiz olamaz sevi evcilik oyunlarımın. Kaldıramıyorum başımı, gölgen değer diye en mahrem yitik özlemlerime, seni kaybetmenin hicranı. Sersem bir tavuk gibiyim, savruluyorum rüzgarın önünde, sana çıkmaz kapıların önlerinde sonbahar yaprağı olup süpürülüyorum sonra. Dağılıyor her bir parçam sensizliği solumaya dayanamayan hangi kıta kadarsa yeryüzünün esareti işte tam oraya.

Aldırmıyorum yitip giden geçmiş bir varmış hazinelerime, tek ve hep ah yine yine sana susayarak, sana bağırarak sensizliğe buhar olup uçuyorum. Sensizliğe kıyamet olup kopuyorum…

Bir süre sonra yitecek olan ne varsa yeryüzünde, ben de bir parçası oluyorum her birinin. Parçalarımı toplayamaz yeryüzünde ne kadar atom mühendisi varsa, her biri bu pislikleri süpürme işini yüklense bile. O kadar iğrençleşebiliyor gözlerimde tenim ve geri kalan ne varsa her şeyim. Tılsımını yitirmiş bir bağışlanmaz fizik, biyoloji ve de kimya dışıyım artık, kaldırımının ve sokağının olmadığı suçüstü suçsuzluk katmerli anlamsızlığıyım sonra…

Seninle aynı coğrafyada aynı havayı solumak esarettir bana. Seninle aynı kentte aynı kafelerde dost sohbetleri, çekilmez bir sarmaldır… Dayanamıyorum, kaldıramıyorum ve erteleyemiyorum ne kadar saçmalama hakkım varsa hepsini kullanarak. Kullanıyorum artık, gereksiz ne kadar kaba kuvvet ve dayı jargonu varsa hepsini… En çok da kötü davranışı hak etmeyen ve sıcak yarenlikleri bana sunanlara, onarılmaz tahribatlara yol açarak. Biliyorum, geri dönülmez bir yol kavşağındayım, yalnız seni değil, içimde sana davranan ne kadar ben varsa onların hepsini de yitirdiğimi ve kalanları da yitireceğimi bilerek… Sonu hayal kırıklığı sonu bu kadar da olmaz denilecek kadarını görerek ve bilerek.

Suçlamıyorum artık seni, bütün suçlarımızı üstleniyorum. Yeryüzünde gelmiş geçmiş ne kadar geçirilen ve geçirilecek cinnet varsa hepsini de bu bünye kaldırmaz amasını bilerek, göğsümü açarak tekrar tekrar ve yeni baştan geçirmeye davet ediyorum kendimi. Delirmek birilerine bahşedilen bir ödül gibi geliyor artık bana, çünkü ben bilerek ve parça parça çıldırıyorum.

Senden kalan ne varsa, hepsini bir kurşun yapıp, belleğimi tabanca kılıp, şakaklarıma dayayıp boşaltıyorum sonra...

 
Toplam blog
: 55
: 383
Kayıt tarihi
: 27.01.09
 
 

1975’te Ankara’da doğdu. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü’nü bitirdi. Şiirleri..