Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '10

 
Kategori
Kitap
 

Nasıl bir aydın gerçek aydındır ?

Nasıl bir aydın gerçek aydındır ?
 

http://www.antakyahaber.net/haberresim/yazar100.jpg


Bu unutulmuş bir yazarın eski bir kitabı. Küçük, çok az şeyi ile ünlü bir kuzey ülkesi hakkında yalın ve dokunaklı bir eser. Kitabın yazarı Grigoriy Spiridonoviç Petrov 1866 da Rusya da doğmuş, 1891 de ilahiyat fakültesini bitirdikten sonra eğitim alanına geçer ve konferanslar vermeye başlar. Halkla halkın anlayacağı dilden konuşur. Konuşmalarında ‘Rusya’nın yaşantısı iyi değil, halk cehalet ve fakirlik içerisinde. Ülkenin bilinçli güçleri halkın iyiliği için yorulmadan çalışmalıdır.’ Der.. Halkın eğitilmesi, aydınlatılması, yeni güçlerin işbaşına çağrılması, eğitimli insanların halkın uyanışı için seferber olması gerektiği düşüncesine sahiptir. Toplumu yeniden nasıl düzenleriz sorusuna yanıt arar. Bu soruya verdiği yanıtsa Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabıdır.

‘Siz nasıl olursanız Rusya da öyle olacak. Öncelikle kendinizden başlayın, binayı ise sonra yapın. Bir şey harcamadan, hiçbir şeyi riske atmadan bir şeyler elde etmek istiyoruz. Bir şey inşa etmek istiyorsak çıplak elle bir şey yapamayız’ der.. Bu kitap Finlandiya’ya hitaben yazılmıştır. Burada bataklıklar içine yerleşmiş, doğal madenlerden yoksun küçük bir ülkenin nasıl ayağa kalktığından ve kusursuz bir ekonomik, siyasal ve kültürel düzene kavuştuğundan bahsediliyor. Petrov, bunların yaşam mimarlarının yorulmadan çalışan vatandaşların ve aydınların sayesinde olduğunu anlatıyor. Anlattığı ülkenin Finlandiya olmasının değişik sebepleri var. Öncelikle Petrov bu ülkeyi karış karış gezmiştir. Bu ülkeye karşı duyduğu heyecan, sempati ve sıcaklıkta Finlandiya’nın hikayesinin anlatılmasının diğer sebebi. Kitabın temelinde gerçeklik yatıyor. Finlandiya milliyetçiliğinin doğuşu, binlerce Finlandiyalının ülkelerinin gelişmesi için verdiği savaş, gerçek olaylara dayandırılarak anlatılıyor.

Finlandiya tam altı yüzyıl İsveç sınırları içerisinde yer alır. Her hangi bir özerkliği de yoktur. Fin dili sadece halk dili olarak vardı. Ne Fin gazeteleri ne de Fin dilinde edebiyat vardı. Finlandiya, Rusya işgali ile özel yasalarla yönetilen büyük bir il haline gelir. Finlandiya ve yaşayanları için psikolojik olarak zor bir dönem başlar. Asırlar boyu İsveç krallığının bir parçası gibi kendini gören halkın milli duyguları yoktur. Bu milli uyanışın önde gelenleri dilin, milliyetçiliğinin temelini oluşturması gerektirdiğinin farkındaydılar. Bu önderlerden Ardvinson ‘öncelikle dilimizi saymalı ve korumalıyız. O var olduğu sürece kendimizi halk olarak hissedebiliriz. Atalarımızın dili kaybolursa halk da kaybolur ve mahvolur.’ Düşüncesindeydi. Milli uyanışı sağlamaya çalışan üniversite öğrencilerinden önde gelen Elias Lönnrot, Johan ludving Runeberg ve Johan Wilhelm Snelman hala anılmaktadır.

Lönnrot, halkın kendi tarihi ve kültürel kökleri olgunlaşmadan millet olunamayacağını bildiği için milli edebiyatı oluşturmak adına Fin halkının epik destanı olan ‘Kalevala’yı derler, toparlar ve yayımlar. Halk şiirlerinin ilk derlemesi olan ‘Kantele’yi yayımlar. Fin halkının eski tarihini anlatan Kalevela’nın kaderi halkı birleştiren önemli bir halka olmaktır.

