Neden az okunuyorum

Kendimce bir kanaate vardım. Benim bloglarım yeterince okunmuyor düşüncesi birkaç zamandır beni meşgul ediyor.

Her yazın ile uğraşan doğal olarak ürettiklerini paylaşmak ister. Kimse yanlış anlamasın Orhan Pamuk gibi nobel filan istemiyorum . Düşündüklerimi paylaşmak , herkes gibi değerli bulduğum izlenimlerimi blog okuyucusuna iletmek, onların kanaatimce içtenlikleri ile yüzleşmek şu an beni nobelden daha mutlu eder. Bu akşam zaman sorunum olmasa yazacak onlarca konu var.. Sayın Bahçeli'nin Hırant Dink ' in cenazesinde atılan Slogana takması gibi.. Şimdi "Hepimiz Hırant 'ız,Hepimiz ermeniyiz " diye haykıran yüzbinlerce Türk ermeni mi oldu yani.. Aslında benimde tepkimi çeken Birbuçukmilyonbir rakamı ile verilmek istenen derin mesaja dair konuşsaydı kutlardım kendisini.. Bu rakama dair medyada da bir eleştiri okumadım, duyan varsa beri gelsin..

Konumuz okunmak olduğuna göre başka bir alana el atabilirim. Her Türk'ün önemle üzerinde durduğu aşk konusuna. Fark ettim bu sözcük sanal dünyanın sihirli anahtarı gibi..Dahada ilginçleri var ama şu an elim varmıyor tuşlara. Okunayım derken editörün gazabına uğramakta var. Neyse şimdi her halde bu yazı gözüne takılan okuyucu herhalde aşk evlilik konusunda bir kaç tümce okumazsa hiddetlenebilir.. En azından bu dizelere kadar geldiyse fazlaca merek içinde bırakmanın anlamı yok bu saatte insanları.. Parmaklarımı tuşlara kilitleyen şey diye tanımlasam kızmazsınız değil mi ?..

Eh evlilik sözcüğünüde gördünüz, dahice bir tanım bekliyorsanız şu an yaşayacağınız sadece hayal kırıklığı. Ancak bir kaç ip ucu vermek gerekir bu dakikadan sonra. İsterseniz tersten gidelim.. Ortalama her Türk yurttaşının evde bekleyen birer eşe sahip olduğunu düşünürsek (burada sözü nereye getireceksem ) evi arabayı ve birazda parayı bulup başkabir kadının kollarına uçana kadar yaşadığı değildir.. Biraz daha üst gelir grubundan birilerinin medya önünde yaşadığı şatafatlı evliliğin bir yıl sonra yine medya önünde biten hikayesi hiç değildir.

Ortalama kültürü benimseyip görücü usulü ile yapılan, yaşanan hayal kırıklığının ardından , eş dost tavsiye ve önerileri ile devam ettirilen toplumsal bir görev hiç değildir..

Zekası ve eğitimini geliştirememiş orta halli bir kasaba tüccarının oğlu ile kızını baş göz eden, mal yabancıya gitmesin türü sözde yazılı olmayan toplumsallaşmış yasanın uygulanması da değildir..

Bana şimdilik izin verin en azından ne olmadığını anlatmaya çalıştım, nasılsa herkesin kendince bir tanımı vardır. Sevgi , saygı ,paylaşmak,üretmek desem yetmez.. En iyisi herkes kendi anlamlandırsın..