Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Nerede O Eski Köyler?

Nerede O Eski Köyler?
 

Her ne kadar şehirde de yaşasak birçoğumuzun annesinin, babasının; hiç olmadı aile büyüklerinin bir köyü var.

Şehirlerde yaşayanların bir şekilde en azından bir köyle bağlantısı var.

Bayramda seyranda, bazen hava değişikliği, bazen sessizlik ve huzur için köylere kaçmak en sık yapılanlardan günümüzde.

Gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür dediğimiz gibi geçmişte köyler bizler için çoğu zaman kaçış ve rahatlama amacıyla değerlendiriliyor. Aile büyüklerini görmek için köylere gidenlerde yok değil. Batıda bu olgu şehirleşmenin artmasıyla yavaş yavaş yok olurken özellikle doğu ve iç bölgelerde köy ile olan ilişkiler eskisi gibi sıcak…

Birçok köy yıllar içinde modernleşip, gelişirken birçok köy yerinde saydı. Özellikle yurtdışında yaşayan vatandaşlar yazları tatil amacıyla geldikleri köylerini yatırım cenneti yaparken, villalı güneş enerjili bu köyler kışları sessizliğe gömüldü.

Terör ve ihmal gibi sebeplerle doğuda birçok köy terk edilirken yıllardan sonra bu köylere geri dönüş başladı. Yakılan köyler zihinlerde dururken insanın kendi toprağı gibisi olmadığı geri dönüşle anlaşıldı.

Bazı tarihi değerlere sahip köyler ise yatırımcılar tarafından talan edildi. Kimi köye baraj yapıldı, kimi köy altın aramak için zehirlendi. Minareler sular altında kaldı, sessizce.

Köylü başta olanlara, toprağına yapılanlara tepki gösterirken sonradan para sıcak gelince vazgeçti. Kendi çocuklarını zehirleyen şirketlerde işe sokanlar oldu.

Köyde doğal ortamda vakit geçirmek gibisi yok. Havası, sebzesi meyvesi doğal olan köyler yaşantıların hızlandığı anlarda dünyayı durdurmak ve mola vermek için bire bir.

Deniz kıyısında kurulan köyler ise zamanla betona yenik düştü. Sit kavramı ile kendini koruyabilenler de oldu tabi. Deniz köylerinde yaşayan köylüler zamanla başka yerlere gitti. Yerlerine tatilciler, parası olan yazlıkçılar kaldı. Bu köylerde kışın yalnızlığın esiri oldu.

Yazın 10, 20, 50 katına çıkan nüfus köyün tüm yapısını çökertti. Doğası bozulan köy kışın toparlanamadı.

Bazıları deniz köyünde yaşarken bazıları da yayla köyünde ya da orman köyündeydi.

Ağaçlarla mis gibi bir havaya sahip olan bu köylerde doğal hayat ve gözlerden uzak bir yaşam vardı. Her köyün kendine özgü olan özellikleri iklime bağlı olarak değişmekteydi. Yaylada hava sıcaklığının düşük seyretmesi bu köylüleri sıkı sıkıya giyindirirken güneyde ya da aşağılarda yaşayan köylüler daha rahat giyinme imkânına sahiplerdiler.

Köyler her daim insanlara artı bir şeyler sunarken doğallığı korunan kaç köy kaldı acaba?

Ahmet Buğra TOKMAKOĞLU

Abtokmakoglu@gmail.com

 
Toplam blog
: 430
: 2186
Kayıt tarihi
: 18.06.07
 
 

20 Nisan 1989'da İzmir'de doğdu. İlköğretim ve lise öğrenimini Karşıyaka'da tamamladı. 20..