Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '09

 
Kategori
Haber
 

Org. Başbuğ: TSK, Atatürk ilkelerinin arkasındadır"

Org. Başbuğ: TSK, Atatürk ilkelerinin arkasındadır"
 

TSK'nın Atatürk İlkelerinin Korunmasından Asla Taviz Vermeyecektir.


BEKLENEN AÇIKLAMA, TÜRKİYE KAMUOYUNU RAHATLATTI

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker BAŞBUĞ,

"TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ, ATATÜRK’ün bize emanet ettiği,

ULUS DEVLET, ÜNİTER DEVLET YAPISININ KORUNMASINDA, ELBETTE TARAFTIR..!

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, "TSK, Atatürk’ün bize emanet ettiği ulus devlet, üniter devlet yapısını korunmasında elbette taraftır, taraf olmaya devem edecektir. Bundan da kimsenin şüphesi olmasın" söylemi ile, aylardır, Türk halkının heyecanla beklediği açıklamayı yaptı.

Atatürk’ün bize emanet ettiği ulus devlet, üniter devlet yapısını korunmasında elbette taraftır, kim..?

Türk Silahlı kuvvetleri…

Kim tabiî ki, Atatürk Gençliği,

Kim, “Kim bu cennet vatan uğruna olmaz ki feda” diyenler,

Kim ben,

Kim sen,

Kim bizler,

Kim sizler,

ATATÜRK’ÜN BİZE EMANET ETTİĞİ ULUS DEVLET, ÜNİTER DEVLET YAPISININ
KORUNMASINDA ELBETTE TARAF OLMAK ZORUNDAYIZ.


Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne itimadı sarsan iki yaklaşım olduğunu belirtirken bunlardan birinin

"DEMOKRATLIK KİSVESİ" ADI ALTINDA TSK’YI YIPRATMAK AMACIYLA SİSTEMATİK MUHALEFET YAPILMASI olduğunu vurguluyor. .

TSK’nın demokrasi adına sık sık eleştirilmemesi gerektiğini kaydeden Orgeneral Başbuğ, TSK’yı yıpratmaya yönelik ikinci yaklaşımı ise,

"TOPLUMUN MÜTEDEYYİN KESİMLERİNİ ETKİLEMEK AMACIYLA YÜRÜTÜLEN TSK’YI DİN KARŞITI OLARAK GÖSTEREN KÖTÜ NİYETLİ PROPAGANDA KAMPANYALARI" olduğu yönünde konunu altını biryerlere alması gereken mesajı net olarak veriyor.

AĞZINA SAĞLIK PAŞAM,

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ DAİMA MUKTEDİR YAPISIYLA, ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİNİN KORUNMASINDA YEGANE TEMİNATIMIZDIR.

İsterdim ki, yegane Atatürkçü kimliğimle, Önemli bir Sivil Toplum Örgütü Liderliğimle, 30 Ağustos Zafer Bayramı Resepsiyonuna katılan sivil 100 kişi arasında olaydım. Belki gelecek sene kısmet olacaktır.

Bu yazımla Genel Kurmay Genel Sekreterliğinin bana haksızlık yaptığını da vurgulamak istiyorum. O liste gerekiyorsa 101 olmalıydı, ve Öner SAMANLI’da orada bulunmalıydı.

Bu desteklerimizden Askeri Darbe vesair çığırtkanlık yaptığımız da sanılmasın.

BU SATIRLARIN YAZARI HER TÜRLÜ ASKERİ VE SİVİL DARBE GİRİŞİMİNE KARŞIDIR.

Bu satırların yazarı, her ne şekilde olursa olsun, Atatürk İlke ve devrimlerinin korunmasından yana tavrını çok net olarak koyanlardandır.

Bu husulardaki detaylara, Kurucusu ve Editörü bulunduğum, http://www.ataturksitesi.com/ ziyaretle ulaşabilirsiniz.

Atatürk ilke devrimlerine bugüne kadar hiçbir hükümet dönemlerinde bugünlerde olduğu gibi karşı tavırlar sergilenmemiştir.

