Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '07

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Ne bakmıştınız kardeş?

Ne bakmıştınız kardeş?
 

Matematiğim zayıf, bakmayın sayılarla ilgili bir birim de çalışıyorum ama böyle ince yaş hesaplarına kafamı yoramam.

Benim bir taneciğim kelebeğim benim nedense kaç yaşında olduğumu sorar.

Bende ben söyleyince bana sanki Cem Yılmaz show yapıyor gibi kahkaha ile güler, yetmedi kardeşinden önce gözleriyle sonra mimikleri ile destek alır katılırlar gülmekten yavrucuğum işin yok mu senin?? Bilmez misin ki insanın hissettiği yaştır yaşı.

Benim sıkça değişiyor bu yaşım, o an hangi yaşı sürüyorsam odur yaşım.(dikkatinizi çekerim hiç rakam söylemiyorum) Bazen yavru ceylan olur seke seke giderim, çaydan geçerim. Bazen olgun bir tavuk, bir koşar bir dururum.

Bazen ördek gibiyim yaylana yaylana yaylı bir araba misali her an dökülecek gibi...bu zamanla da alakalı elbet.

Sabahları yeniden doğarım, yataktan emekliyerek kalkarım gözleri açılmadık sığırcık kuşu gibi sonra emeklerim kalkmak için yataktan adımımı atarım amanın tay tay duruyorum içerden alkış sesleri, amanın da amanın... elini de yüzünü de yıkarmış.

Çanta hazırlanır çaylar içilir (inanma uykuyu tercih eder,bir gevrek ve bir dilim peynir neyine yetmez der, o beş dakikalık uykuyu kahvaltıya tercih ederim, baldan tatlı )artık gençleşmişimdir.

Merdivenleri üçer beşer inerim her adımımda günler haftalar uçar gider, kolay mı; baya bir olgun bayanım, anca dolduracağız zamanı. Dağlar, tepeler aşarız izleriz doğan günle tazelenen yüzlerimiz onlarda hızla anı yaşamaktadırlar....

Çalışırsın öncesinde hoşgörü o sıcacık gülümsemeler, yavaş yavaş yüzüne sabitlenir. Her geçen saatle beraber yüz kaslarında bir düşme (sanırım yerçekimi ile akalalı bu) ilerliyor yaşım daha ne yaşadım ki ben? yahu ben esir miyim ne gördüm geldim dört duvar arasına kapandım diye düşünür, ömründen üç beş yılı hoyratça harcarım.

Akşam olmak ta baya bir olgunlaştın, adımlar yavaşladı gülümsemem dondu çantanı alırsın, ağır adımlarla çıkarsın dışarı kocaman bir soluk alırsın, öksürürsün, dizlerine destek verir binersin araca ilerliyor yıllar ben yavaşladım ama uçuyor yıllar tersine mi işliyor zaman ne?

Gözlerin yorgun kaslar isyanda. Uyku, evdeki işler yorgunum dilinde bir şarkı nereden geldi ise taaa uzaklardan" gurbetten gelmişim yorgunum hancı- şuraya bir yatak ser yavaş yavaş."

Hakikaten öneri vereceğim; servislere pike battaniye, yastık, mutlak olmalı hani zorunludur hiç kullanılmadığı halde...içine pamuk,bandaj,ağrı kesici, tentürdiyot,gibi malzemelerin konduğu ecza dolapları gereklidir her araçta.

Şöyle uykusu gelenlerin şöylece kıvrılacağı bir yer olmalı değil mi ama? olmalı, hem de zorunlu tutulmalı çalışılan yerlerde.

Sabahleyin koşar adımlarla indiğin merdivenlerden artık sanki Everest in tepesine çıkan dağcı misali tırmanırsın...
Geçti sevdalarla ömrüm ihtiyar oldum bugün
Ak pak olmuş saçlarımla bi karar oldum bugün
Bir muhabbet neşesi ile ilkbahar oldum bugün
Ak pak olmuş saçlarımla bi karar oldum bugün

Şarkısı da eşlik eder sana....evindesin...yine bir şevkle nereden geldi ise bir enerji gelir bedenine yemek hazırlar iştahla yersin.

Sonrası; seslenirsin çevrendekilere “biz yedik Allah artırsın sofrayı kuranlar kaldırsın” der (dersin de... duyan olmaz kalkar paşa paşa kaldırırsınız hep birlikte. Eeee demokrasi nutukları atarken düşünecektin, herkes yorgun) isyanlarda gözler,eller kollar uyku...uyku....ve..ve... artık...koca bir ömrü sığdırsın bir güne....bu kadar...yaş dediğin nedir kii....Sevgi ile kalın

 
Toplam blog
: 292
: 1094
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Yazmaktan hoşlanan... Kelimeleri renklendiren bir sihirbazım ben.. Bodrum'da yaşamaktayım.. Sev..