Runeberg Finlandiyalı değildir ve Fin dilini bilmemektedir. Onun gibi pek çok İsveçli de bu milli uyanışı omuzlamışlardır. Snelman Stockholmde doğar. İsveç diline Fin dilinden daha hakimdir. Üniversite döneminde pek çok zeki, genç ve gayretli arkadaşıyla bir araya gelerek Cumartesi kulübünü kurarlar. Bunlardan bazıları, filozof Snelman, dil bilimci Castren, botanikçi Tengsten, Doktor Şemandır. Burada siyaset, kültür, edebiyatla ilgili tartışmalar yapılıyordu. Uygulanabilir pek çok düşünce buradan doğar. Örneğin ders metotları, öğrenim kurumlarının yapıları gibi. Snelman çalışmalarında ‘ neden eğitimli kesimden yurtsever vatandaş çıkmıyor’ diye düşünür. ‘Yurtseverler, halka ilgisiz kalan bir ırktan çıkamaz. Halkın içinden çıkmalıdır. Finlandiya zorla bir şey yapamaz. Tek kurtuluşu eğitimin gücündedir’. Sonuçlarına ulaşır.

Aktif yazıları ve tartışmalarıyla ünü giderek yayılır. Finlandiya da gazete yayımlamaya başlar. Burada milli sanayinin gelişmesi, mili Fin eğitimi, ve Fin dilinin eleştirilmesi konularını ele alır.

Buradaki yazılar insanlarda hareket etme isteği doğuruyordu. Gazetesi yasaklanır. Kendisi de baskı altındadır. Daha sonra Fin dilindeki edebi yapıtları ve ilk fin tarihi konularındaki araştırmaları destekler. Rus çarı 2. Alexandr’ın izniyle özerk bir yapıya kavuşan Finlandiya meclisinde senatör olur. Onun gerçekleştirdiği en büyük reform, dil reformudur. 20 Yıllık geçiş döneminin ardından Fin dili, resmi dil statüsüne yükselir. Finlandiya’nın kendine ait bir para birimine kavuşmasında, demir yollarının gelişmesinde, Fin dilinde yapılan en iyi eserlere ödül verilmesinde hep onun rolü olmuştur.

Snelman gençlere çok önem verir. Onları ülkelerinin yararına faaliyetlerde bulunmaya çağırır, mücadeleyi anlatır ve nasıl ilerleyebilecekleri konusunda tavsiyelerde bulunur Cenazesinde yapılan konuşmada ‘O , bayrağının altında can veren milli bir savaşçıydı. Genç yaşta hayatını savaşmaya adadı. Bilgiye ulaşmak için, gelişmek için, özgürlük için, vatan için, hak ve adalet için. Savaşan dürüst savaşçı, hoşça kal. Birleşmiş Fin halkı, bütün Finlandiya adına sana teşekkür ediyorum. İnsan hayatı çok kısa ve gelip geçicidir, ama senin yaptıkların yüzyıllar boyunca yaşayacak. Hoşça kal.

Finlandiya böyle vedalaşır, ancak asla unutmaz. Fin devleti için tek bir Fin milletini aynı çatı altında toplamak ve kültürünü korumak için savaşan Snelman nesillerce hafızalarda yaşamaya devam ediyor.

Kitapta Snelman’ın kişiliği değiştiriliyor, idealleştiriliyor ve ateşli bir halk savunucusu haline getiriliyor. Burada Petrov Snelman karakterini kendi çizgileriyle birleştirerek oluşturur. Petrov, insanlar şahsi sorumluluklarının farkına varmadığı sürece ülkelerinin kalkınması da mümkün olmayacaktır. Her vatandaş ‘yaşamın yaratıcısı’ olmalıdır fikrindedir. Halka şöyle seslenir ‘Kim olursanız olun, profesör, doktor, alim, tüccar, subay, din adamı, bakan… bu yeteneğinize, başarınıza ve başarısızlığınıza bağlıdır. Fakat bir tek şeyi unutmayın, ülkenize ve halkınıza, bedeninizin, aklınızın ve ruhunuzun bütün gücünü verin.

Finlilerin 19. ve 20. yüzyıldaki gelişimi, Avrupa da ki gelişim kırılmasının en iyi örneklerinden biridir. Bunun sonucunda Avrupa’nın en fakir ülkelerinden biri zengin ve sosyal yönden korunmuş bir ülke haline gelmesinde yatan temeller nelerdir? Onu anlatan bir eser.13 Ayrı bölümde toplumun değişik katmanlarında, değişik ortamlarda insanların aydınlanma için neler yapabileceklerini, yapmaları gerekenler ve yaklaşım tarzını örneklerle anlatıyor. Bu bölümlerin her birini ileriki bloglarda ele alacağım.

Not: Kaynak Beyaz Zambaklar Ülkesinde

 
Toplam blog
: 166
: 1969
Kayıt tarihi
: 30.09.06
 
 

Sıcak bir Ankara yazında, 1975 yılında doğmuşum. İlk gençliğim Ankarada geçti. Üniversite yılları..