Refah Partisi Dönemlerinde bile bu denli şeriat çığırtkanlıklarının yapıldığından söz edilemez.

Bir taraftan laik ve demokrat bir TC. yönetiminden söz ederken, bu husustaki ilkelerin korunacağına dair, TBMM’ de yeminlerin edildiği bu süreçlerde sergilenen tavırlar ve uygulamaya konulan somut olgular net olarak ortadadır.

Bakınız, Türk Silahlı Kuvvetleri, ordudan atılması gereken, askeri disiplin ve kurallara uyumsuz rütbeli ve rütbesiz askerlerini belirliyor, Tüm istihbarati çalışmalarını yaptıktan sonra, Yüksek Askeri Şüra kararı ile bunları ordudan ihraç edilmesine karar veriyor. Kim bu kararların altına imza atanlar, TSK.’nin anlı şahlı paşaları dediğimiz, Orgeneralleri ve Genel Kurmay Başkanıdır.

Peki, aynı dönemin Hükümet temsilcileri, Bakanlar ve Başbakan ve hatta Cumhurbaşkanı ne yapıyor,

Bunların atılmasın biz razı değiliz anlamında, muhalefet şerhi koyarak imzalıyorlar.

TC. nin Atatürk İlkelerinde kurulmuş Cumhuriyeti üzerine uzanan diller bilinmelidir ki mutlaka kesilir, kılıcın izi bile görülmez.

ATATÜRK İLKELERİNDE KURULMUŞ CUMHURİYETİMİZ ÜZERİNE UZANAN ELLER Kİ,

MUTLAKA SEZİLİR, ÇÜNKÜ;

TSK.’LERİ, ARİFE TARİF GEREKTİRECEK BİR KURUM ASLA DEĞİLDİR.

Görülmektedir ki, Orgeneral Başbuğ, "Toplumumuz bu kampanyaya itibar etmemekte ordusunu sevmekte ve güvenmektedir. Bu asker Türk milletinin bizatihi kendisidir" demekle neyi vurguluyor.

VATAN BİR BÜTÜNDÜR, MEHMETÇİK HERŞEYİN FARKINDADIR…!

Orgeneral Başbuğ askerlik mesleğinin profesyonel niteliğine saygı gösterilmesi gerektiğini belirtiyor ve ne diyor;

“Askerlere kendisini organize etme konusunda önemli boyutta otonomi verilmelidir"

Mesele gayet net olarak açık seçik anlaşılmaktadır. Hükümet eliyle yürütülen, siyasetler ve siyasi desteklerin asker üzerinde herhangi bir baskı kurmasının yanlış olduğu/olacağı, esas itibarıyla da, TSK.’nin Savunma Bakanlığı gibi bir Bakanlık ile, siyasetin içerisinde bulunan hükümetlerle üst yönetim yapılandırmasından duyulan rahatsızlık ortaya konularak, otonom bir askeri yapının mevcudiyetinden söz edilmektedir.

İslami ve Şeriatçı bir kısım cemaatler ekonomik olarak sürekli güçlenmektedirler. Bu gücün varsıllığı nereden kaynaklanmaktadır.

Neden bu yazının yazarının Genel başkanı olarak başında bulunduğu, yıllardır Türkiye’nin Tüketici Haklarının Korunması ve Bilinçlendirilmesinde etkin rol oynayan derneğin maddi olanakları sıfır altında iken,

Deniz Feneri, İlim yayma Cemiyeti vb. adlarla faaliyetleri devam eden derneklerin servetleri bulan artı değerli mali portföyleri, farklı bir durum arz etmektedir.

Meselenin aslı, kişilerin en hassas olduğu konulardan birisi olan dini duygularının istismar edilmesiyle örtüşüyor. Dinin bu camialarda ön planda tutulup her hizmetin “Allah Rızası” yolunda yapılıyor olarak sunulmasındandır. Peki bizlerin yaptığı hizmetler kimin rızası için yapılmaktadır.

