Nazlı Ilıcak'ın utancı! Nazlı Ilıcak AKP'ye oy verdiği için "çok utandığını"söyledi!

Televizyonlar arasında dolaşırken gözüm “Penguenci “kanal CNN TÜRK’e takıldı. Orada Dört Bir Taraf programı vardı. Programı biraz dinlemek istedim. Ve duyduklarıma, gördüklerime inanamadım.

Sakın yeniden penguen belgeseli gösterildiğini sanmayın…

Ne de; Nagehan Alçı, Eşi Rasim Ozan Kütahyalı ve birlikte Mehmet Barlas’ın bir toplantıda içki kadehlerinin görüntüye geldiğini düşünmeyin.

Başbakan’ın “Muhafazakâr Demokrat” bir partinin ilkelerini açıklaması olabilir mi?

Programın devamlı konuklarından Nazlı Ilıcak, “AKP’ye oy verdiğini ve verdiği oy için pişman olduğunu” söyledi!

Bu arada oy verdiğim elim kırılsaydı demedi!

Konu yukarıda belirttiğimiz gibi AKP’nin özel yaşama müdahalesiydi!

Sahi hangi derede kurt öldü?

Aynı hanımın geçmişine bakacak olursak, kendisi örtünmeden, örtülülerin özgürlüklerini savunmuştu. Hani şu Merve Kavakçı olayından bahsediyorum.

2002 yılı Kasım ayından beri AKP’nin en ateşli savunucusu olan Nazlı Ilıcak, ne oldu da pişman oldu?

İşte en alıcı soru bu!

Nazlı Ilıcak’ın geçmişini bilenler, bu pişmanlığın altında bir şeyler yattığını mutlaka ararlar. Bir zamanlar Demirel’i korkusuzca(!) savunan Bayan Ilıcak (Asıl soy ismi Çavuşoğlu’dur. Eski Tercüman Gazetesinin sahibi Kemal Ilıcak ile evlendiği için bu soy ismi kullanmaktadır. Kemal Ilıcak öleli çok uzun zaman olmuştur. Nazlı Hanım Kemal Ilıcak’tan sonra birkaç kez evlenmeye teşebbüs etmiş, hatta bir sefer evlenmiştir. Emin Şirin ile)Şimdilerde ne oldu da AKP’ye ateş püskürüyor?

Nazlı Hanım AKP’ye ateş püskürmesinin nedeni, AKP için yeni bir mağduriyet yaratmak mıdır? Yoksa bazı menfaatlerinin elinden alınması mıdır? Veya kendi deyimiyle ‘ani çıkışlardan’ birisi mi? (23.09.2009 tarihinde Halin Avşar’a verdiği röportajda ‘Ani çıkışlar’ yaparım diyor.

Eğer gerçekten söylediği gibi pişmansa, yakında çok daha pişman olabilir! Çünkü haftanın üç dört günü katıldığı programdan atılabilir. O programlardan kimler atılmadı ki?

Neyse, biz asıl konumuza dönüp, Sayın Başbakan’ın “Muhafazakâr-Demokrat” parti geleneklerini açıklaması ile birçok kişi ters köşe oldu. Bunlardan birisi de Ağlamadan sorumlu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Bey. Bülent Arınç Bey ağlayarak(!) “Sayın Başbakan yanlış anlaşıldı, böyle demek istememişti” diyerek bazı düzeltmelere giriştiyse de, Sayın Başbakan tıpkı Ertuğrul Günay’ın “Ucube” heykel tartışmasındaki gibi Sayın Başbakan sözlerinin arkasında durup, aynı sözleri bir kere daha sarf etti.

Şimdi sırada, Nazlı Ilıcak’ın pişmanlığı ve yeni kurulması gündeme gelen “Din ve Ahlak Polisleri” meselesi var. İnşallah yakında elleri sopalı “Din ve Ahlak” polislerimiz olacak.

Belki kiminin elinde sopa yerine pala bile olabilir!

Bu arada Kız ve erkek öğrencilerin aynı evi paylaşmasını, kredi kartıyla taksit taksit tatil yapılmasını tartışırken, yüzde 4 alacağı söylenen enflasyon oranının yüzde 7.7’ye çıktığını görmezden geliyoruz.

Asıl mesele işte bu!

Hedeflenen enflasyon rakamının iki katından fazla bir rakama halka nasıl açıklayacaksın?

Halkı türban, öğrencilerin ikamet yerleriyle oyalayarak, valilere talimat vererek işi geçiştireceksin!