Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Nasıl oluyor da oluyor?

Nasıl oluyor da oluyor?
 

Hadi gelin bir ülke düşünelim hep beraber. Öyle bir ülke olsun ki bu ülke, bu ülkede birileri çıkmış ortaya ve artık başka bir dünya demiş olsun. Demiş de ne mi yapmış olsun? Önce dershaneler yapmaya başlamışlar. Bu dershanelerde zeki çocuklarını dershaneye gönderemeyen fakir ailelerin çocukların ücretsiz üniversiteye hazırlamışlar. Başlarda ailelerde dahil kimse anlamamış neden bu çocukları ücretsiz okuttuklarını ama önemli olan çocuklarının okuması değil mi gerisi önemli değil. Önce büyük kentlerde kurmuşlar bu dershaneleri. Kafaları karışmasın diye kızların dershaneleriyle erkeklerin dershanelerini ayrı ayrı yapmışlar. Öğrencilere sadece haftanın belirli günleri yapılan toplantılara(sohbetlere) katılma zorunluluğu getirilmiş. Çocuklar zeki, çalışkan, gayretli ve başarıya aç oldukları için çok da başarılı olmuşlar sınavlarda.Her öğrenciye hangi bölümü yazması gerektiği, ne okuması gerektiği tek tek gösterilmiş. Tavsiyelere uymayanları onlarda istememişler ondan sonra zaten. Tabi başarı bol bol öğrenci de çekmiş dershanelerine. Ama o kadar öğrenciyi nasıl okutuyorsunuz ücretsiz, o binaların kirası, masrafları nereden karşılıyorsunuz diye soran kimse olmamış o zamanda. Nede olsa Allah rızası için yapılan hayır işlerini karıştırmak günah olmaz mı? Öyle düşünmüşler bazıları.

Üniversiteyi kazanan bu çocukları kazandıkları memleketlerde çok büyük sorunlar bekliyormuş tabi. Öncelikle kalacak yer ve para sorunu. Birileri bu öğrencileri parasız pulsuz kendi özel yurtlarına almışlar. Burs vermişler. Kimse yanlış anlamasın hiçbir şeyde yapması istenmiyormuş zaten bu fakir ama zeki çocukların. Sadece toplantılara ve sohbetlere katılma zorunluluğu varmış. Toplantı günleri ağabeyler (ablalar) gelip dünyaya, yaşadıkları ülkeye, imana, gözü yaşlı bir amcaya dair hoş şeyler anlatıyorlarmış ve dergi, gazete, tv öneriyorlarmış onlara. Ha, namaz vakti gelince hep beraber namaza geçiliyormuş sadece o kadar. Zamanla ayıp olmasın topluma diye namaza katılan gençler artık toplumun bir parçası haline gelmeye başlamışlar. Toplumun parçası haline geldikçe birileri tarafından daha da sevilmişler. Üniversitelerindeki arkadaşlarını da zamanla kendilerinin katıldıkları ortamlara, sohbetlere çağırmışlar, onlara da doğru yolu göstermek istemişler. Zamanla onlarda birer ağabey, abla olmuşlar, kendilerinden sonra gelen gençlere yol yordam göstermişler. Tabi kimse sormamış bu kadar para, bina, burs nereden geliyor diye. Bazıları böyle hayır işlerini karıştırmanın, araştırmanın pek hayırlı olmayacağını düşünmüşler. Birileri bazılarını uyarsa da bazıları birilerini görmezden gelmiş.

Daha sonra bu gençlerin çoğu kaymakam, vali olmuş. Birilerinin yeni yurtlar, dershaneler okullar yapmalarına yardım etmişler ellerinden geldiğince. Kendi okullarının öğretmenlerinin hepsi kendi yurtlarında kalan, burs alan gençlerden oluşmuş zamanla tabi. Zamanı gelince bu gençleri gene kendileri gibi iyi eğitimli ve güzel yetişmiş dini bütün kızlar veya erkeklerle tanıştırıp evlendirmişler. Gittikleri yerlerde sadece toplantılara (sohbetlere) katılma ve yapılan önerilere uyma zorunluluğu varmış. Memur olamayana, işyeri veya para da dahil her türlü yardımlarda bulunmuşlar birileri. Birilerinin de sadece bu işyerlerini kullanması ve başka yere gitmemeleri öğüdü verilmiş bu toplantılarda tabi. Bu böylece gitmiş, gitmiş. Sonuçta ne mi olmuş. Birileri devletin tepesine yerleşmiş, kendi bankaları, marketleri, mahalleleri, okulları, televizyonları, tatil yerleri, kitapçıları yani kendi her şeyleri olmuş. Her ilçede kendi okulları, yurtları, dershaneleri, marketlerini kurmuşlar. Artık ayrı bir dünya kurmuşlar kendilerine ve öylece güzel mutlu çocuklar yetiştirmişler. Zamanla, güçlendikçe diğerlerini yaşayışı onlara batmaya başlamış. Onun içinde gene uzuuun bir yolculuğa çıkmışlar. Yol uzun ama hedef kutsal. Gene de bazıları bu birilerinin ne yapmaya çalıştıklarını görmek istememiş. Zaten artık bazıları da onların yetiştirip bugün oraya yerleştirdiklerinden başkası değilmiş.

Ha şunu da belirtmeden geçmeyelim birileri de bu arada uyumaya devam etmişler.
Herkese iyi uykular. Yakında tekmeyle uyandırılırsanız karışmam ama.

Not: Resim http://image.haber5.com/haber/5793.jpg

 
Toplam blog
: 166
: 1969
Kayıt tarihi
: 30.09.06
 
 

Sıcak bir Ankara yazında, 1975 yılında doğmuşum. İlk gençliğim Ankarada geçti. Üniversite yılları..