Ne oldu bize

Toplum dün hayal bile edemeyeceği şeyleri, bu gün sıradan, normal bir konu gibi konuşur oldu.

PKK denen örgüt militanlarını nefretle anıp, her şehit cenazesinde PKK denen örgüte lanet derken, bu gün mecliste temsil görevini ifa eden vekillerle kucaklaşmalarına şahit olundu.

Dün bir kez sayın Abdullah Öcalan diyen Başbakan neredeyse yüce divanda yargılanacakmış gibi yaygara koparılırken, bu gün Devletimizin yetkilileri çözüm sürecinde umut ışığı olarak Abdullah Öcalan denen zavallının ağzının içine bakar olundu.

Başbakanımız !

"Artık imralıya kimse gidip görüşme yapamaz, oraya giden ondan emirleri alıp kandile ulaştırıyor"  diyerek kimsenin artık görüşemiyeceğini ifade ederken, bu gün imralı denen adaya heyet 1. heyet 2. heyet 3 ve heyetler adaya gitmeye devam ediyor.

Bir PKK militanının memleketin en ucra köşesine sinsice gece yarısı girip, gece yarısı kaçarken, bu günlerde dağdan indim şehire misali düğünlerde, toyda, davette ve cenaze törenlerine bellerinde el bombaları , sırtlarında kaleşlerle nisbet yaparak iner olmuş.

Dün PKK denen örgütün korkulu kabusları olan korucular. Bu gün için ne yapacaklarını şaşırır hale gelinmiş.

Dün kahraman gibi gösterilen korucular, bu gün PKK nın geldiği noktayı görünce ters köşeye yatmış kaleci misali ne yapacağını bilmez bir tavır içinde " bizim sonumuz ne olacak" sorgulaması içine düşülmüş.

Dün köşesinden yazı yazan yazarlar bu gün acaba nasıl bir yazı yazarsam da  etliye sütlüye karışmadan işin içinden çıkarımın hesabı görülmeye başlanmış.

Taksimde bir ağaca kedi çıksa bütün kanalların canlı yayınla verdiği taksim Gezi parkı göstericilerinin 10 günlük direnişinde belgesel kanalına dönüşerek hiç haber vermez bir tutum içine girilmiş.

Hükümet  yetkilileri gezi olayları bahane edilerek yaklaşık 500 kamu ve vatandaş aracı tahrip edildi derken TV kanalları  " bu kadar araç yakılıp yıkıldığında sahiden biz belgesel yayını mı yapıyorduk " diye kendilerini sorgular olmuş.

Dün herhangi bir örgüt bir yerde eylem, gösteri yaparken vatandaş bunu hiç sorgulamayıp bu Devletin işi, ben neden müdahale edeyim fikrinde iken,  bu gün  bu işi ben kendim halletmeliyim, diyerek polisin gözü önünde beline satırı takıp göstericilere saldıranları izler hale gelinmiş.

En önemlisi ise güvenlik görevlisi banka soyguncusuna ateş edip öldürdüğünde, adam öldürmekten idam ile yargılanırken, gezi göstericilerden taş yedi diye  kafasına sıkarak göstericiyi öldürüp serbest kalan polislere şahit olunmuş.

Tüm bunları yaşadığımız ülkemizde kimileri daha özgür daha medeni duruma geldik fikrini savunurken kimileri ise demokrasinin ülkemizde bittiğini aksine 100 yıl geriye gittiğimiz kanısında bulunmuş.

Bana sorarsanız eğer bu ülkede neler oluyor diye? hiç sormayın derim. Çünkü; ilk akıl tutulmasını yaşayanlardan birisi ben oldum.

Kendinizi tüm bunları sorgulayarak siz bir sonuca varırsanız benide haberdar edin temennisi ile, kalın sağlıcakla.

   İbrahim Erdem Karabulut