Sadece bir örneği vermek gerekirse; Yıllarca vatandaşlarımızı sömüren, icralarda varlarını yoklarını alan bankalara ve kredi kartlarındaki yüksek faizlere, kredi kartlarından yıllık komisyonunun alınmasına karşı, kelle koltukta verdiğimiz mücadeleler, kendi küplerimizi doldurma sevdası mı, yoksa vatandaşlarımızın küplerinin talan edilmesine verdiğimiz tepki ve engel olma mücadelesinin, karşılıksız, sunulması mıdır..?

Bunlar Allah yolunda yapılan işler değil midir..?

TSK.’ leri milletiyle bir bütündür, ordular milletin yegane teminatı ise, onun onurlu varlığına el ve dil uzatmamak gerekir.

Son yıllarda, dış mihraklı emperyalist güçlerin yaptıkları ortadadır. Kamuoyunu yanlış bilgilendiren, radyo, televizyon, gazete ve internet medyaları oluşturarak, tamamen, Atatürk Devrimlerinin ötelemeye yönelik bir ruhla, legal görüntüleri ile aramızdadırlar.

Tabiî ki genç beyinler bu oluşumların mesajlarından, olumsuz etkilenmektedirler.

Bu etkileşim çarkının dişlileri olan kişi ve kurumlar son zamanlarda alenen İKİNCİ CUMHURİYET söylemlerinde bulunabilmektedirler.

Bunlar yaşadıkları toprakların tarihini iyi bilmediklerini kesinlikle ortaya koymaktadırlar.

Bunlar Orgeneral Başbuğ’un da ifade ettiği gibi;

“Kendilerini demokratik güç olarak takdim etmekte ve güç olarak göstermektedirler. Hedeflerine ulaşmakta TSK'yı hedef göstermektedirler. TSK aleyhine faaliyet göstermektedirler.” Oysa tarih yanılanların yangın merdivenlerini bile bulamadığı süreçleri hep göstermiştir, gerekirse yine yine gösterecektir.

TSK'NIN ETKİSİZ KALACAĞINI DÜŞÜNMEK BÜYÜK YANILGIDIR.

Türk Silahlı Kuvvetleri, fevkalade disipline bir örgütlenme yapısı içerisindedir. TSK.’nin “Yıllık Değerlendirme Toplantısı" sürecinde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Harp Akademileri Komutanlığı’nda yıllık değerlendirme konuşmasını yapıyor. Toplantıya üst düzey komutanlar, öğrencilerin yanısıra, çok sayıda gazete, televizyon ve haber ajansı yöneticisi, yazar, gazeteci katılıyor, peki Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un konuşmasında öne çıkan başlıklar neler, dikkat buyurunuz;


Sivil - Asker ilişkilerinin özü anlaşılamıyor

Askerlik mesleğinin ne olduğu anlaşılmalı

Askerlik meslekten ziyade yaşam biçimidir

Toplumların dönüşümünde modernleşmesinde asker daima öncü olmuştur

Silahlı Kuvvetlerde etik ve ahlaki değerler çok önemlidir. Askerin üniformasının şerefi ve onuru herşeyin üstündedir

Askerlikte güven ve itimat ilişkisi çok önemlidir

Askerliğin toplumun güveni itimatı üzerine inşaa edilmesi hayatidir

TSK yapılan anketlerde her zaman en güvenilir kurum olarak başta yer almaktadır

TSK'ya itimadı sarsan iki yaklaşım var

Demokratlık kisvesiyle TSK eleştirilmemeli

TSK'yı din karşıtı olarak gösterenler var

BU ASKER TÜRK MİLLETİNİN KENDİSİDİR. KİM NE DERSE DESİN TÜRK ORDUSU, HALKTIR, HALKTANDIR, HALK İÇİNDİR

Asker ve sivil ilişkileri kendine özgü şartları dikkate alınarak incelenmelidir.

Sivil liderler gerçek güce sahiptir.

Sivil asker ilişkileri yasalar çerçevesinde güven ve itimada dayalı askerlik mesleğine saygı göstermesine dayalıdır

Askeri liderlerin sorumlulukları önemlidir.

