NATO'nun iki yüzü

İste diplomasi ve güçlü devlet olma hali budur!

İstediğini almak ve ülkemizin onurunu korumak adına hükümet çok iyi bir strateji izliyor diye düşündüğümüz anda, Türkiye’nin Danimarka başbakanı Rasmussen’in Genel Sekreterliğine onay verdiği açıklanıyor. Gerekçe basit; istediğimizi aldık!!! Merak ediyorum kaç koyup kaç alacağız acaba?

Oysaki; AB ülkeleri Türkiye’nin hassasiyetlerini göz önüne almadan saygısızca ve emrivaki bir kararla Danimarka başbakanını NATO genel Sekreterliğine resmen aday göstermiş ve Türkiye ile bir diploması savaşına girmekten çekinmemiş, ayrıca kuruluş amacı dünya barışını sağlamak olan bir organı kendi siyasetine alet etmiştir.

NATO’ nun ikinci büyük gücü olduğumuz göz önüne alınırsa, Almanya ve Fransa’nın başını çektiği AB ülkelerinin Genel Sekreterlik konusunda Türkiye’nin görüşünü almaması nasıl açıklanır bilemiyorum! Buna Danimarka’nın terör örgütü PKK ve Karikatür krizlerinde ki rolü de eklenince, Türkiye haklı olarak buna tepki koymakta gecikmedi.

Başbakan Erdoğanın tepkisi haklı ama direncin uzun sürmeyeceği başından belliydi. Uluslararası ilişkilerde Ülkenin tavrını en başta koyarsınız ve değiştirmezsiniz. Bu bir itibar meselesidir. Değiştireceğiniz bir kararı neden alıyorsunuz. Bu, şu anlama geliyor. Uluslararası kamuoyunda siz ne derseniz deyin sizi kimse ciddiye almaz artık.

NATO genel Sekreterliği krizinin, ABD Başkanı Obama garantörlüğünde çözüldüğü ve buna karşılık Türkiye’nin, başta Roj TV'nin yayınının durdurulması, İslam ülkeleri ile NATO arasında ittifakın kurulması, birinci derecede yardımcıları arasında Türk'ün yer alması ve komuta kademesinde askerlerimizin bulunması gibi taahhütler aldığı bizzat başbakan tarafından ifade edildi.*

İlk bakışta ortamı sakinleştirici bir gelişme gibi görülse de; verilen bu sözler havada kalacak hiçbir şey değişmeyecek! Yunanistan’ın NATO’ya dönüşünde de Kenan Evren kefil olmuş ve bir takım taahhütler aldığını açıklamıştı. Sonuçta Yunanistan’ın bize karşı taahhütlerini yerine getirmesi bir yana üstüne üstlük AB yolunda önümüze her zaman Veto” kozuyla çıkmaktan çekinmiyor!
Yabancılar yine alacaklarını alacaklar hepsi bu kadar! Roj TV yayına devam eder, karikatür içinde kimse özür dilemez ve hatta yeni karikatür krizleri de çıkabilir.

NATO’da kararlar oybirliği ile alındığına göre Türkiye’nin dünya barışına katkısı şüpheli ve sabıkalı birinin NATO genel sekreterliğini veto etmesi en tabii hakkı. Fransa’ nın askeri kanada geri dönmesinde karşı da aynı tavrı takınmalı ama gözle görülür bir direnç gösterilmeyecekse bu işe hiç kalkışmamalı.

Barışçı olması gereken genel sekreter tam bir Türk ve Müslüman karşıtı. Üstellik Merkel ve Sarkozy destekli bir fanatik. Ve daha acısı eğer doğru ise rüşvetle (taviz) bu göreve atanan bir Avrupalı başbakana şahit olduk. Bu gelişme AB ülkeleri açısından utanç verici olmalı...

Bize gelince;

Bu mudur dik duruş yani?

Azıcık baskı gelince su koyuverdik. ”Davos Fatihi” dönemi bittiğine göre başbakanı “Strazburg Gazisi” olarak karşılamamız gerekmez miydi!