Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '15

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Neşet Ertaş'ı anlamak

Neşet Ertaş'ı anlamak
 

Neşet Ertaş


Bu yazı, başlığından da anlaşılacağı üzere büyük usta, Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş'ın biyografisi değildir. Onun deryasından birkaç damlaya erişebilmektir amaç...

1938 yılında Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesinde dünyaya gelen Bozkırın Tezenesi'nin hocası, tıpkı kendisi gibi ozan olan babası Muharrem Ertaş'tır. Bu iki isim tarihe bu denli kazınacaklarını bilmiyorlardı muhtemelen. Özellikle Neşet Ertaş, gencinden yaşlısına kadar herkesin gönlüne bu denli yer edeceğini bilmiyordu o türküleri yaparken. Belki de sırf bu yüzden Türk halk müziğinde bir ekol oldu. Belki de bu yüzden Neşet Ertaş denilince büyük, küçük herkes saygıyla önünü ilikler. Büyük usta sadece gönlünden geçeni gönül dostlarına duyurdu. Şan, şöhret, para hırsı olmadığı için ve özünü asla yitirmediği için böylesine büyüdü, kalplere böylesine yer etti. Volkan Konak'ın sunduğu programda şöyle bir söz söylemişti:

-Bu ses ıraktan (uzaktan) gelmez, yürekten gelir. Yürekten gelmeyen ses yüreğe işlemez...

Aslında bu sözler Neşet Ertaş'ın müziğinin özetidir. Çok da yerinde bir tespittir. Dinleyiciler genelde bir tarzı benimserler. Bazıları birkaç tarzı benimserler. Neşet Ertaş farkı burada kendini gösterir. Sanat müziği seveni, halk müziği seveni, pop, rock, caz, metal vs. dinleyen birçok kesim Neşet Ertaş'ı ayrı bir yerde tutarlar. Her birisinin bir tarzı vardır; ama Neşet Ertaş denilince burun kıvırmak yerine, bütün tarzlar altüst olur ve bırakırlar kendilerini Bozkırın Tezenesi'ne...

Neşet Ertaş'ın besteleri birçok sanatçı tarafından yorumlanmıştır. Dilden dile dolaşan, herkesin bildiği birçok türkü Bozkırın Tezenesi'nin yüreğinden dökülen namelerdir aslında. Ve acı bir gerçek yatar bunun arkasında: Neşet Ertaş, hayatı boyunca doğru düzgün telif alamamıştır. Belki de çok kovalamamıştır bu işi. Özellikle Almanya'da düğünlerde çalarak geçimini sağlamıştır. İşin aslını bilmeyenlerin, zamanında Neşet Ertaş'ın düğünlerde çalmasını küçümser sözlerle ve hadlerini aşarak eleştirdiklerini iyi anımsıyorum. Küstürdü mü peki bunlar Bozkırın Tezenesi'ni? Tabii ki hayır! Halkın adamı olmaktan vazgeçmedi hiç. Yine, Volkan Konak'ın sunduğu programda şöyle bir söz etmişti usta:

-56 yıldır türkü çalar söylerim, hiçbirinde adımı duydunuz mu? Bu türküler bizden çıkıp sizin olmuştur artık.

Böylesine asil bir kişiliktir aynı zamanda. Dünyaya, çevreye, sanata ve sanatçılara çok farklı gözlerle bakar. Kendisine Devlet Sanatçısı ödülü teklif edilince neden geri çevirdiğini şu sözlerle anlatır:

-Süleyman Demirel Cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, "hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçılığı unvanı bana ayrımcılık gibi geliyor," diyerek reddettim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam ne mutlu bana. Şimdiye kadar devletten bir kuruş bile almadım. Bir tek, Meclis tarafından verilen üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdadımız adına kabul ettim...

Söyledim ya, çok farklı bakar büyük üstadımız. Birçok kimsenin dikkat etmeyeceği noktalara dikkat eder, pek az kişinin düşüneceği inceliklere değinir. Bu yüzden onun müziğinde kendinizi bulur ve dinlerken bambaşka dünyalara yelken açarsınız. Ne, bağlamasının tambur kadar perde içerdiği için tüm komalara hakim olmasıdır onun müziğini eşsiz kılan, ne de kendine has akort düzeni ve orta teldeki bam telidir. "Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez. Gönülden gönüle gider..." İşte Bozkırın Tezenesi'nin sırrı budur; sözleri gönlünden dökülen namelerdir, başka gönüllere görülmez bir yoldan hızlıca ulaşır.

Peki, bunca gönle yer etmiş ozan, kadınlar hakkında ne düşünür? Kendisi bu soruya cevap olacak sözleri inci gibi işler:

-Kadınlar insandır, biz erkeklerse insanoğluyuz...

Bir sanatçıya kadının önemini, kıymetini anlatan bir eser meydana getir deseler, kuşkusuz ortaya çıkacak eser bu cümle kadar hedefini bulamazdı. Dedik ya gönül adamı diye, gönüllerin sultanı olan kadınları da ancak gönülleri fethedercesine anlatabilirdi...
Bazıları, sanatı gündeme gelmek için araç görürler. Bazıları ise sanatıyla bir ömür akıllara yer ederler. Ben bir kişi daha bilmem ki Neşet Ertaş kadar medyadan, gündemden uzak olan; ama buna rağmen bütün toplum tarafından benimsenmiş, kabul edilmiş ve unutulmamış, unutulmayacak olan. Emsali, yok denilecek kadar azdır. Bunun sebebi ise Neşet Ertaş'ın kulaklarla değil, gönüllerle bağ kurmuş olmasıdır. Onun türkülerinde aşklarınızı bulursunuz. Kiminize bir türküsü babanızdan, annenizden miras gibi gelir, kiminize bir türküsü hayatın özeti gibi gelir. İşte Neşet Ertaş'ın sırrı budur; kendisi hayatın özünden gelir...

Değil birkaç paragraf, adına ansiklopedi yazsak anlatmaya yetmez bu gönül adamını. Büyük ustayı bir kez daha rahmet ve saygıyla gönülden anıyorum. Bizlere miras bıraktığı ölümsüz eserleri ve eşsiz sesi için de şükranlarımı sunuyorum. Nur içinde yat Bozkırın Tezenesi...

 
Toplam blog
: 3
: 241
Kayıt tarihi
: 23.11.15
 
 

Deli düşlerin ışığında gezinen bir yazar. Bazılarını yaşar, bazılar yazar. İzmir ..