Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '09

 
Kategori
Haber
 

Ne dedi, ne dedi?...

Ne dedi, ne dedi?...
 

İçişleri Bakanı Atalay, <ı>“Açılım”ı açmak için düzenlediği basın toplantısını, birkaç arkadaşla birlikte <ı>“Canlı” olarak izledik… O kadar <ı>“İlgi” ile izledik ki, söylediği bir şey olursa, kaçırmayalım diye…

Konuşma bitti, herkes birbirine baktı…

Bakışlar <ı>“Ne dedi, ne dedi” diye sorar gibiydi…

Bakan Atalay, <ı>"Sorunun çözülmesi gerektiği konusunda toplumda çok net ve güçlü bir mutabakatın var olduğun gördük. Herkes, bir defa, herkes terörün bitmesini istiyor. Herkes ülkemizde demokratik standartların yükseltilmesini istiyor. Bunlara karşı koyan hiç kimse yok" dedi.

Aslında bir türlü açılamayan <ı>“Açılım” konusunda, bu anlatım baştan beri var. Kimse demiyor ki <ı>sorunlar çözülmesin, terör bitmesin, demokratik standartlar yükseltilmesin…

Burada <ı>“Millet” olarak elbette mutabıkız… Çözümsüzlüğe karşı çıkanın aklından kuşku duymak gerekir…

Bizim aradığımız, <ı>“Çözerken” geçeceğimiz köprü ve üstü güvenlikli mi?

Zaten sorun da buradan çıkıyor…

Bakın, basın toplantısında gazeteciler soruyor: <ı>“Af var mı, Kürtçe resmi dil olacak mı ve dağdakini nasıl indireceksiniz?...”

Bu sorulara verilen cevaplar çok yuvarlak… Her ne kadar dil konusunda <ı>“…<ı>Resmi dilimiz Türkçe’dir. Eğitim dilimiz Türkçe’dir…” dese de, devamında <ı>“…Bugüne kadar gündeme gelmiş olanlar, teklifler görüşler var. Bu güzel bir süreçtir…” gibi ne anlama geldiği belli olmayan, her türlü yoruma açık ifadeler de kullanmaktadır.

Bakan Atalay, basın toplantısında insanları rahatlatacak, <ı>“Oh… Çok şükür korktuğumuz gibi bir şey yok” dedirtecek kadar bir şey “<ı>Açıp” koymadı ortaya.

Peki, ne dedi?

<ı>“Açacağız” diye ortaya çıktıkları günden bu yana, yaptıkları çalışmaların bir özetini verdi. Ve gördük ki <ı>“Paket” içinde henüz görünen dişe dokunur bir şey yok…

Bir başka anlatımla, ortaya konulan <ı>“Açılım paketi” tam bir <ı>“Zekât sandığı”na benziyor…

Bakan, bugüne kadar değişik guruplarla yaptığı görüş alış-verişlerini bu sandığın içine koymuş, o sandığı şimdi de bir yerler yerleştirip, dönüp her kesime <ı>“Hadi… Siz de zekâtlarınızı bu sandığın içine atın” diyor…

Sayın Başbakan v e koordinasyondan(!) sorumlu Sayın Bakan…

AKP iktidarı olarak bugüne kadar uyguladığınız ekonomi politikası ile milleti zaten <ı>“Zekât keçisine” benzettiniz, ama bu <ı>“Keçi” bilesiniz ki başka <ı>keçi…

İktidar, bir defa şunu iyi anlamalı ki, <ı>keçi, bu kez o köprüden geçmeden önce, köprü sağlam mı, güvenilir mi, onu bilmek isteyecektir…

Köprünün ortasına vardığında, yine canı yansın istemeyecektir 30 Ağustos günü gibi… Bayram kutlarken, şehit haberi duymak istemeyecektir.

Millet olarak, tekrarlamak gerekirse, <ı>sorunlar çözülsün, terör bitsin, demokratik standartlar yükseltilsin…

İsteğimiz elbette bu…

Ancak bütün bunlar olurken, içten ve dıştan gelecek her türlü dayatmalara karşıyız, bu da böyle bilinmesi gereken temel konudur.

Şimdilik kaydı ile ortaya koyduğunuz <ı>“Zekât sandığı”na koyabileceğimiz budur…

<ı>31 AĞUSTOS 2009

 
Toplam blog
: 146
: 576
Kayıt tarihi
: 17.01.09
 
 

Yazacak belki bir çok şey vardır, ancak sadece "Yazmak en büyük tutkum" desem!... Sonrasında da zate..