Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük hasta bakıyor...

Annem der ki: Hastaysan hastalığını bil... Hasta olunca doktor'a değil, annem'e güvenirdik. Hiç bir zaman da güvenimizi yitirmedik. Her seferinde bizi iyileştirdi. Ne yapar, eder en geç dört gün içinde yeniden doğmuşcasına bizi iyileştirirdi. Sayesinde çok şey öğrendim. Şimdi aynı şeyleri yakın çevrem ve oğlum için uyguluyorum.

Merhaba e-günlüğüm; Cuma gününden beri evimiz revir durumunda. Oğlum ve kzım hasta. Aslında oğlum tam olarak hasta değil ama, geçen sefer tam iyileşmeden kalktığı için biraz kırgınlığı var dı ve bu yüzden bakıma almıştım. Kızım, (arkadaşımın kızı) hatalığı her halinden belli olduğu halde "ben hasta değilim, bir şeyim yok" diyerek direndi ve ilk gün yapmam gereken tedaviyi istemedi. Sonrası malum. Ateş, halsizlik, öksürük vs. vs. O'nu tedavi etmeye dün başladım ama ne fayda. Her şeyi reddediyor, hiç bir söylediğimi uygulamıyor. Bu yüzden ayağa kalkamadı ve halen yatıyor. Oğlum sadece önerdiğim beslenme düzenini uyguluyor ve şimdilik iyi. O, karşı geldiğinde daha kötü olacağını küçükken öğrenmişti. Şimdi hasta olunca hiç aksatmadan harfiyen uyguluyor söylediklerimi... Bir iki gün içersinde de iyileşip kalkıyor ayağa. İyileşmek istemeyene fazla bir şey yapamam.

Evet e-günlüğüm; Pazar sabahı revir kahvaltısı yaptık ve gençlerle ilgilendiğim için yürüyüş yapamadık. Zaten yağmur da yağıyordu.

Boss ve Linda'yı çıkarıp gezdirdikten sonra ev de oturup, gençlerin en azından dinlenmelerini sağladım. Gün içersinde bazı işlerim var dı onları tamamladım. Arkadaşım kurban eti getirmiş, onları ayıkladım, (eski kasaplardan kim kaldı?) Köpeklerime bol etli ve kemikli yemek yaptım. (onlar da bayram edecek)

Oğlum bir gece de kendine geldi ama, dinlenmesi gerek. Akşam üzeri ev sakinlerine sac kavurma yaptım. Hep birlikte afiyetle yedik. Oğlum annesine gitti ve ben de bahçeye çıkıp beyin jimnastiği yaptım. Beyin jimnastiği yaparken bir arkadaşımın getirdiği şarabı bitirdim. Saatim geldiğinde de yattım.

Anladım ki şimdiki nesil hasta olmayı, hasta olunca hastalığını bilmeyi bilmiyor. Gelen gençlerin hepsi ile konuştum. Hepsi doğal yöntemlere karşı. Doktora gidip ilaç almayı tercih ediyorlar. Hiç birinin bademcikleri yok. Çeşitli nedenlerle küçüklüklerinde bademcikleri alınmış. Oysa bademciklerimiz bağışıklık sistemimizin ilk basamağıdır ve vücudumuza giren mikropları, virüsleri engeller. Bu arada ateş ve halsizlik yapar. Yani korkulacak derecede bir hastalık bile değildir... (böyle öğrendik) Bademcikleri olmayan kişilerin bilumum allerji ve solunum yolları hastalıklarına yakalanmaları çok doğaldır...

Neyse ben bu konuda pek bilgili değilim. Doktorlar insan neslinin nasıl hastalıklı bir nesil haline getirileceğini benden iyi bilirler...

Bir şey daha keşfettim. Bu cep telefonu ve ekran bağımlılığı (bilgisayar televizyon) sayesinde yaylılan frekans ve radyasyonlar, yeni neslin beyinlerinde ki nöronların elektrik yapısını bozup, beyinin vücutla, metabolizma ile iletişimini engelliyor. Aynı zaman da düşünmelerini ve karar vermelerini zorlaştırıyor... (nasılsa kimse inanmaz, o yüzden rahatça yazıyorum.)

Değerli e-günlüğüm; "Süper Üniversite" devri başlıyor muş. Türkiye’nin en önemli üniversitelerini birer mükemmeliyet merkezine dönüştürmeyi planlayan YÖK bunun için yapısal üniversite reformu çalışmalarına başla mış. Süper insanlar bunlar. Daireler de böyle satılmaya başlamıştı. "süper lüks daireler" diye. Sonra "ultra" oldu, sonra "ultra lüks" oldu, sonra "mega" oldu ve halen yeni yeni terimlerle pazarlanıp duruyor. Oysa dairelerde pek değişme olduğu söylenemez. Bakalım bu süper üniversitelerde öğrenim görenlerde bir değişme olacak mı?

Bayram tatilinde tüm uyarılara rağmen onlarca ölümlü trafik kazası meydana gel miş. Arefe gününden bu yana 60'dan fazla kişi kazalarda hayatını kaybet miş. Bilim adamları bunun aşısını bulamadılar mı? Domuz gribi yerine trafik kazalarının aşısını bulsalar ya. Hem virüs değişmiyor, hem de gelip geçici değil, sürekli can alıyor... Hadi bakayım iş başına. Öyle bir aşı bulun ki araba kullanan kişiler kaza yapmasın...

Sabah Linda ile dinlenememiş olarak iş yerine geldik. Telefonun ekranında bir kaç abonemin aradığını gördüm ve erkenden servise çıktım. Trafik sakinliğini yitirmiş. Öğlen yemeğimi yedikten sonra biraz rahatlayıp dinlenme fırsatı buldum.

Öğlenden sonra sakin bir gün geçirdik. Akşam üzeri ayıkladığım kurban etlerinin bir kısmını iş yerinde yapıp yedik. (kurban bayramı olmasa et yiyeceğimiz yok) Birazdan seni yollayıp çayımı ve sigaramı içeceğim e-günlüğüm. Hoşçakal

Kendisini tanımasam da Blog camiasından, Mustafa Mumcu arkadaşımızın hayatını kaybetmesine çok üzüldüm. Ailesine sabırlar diliyorum. Nur içinde yatsın...

Gönderilme tarihi: 30/11/2009
Saati:

Biliyor musun: Rakı milli içki olarak tescillen miş... (en nihayet... Zahmet olmuş...)
Çirkin söz: ''Kadın, erkeklere zevk vermez. Keder verir, dert verir..." Anatole France
Güzel söz: "Çoğu insan, zihninde olduğu kadar mutludur..." Lincoln

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..