Güvenlikte askerin tavsiyeleri dinlenmeli

Yaptıkları tavsiyeler dinlenecek ve değer verilecek. Sivis asker ilişkilerini sağlıklı yürümesi için önemlidir.

Ancak son söz sivil iradededir. Ancak dikkate alınmaması durumunda ortaay çıkacak zararlar karar vericiler olan siyasilere aittir.

Sivil asker ilişkilerini Genelkurmay Başkanı yürütür.

MGK'yı sorgulayanlar yasaları okumalı.

Demokrasi ve laiklik vazgeçilmezdir. Günümüz şartları TSK'nın önemini artırıyor.

Türkiye 1970'den buyana terör örgütleriyle mücadele etmiştir. En büyük zararı PKK vermiştir. PKK eylemlerini etnik çatışma gibi göstermeye çalışmış ama başaramamıştır.

30 YILDIR MÜCADELE ETMEMİZE RAĞMEN BAZI KAVRAMLARI OTURTAMADIK. ASİMİLASYON NEDİR, ENTEGRASYON NEDİR, MİLLET KAVRAMI NEDİR?

Kurumlarda ayrımcılık yapıldığını öne sürmek büyük bir haksızlık. TSK ayrımcılık uygulanmaması konusunda emsalsiz bir örnek.

Şehit olanlar arasında çok sayıda Kürt ve Zaza evladımız var nereye koyacaksınız bunları..?

TSK'YI "DİN KARŞITI" GÖSTERMEK İSTEYENLER VAR

Bugün bazı din eksenli cemaatler kendilerini demokratik alanın bir oyuncusu olarak takdim etmekte ve çeşitli nedenlerle de görünürde kendilerinin güçlü bir konuma geldiğine inanmaktadır.

Ancak bu güç imajı ve algısı yanıltıcıdır. İşte bu tip bazı cemaatler hedeflerine ulaşmada kendilerine en büyük tehdit olarak TSK'yı görmektedirler.

Bunun için de her fırsattan istifade ederek destekleyicilerinin de yardımıyla TSK aleyhine faaliyetlerde bulunmaktadırlar.

Bu yapılanlara karşı hukuk devleti kapsamında (altını çiziyorum) hukuk devleti kapsamında TSK'nın tepkisiz ve etkisiz kalacağını düşünmek ise büyük yanılgıdır.

Değerli okurlar, izlediğiniz, Türkiye Tablosu kimseden gizli ve saklı değildir ve net olarak ortadadır.

Şimdi Türk-Kürt açılımına başlanılmıştır.

Sonrasında, Türk- Arap,

Sonrasında, Türk-Ermeni-Rum,

Sonrasında Alevi-Sünni…

BIRAKIN YA BU İŞLERİ, MEMLEKETİN İÇİNE ETMEK İÇİN SERGİLENEN EMPERYALİST OYUNLARDAN ÇIKARLANMANIZ ASLA MÜMKÜN OLAMAYACAKTIR..!

ÇEKİN KİRLİ ELLERİNİZİ ÜZERİMİZDEN, ÜLKEMİZDEN, ASKERİMİZDEN…!

YILLARIN OYUNU, BÖL VE YÖNET,

KİBRİTİ TEK TEK KIRMANIN HAİN PLANLARIDIR BUNLAR…

YARIN NELER OLACAK DEĞİL, YARIN NE YAPACAĞIZ DİYEBİLEN,

ATATÜRK CUMHURİYETİNİN KORUYUCUSU VE KOLLAYICISI OLMAK ÜZERE,

YOLA ÇIKANLAR, DAHA DA ÖZÜ,

EY TÜRK GENÇLİĞİ..;

1- Anayasanın 24. maddesinde açıkça belirtilmesine rağmen dinin sosyal ekonomik ve siyasal düzeninİ kısmen de şekillendirmesi kabul edilebilir mi..?

2- Bu kapsamda din eksenli bazı cemaatleri, toplulukları hareketleri Anayasanın 24. maddesine göre bir yerlere alabilmek mümkün müdür..?

