Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Ne "oldu"? (What "happened"?)

Bilindiği gibi sayın başbakanın en son ABD gezisinde The Wall Street Journal gazetesine verdiği mülâkatta Atatürk hakkındaki görüşleri tartışma yarattı. Mülâkatı gerçekleştiren, gazetenin kıdemli editörlerinden Robert Pollock'ın yönelttiği ve tartışma yaratan soru ve aldığı cevap Başbakanlık Basın Merkezi kayıtlarına göre şu şekildedir:

"Atatürk’te hayran olduğunuz ve beğendiğiniz neler var? Atatürk’ün kurmuş olduğu cumhuriyetle ilgili eleştirel yaklaştığınız takdirde yapabileceğiniz eleştiriler neler?”

Recep Tayyip Erdoğan: “Olaya tabi şöyle yaklaşmamız lazım. Bir defa Atatürk her şeyden önce cumhuriyetimizin banisidir. Çok farklı şartların içinden çıkararak bizlere emanet bıraktığı bir Türkiye vardır.

Ve birçok konuları belki de şartların belirlediği bir dönemi O, o şartlar içerisinde bizlere hazırlayarak bıraktı. Bir komutanın, ardından bir siyasetçinin yapabileceği ne varsa bunları bu dönem içinde azami seviyede yapmıştır.

Bakın ben size 1924 anayasasını örnek verdim. Bir sivil anayasadır. Burası önemlidir. Bu sivil anayasanın ilkeleriyle meclis çalıştı. Bir kere tabi Kurucu meclisle bırakmış olduğu bir Türkiye var. Ve bu meclis atanmış bir meclis değil.
Yani anayasa kurmak üzere atanmış bir meclis değil. Türkiye’yi kuşatan bir yapı o zaman orda mevcuttur.

Öyle bir anayasa hazırlanıp bırakıldı. orada birlik, beraberlik devletin korunması bunlar esas alınmıştır. Özgürlükler esas alınmıştır. Ve o sıcak savaşın sıcaklığı içerisinde bunlar yapılmıştı.

Ve ülkede azınlıkların hukukunun korunmasına varıncaya kadar en hassas noktada bunlar değerlendirilmiştir.

Şimdi teslim aldığımız Türkiye tabi ki güçlenerek, bu atılmış temellerin üzerinde yükseliyor.

Tabi modern Türkiye’nin temelleri.” http://www.bbm.gov.tr/modules.php?name=News&file=article&sid=1741

Bu soruyu ve karşılığında Türkçe alınan ve tercüman aracılığıyla ingilizceye çevrilen cevabı kıdemli editör Pollack yorumlayarak medyaya şu biçimde yansıtmıştır:

"Doğal bir şekilde yanıtlıyor, özetle: Atatürk ’yaşandı.’ O ’döneminin bir ürünüydü’ diyor, ’Bugün sahip olduğumuz Türkiye, o yerleşmiş sütunların üzerine inşa eildi.’" (Hürriyet Gazetesi)

Konunun tartışma yaratması üzerine kıdemli editör bir açıklama ve düzeltme yapma gereği duyarak Türkçemizde karşılığı "sonuçlanmış, bitmiş, yaşanmış" olma anlamındaki "happened" kelimesini, aldığı cevabı özetlemek için yazılmış kendisine ait bir kelime olduğunuı ve sayın Erdoğan'nın bu kelimeyi söylemediğini ifade etmiştir. Açıklamasında Pollack:

"Ben Başbakan Erdoğan’ın Atatürk ile ilgili görüşlerini almak istedim. Eleştirisel veya onun takdir ettiği yönlerini sordum. Başbakan, Atatürk’ü ne eleştirdi, ne de takdir eden sözcükler kullandı. Bana sorduğum sorunun yerine 1924 Anayasası'nın tarihini anlattı. Ben de yazımda, onun bana aktardığı tarihi olayla ilgili bilginin içeriğini tamamiyle yazmaktan ziyade tarihte böyle bir sivil anayasa örneği var anlamında geçmişte böyle bir anayasa yapıldığını belirtmek üzere tırnak içinde 'happened' diyerek belirttim.

Bu 'happened' kelimesi Başbakan'dan gelmedi. O benim kullandığım bir kelime ve bu kelime ile ben 1924 Anayası hakkında bir fikir yürütmüyorum. Başbakan da söz konusu Anayasa hakkında bir fikir yürütmedi yanlızca tarihteki bir dönemi bana anlattı" (Hürriyet Gazetesi)

demektedir.

