Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '12

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Neler oluyor sanatta

Neler oluyor sanatta
 

Yaşamın karmaşasından, insanın acılarından bile bir güzellik yaratabilmek


Sanatla ilgili temel sorulardan birisi de sanatın kimin için ve ne zaman gerekli olduğudur. Benim yanıtım herkes için ve her zaman yaşamsal bir önem taşıdığı. Bir yapıyı ayakta tutan temel taşıyıcılar gibi, insanların ve toplumların da dayandığı birkaç destek var. Sanat bunların belki de en
önemlisi ve etkilisi.

(Geçmiş Yazılardan İzler)

Neler Oluyor Sanatta?

Sanat yüce bir kavramdır.

Sanata korkuyla yaklaşanlar da olabilir.

Yücedir, çünkü sıradan olana farklı gözlerle bakmamızı, görmemiz gerekirken bir türlü göremediğimizi görmemizi, anlamamızı sağlar. Ama daha da önemlisi, yaşamdan farklı, yeni tatlar almamız için bir yol açar. Hepimizin bildiği sözcükler sanki bir büyüyle bir araya gelip bambaşka dünyaların kapısını aralar. Hepimizin bir zamanlar karaladığı çizgiler düş kahramanlarına can verip uçarlar. Müzik derslerinde tanımak için ter döktüğümüz notalar içimizi coşkuyla ya da ince bir hüzünle doldururlar.

Sanatı sevmeyenler, korkanlar olabilir. Çünkü sanat insanın insanlığını sınar. Kendini tanımasını, ne olduğunu ve ne olmadığını görmesini sağlar. Üstelik emek ister, değer görmek ister, sürekli çaba harcamayı, kafa yormayı ve anlamayı gerektirir. Yaşanan dönemin, içinde bulunulan çevrenin buğulu, renkli bir aynasıdır.

Sanatın bir sözü, bir de sesi vardır. Yani bir özü bir biçimi, bir çizgisi bir rengi, bir öyküsü bir bilgisi vardır. Sanat bir kişiye de, bir topluma da, koca bir dünyaya da seslenebilir. Hangisini yapmalıdır? Bir insanın iç dünyasına en uygun olan biçimi yansıtmalı mı, yoksa insanın durumunu ve dünyayla ilişkisini kavrayıp aradığı anlama birçok kişinin iç dünyasını kucaklayabilecek duygular katabilmeli midir?

Her alanda olduğu gibi sanatta da inişler ve çıkışlar olabiliyor. Geçen yirmi beş yıllık döneme bakınca benim gözlediğim biçimsel ve teknolojik düzeyde önemli bir yükseliş olduğu, ama anlamın ve duyarlılığın aynı oranda gelişemediği.

Teknolojik gelişmelerden en fazla etkilenen alanlar sinema ve fotoğraf olmuş. Eskiden yalnızca salonlarda izlenebilen filmler bugün İnternet üzerinden paylaşılabiliyor, kişisel film arşivleri tutulabiliyor. Oysa geçmişte yönetmenler bile, sanırım Atıf Yılmaz'ın yapılan bir söyleşide dile getirmiş
olduğu gibi, kendi filmlerine kolay kolay ulaşamıyorlardı. "Ateş Altında" filmindeki ("Under Fire", Yönetmen: Roger Spottiswoode, 1983) (1) film rulosunu ulaştırabilme gerilimi de günümüzde aynı biçimde yaşanamaz gibi görünüyor. Cep telefonlarıyla bile çekilebilen fotoğraflar anında İnternet'e gönderilerek dünyayla paylaşılabiliyor.

Elbette diğer alanlar da teknolojik gelişmelerin dışında değil. Baskı teknolojileri ve İnternet üzerinden yapılan kitap satışları edebiyatı, üretim sürecinde bilgisayarların kullanılması ve bilgisayar aracılığıyla parça paylaşımı müziği etkilemiş. Her alanda benzer gelişmeler olmuş, olmuştur.

Bir başka gelişme de İnternet üzerinden sanat ürünlerini paylaşan geniş bir grubun ortaya çıkması. Yayınlanmış yapıtların yanı sıra, daha da çok, yalnızca bu kanaldan tüketicisine ulaşan ürünler var.

Geçmişte parmakla sayılacak kadar bile sanat dergisi yokken birçok alanda birden fazla düzenli basılı yayın çıkmaya başlamış. İnternet üzerinde nitelikli siteler kurulmuş. Okuyucu sayıları bulvar gazeteleriyle karşılaştırılamasa bile önemli ölçüde artmış.

Televizyon kanallarının artmasıyla belgesel yapımlar da bir yükselme eğilimine girmiş. Ama toplum sorunlarına yönelik yapıtlar genel resmin ve kalabalığın içinde pek görünür olamamış. Galiba yaşamın sürekli daha hızlı akması, herhangi bir yapıtın diğerlerinden sıyrılıp fark edilmesi için çok özel olmasını gerektirmeye başlamış.

Her alanda ayrıntılı bir değerlendirme yapmak elbette kolay değil. Ödüller ve festivaller genel bir tablo çizmiş olmalı. Ama bir etkinin sözü edilebilir. Sanatın kitlelere ulaşması tüketilmesi basına ve tanıtıma biraz fazla bağlı olmaya başlamış. Yeni bir kitabın ya da filmin pazara yeni giren bir deterjan gibi tanıtılması bende hoş duygular uyandırmıyor nedense. Ama tanıtım olmadan da günümüzde bir hareket sağlanamıyor. Bu konu biraz hassas, ince bir tartışma gerektiriyor.

Sanatta neler oluyor sorusuna gelince, bu soruya yanıt vermek olanaksız. Öylesine bir başlık işte. Neler olduğunu anlamak için her alanda üretilen yapıtların hiç değilse en iyilerini değerlendirmek gerek. Dergilerde, gazetelerde yıllık değerlendirmeler yapılıyor. Göze çarpanlar belirtiliyor, tanıtılıyor. Ayrıca yıllıklar, tanıtım kitapları yayınlanıyor.

Bunların tümü bile bu soruya yanıt olamaz. Diyelim bir alan, edebiyatı seçsek, Nobel kazanmış yazarların bütün kitapları bile ancak bir ipucu verebilir. Sanatın öznelliği, dünyanın değişkenliğiyle birleşince ortaya çıkan karmaşık denklem geleneksel yöntemlerle çözülemiyor.

Geriye tek araç olarak bireylerin ve toplumların sezgileri kalıyor.


1. http://www.imdb.com/title/tt0086510/, Erişim: 4.05.2008

 
Toplam blog
: 72
: 274
Kayıt tarihi
: 08.01.12
 
 

1958 doğumlu. Mühendislik eğitimi aldı. Teknik alanda çalışırken kültürel konulara ilgisini sürdü..