3- Yaşanan somutluklar evveliyatta sessiz ve derinden giderken artık belirginleşmiştir. Bu durum, sade vatandaşlarımızın, din duygularının, dince kutsal sayılan şeylerinin herhangi bir şekilde, herhangi bir amaçla istismarına yönelmesi değil midir..?

4- Dinin kul ile Allah arasındaki alanına girmek, dinin araç haline getirilmesi, dine yapılacak en büyük kötülük değil midir..?

5- Dinsel cemaatlerin siyasal alanda yer alması, geleceğin demokratik yapısı için bir tehlike değil midir..?

6- Baş örtmek değil, şekli istismar olan türban ısrarının devlet erkanı arasında bulunmasının, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, TBMM’ gibi Devlet makamlarında bulunanların, Hilafet ve Kılık Kıyafet Kanunlarını alenen istismar ettiklerinin TC. Savcılık makamları farkında değiller mi..?

7- Modern toplum örgütlenmelerinde, demokratik yapı itibarıyla açıklık esas iken gizli ve kapalı teşkilatlanmaların odağı cemaatleşmelerin göz ardı edilmesi, bunların yurt dışı finansmanlarının sağlanır olması göz ardı edilebilecek önemsizlikler midir..?

8- Ulus kimliğimiz içerisinde, birlik ve beraberliğimizin devamında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığımız söz konusu değil midir..?

9- Bebek katili caniyi kendilerine lider gören, o bilinen partinin geçmişte TBMM’ye giren neferlerinin TC. nin Yasalarını ihlallerine göz yummayıp dokunulmazlıklarını kaldıranları ve kaldırılanları anımsayınız, bunlar yıllarca hapiste yatmadılar mı, ceza almadılar mı…. Ceza kanunları değişmediğine göre, bugün mecliste bulunanların benzeri tavırlarına AKP’nin, Muhalefetin neden sessizlik ve duyarsızlık içerisinde bulunduğunun tartışılması gerekmekte midir..?

10- TBMM’deki temsilcilerin iç ve dış mihrakların oyunlarına çanak tutanları Meclis Araştırma Komisyonları vasıtasıyla yakın gözetime alması gerekmekte midir…?

11- ABD’nin ülkemizin dostu olmadığını, yıllar önce, İstanbul’a gelen ABD gemilerine, “Go Home Amerika” sloganıyla hayır diyen ve kimileri kurşunlanan, kimileri darağacında asılan bu ülkenin ama milliyetçi ama yurtsever ne derseniz deyin, bunlar haklı rahmetli gençliği midir, değil midir, bu vatan evlatlarının iade-i itibarlarının verilmesi gerekmekte midir..?

12- Bebek katilinin özel bir adada paşalar gibi tam pansiyon beş yıldızlı muamele ile konuk edilmesinin gerekip gerekmediğinin tartışılması ve o olanaklardan mahrum edilip edilmemesinin, şehit ailelerinin de bulunduğu mecralarda irdelenmesi gerekmekte midir..?

13- Toplumun inanan-inanmayanı, dindar-dinidarı ayrımı yapanların amaçlarının ne olduğunun sosyal platformlar sağlanarak burada ereklerini ortaya koymalarının gerekip gerekmediği bilinmeli midir...?

14- Kişilerin, cemaatlerin, siyasi partilerin, inanan-inanmayan, dindar-dindar olmayan ayrımını yaparken, bu insanların iman ve dini inançlarını hangi hakla değerlendiriyor olduklarının bilinmesi gerekmekte midir..?

Böl ve Yönet, güçlünün güçsüz üzerindeki bilinen alfabesi gibidir, bu alfabenin harfleri 29 değil üçtür.

BÖL VE YÖNET DİLİNİN, KULLANILAN ÜÇ HARFİ: A, B, D DEN OLUŞMAKTADIR.

ABD….

Alfabesi üç harflidir, harfleri sırasıyla, A, B, D dir.

Uluslararası işareti ise, $’ dir.

 
Toplam blog
: 295
: 3087
Kayıt tarihi
: 22.08.08
 
 

Prof.Dr. Öner Samanlı, yıllarını eğitim ve öğretim faaliyetlerine adamış, birçok bilimsel makalen..