Ayrıca kayıtlı metnin ve Pollack'ın yorum cümlelerinin karşılaştırılmasından; Türkçe karşılığı "döneminin bir ürünüydü" anlamına gelen "He was a product of his times" ve karşılığı "bugün sahip olduğumuz Türkiye, o kurulmuş olan sütunların üzerine inşa edildi." anlamına gelen "the Turkey that we have today was built on the pillars that were established ..." cümlesini de sayın başbakanın doğrudan söylemediği anlaşılmaktadır.

Pollock açıklamasında devamla:

"yazısında ne demek istediğini “Amerikan kültürüne vakıf” herkesin kolayca anlayabileceğini vurgulayan Pollock, “Amerikan kültürüne vakıf” olan herkesten kastının, Amerikan doğumlu ya da Amerika’da köklü bir eğitim görmenin yanısıra Amerikalılarla iç içe yaşayarak onların yaşam ve konuşma tarzını benimsemiş kişiler olduğunu belirterek "Yerine göre bir İngiliz ya da Avusturalyalı dahi bazı hallerde bir Amerikalının tam olarak ne söylemek istediğini anlayamayabiliyor" (Hürriyet Gazetesi).

diyerek, tuhaf ve pek de anlamlı olmayan, "bize özgü olan ingilizceyi ancak biz anlarız" gibisinden bir gerekçe ortaya atmıştır. Nitekim haberi aktan Hürriyet Gazetesi'ne göre;

"Konuyla ilgili görüşlerini belirten Amerikalı editörler de ‘ Wall Street Journal gazetesi gibi ABD’de önemli bir yeri olan gazetenin kullandığı deyimleri anlamak için ABD’nin iç ve dış politikasının inceliklerini biliyor olmanın yanısıra hangi amaçla kullanıldığını ayırdetmek için de ülke hakkında son günlerdeki gelişmeleri yakından takip ediyor olmak çok önemlidir. Aksi takdirde ne kadar İngilizce bilseniz ve hatta ne kadar Amerikan kültürü ile iç içe yaşıyor olsanız yine konuyu anlamama ya da yanlış anlama olasılığınız vardır. Bu da uzmanlık isteyen bir iştir" (Hürriyet Gazetesi).

görüşünü ifade etmişlerdir.

Kısacası, sözde yazılmış olanı düzeltme adına adeta alay etmişlerdir.

Tüm bunları neden mi yazdım? Söyleyeyim. Deneyimli gazeteci Pollock söz konusu mülâkatının sonunda belki de çarpıcı birşeyler çıkarabileceği düşüncesi ile tabir cayiz ise bir yoklama sorusu ile sayın Erdoğan'nın Atatürk hakkındaki samimi düşüncesini öğrenmek istemiştir diye düşünüyorum. Aldığı cevabı ise yorumlarken "neutral" ("natural" -doğal- değil) yani "tarafsız, ortada" sıfatını başbakanın cevabını nitelemek için kullanarak, bu cevabın tam da sorduğu soruyu cevaplamadığını ifade etmiştir. Sözün özü, sayın başbakan Atatürk'ün takdir ettiği, hayran olduğu yönleri ve eleştirebileceği yönlerinin neler olduğu sorusuna cevap vermeyerek tarihten bazı alıntılar yapmayı tercih etmiştir. Deneyimli editör Pollock'da ne dediğini tam da bilerek ve Amerikalı olmayan biz "ötekilerin" de çok iyi anladığı gibi Atatürk ile ilgili bu cevabı için, yukarıda açıklandığı gibi "oldu, geçmişte kaldı, döneminin ürünüydü" nitelemelerini kullanmıştır. Bu ifadeleri kullanırken ayrıca, laik Türklerin bu son sorusuna verilen cevabı bir bakıma "tam güven verici- rahatlatıcı" bulmayacakları görüşünü de (secular Turks will find his answer to my final question somewhat less reassuring) eklemiştir. http://www.opinionjournal.com/editorial/feature.html?id=110010667

Şimdi soruyorum! Pollock haklı mı? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olsanız bu soruya sizin yanıtınız ne olurdu?

 
Toplam blog
: 129
: 1104
Kayıt tarihi
: 12.06.06
 
 

Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F mezunuyum. Yüksek Lisans diplomalarımı G.Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü'nd..