Neyin istikrarı?

Değerli halkım, topluma şöylece bir bakalım; Tarafsız ve objektif kriterlerle öyle bir fotoğraf çekelim ki, kimse ben böyle değilim demesin…

İşe en çok dikkatimizi çeken kahvehanelerden başlayalım; Piyasada her esnafın kepenk kapattığı veya kapatacağı bir durumla karşı karşıyayız, bunu esnaflar söylüyor. Biz de onların yalancısıyız. Buna rağmen bakıyoruz kahvehanelere, diğer adıyla kıraathanelere. Bu da ne? Oturmaya yer yok! Soruyoruz, ‘’ Bu gün işyerleriniz mi izin verdi de buradasınız?’’ Cevap; ‘’ Ne işi ağabey, biz her gün buradayız ve boş geziyoruz’’

Demek ki buralar doluysa işsizlik de çok. Resmi işsiz veri ve rakamları hiç gerçekçi değil. Çünkü senede 40 gün çalışanı işi var sayarsanız o ayrı bir konu.

Bunlar vasıfsız işsizler. Dahası var; Kim onlar? Üniversite mezunları gençlerimiz… Onlar o kahvehanelerde değil üstelik. Çırpınıyorlar sağda solda. Bir şeyler yapma telaşındalar ya başarılı da olamıyorlar. E bu yaştan sonra ne berber, ne de terzi veya tamirci olamazlar herhalde. Getir, götür; hamal veya sakat işler. Yazık çok yazık! Hele sağlık emekçileri hemşire ve ebe kardeşlerimiz… Özel hastanelerde boğaz tokluğuna 18 saat çalıştırılıp, sömürülüyorlar. Ve gelecekleri de yok.

Bir de evde oturan fizik ve kimya mezunları kızlarımız da var ki onların durumu daha acıklı; Onlar ne mi yapıyorlar? Evde oturmuş koca bekliyorlar. Allah aşkına üretmeyen bayanı bu devirde kim ne yapsın? O değer, bundan 20-30 yıl önceydi…

Demek ki gençlerimiz işsiz ve vasıfsız işsizimiz de çok.

Bakmaya devam ediyoruz: Terör, almış başını gidiyor. Önce meclise girdi, ardından da Avrupa Birliğine. Adamlar bizden çok onları kolluyorlar. Ülke için ne desek; Aman ha, Avrupa Birliği ne der sonra! Dağlarımız terörist, evlerimiz PKK sempatizanı dolu. En ufak bir olayda Filistin usulü başkaldırı yapıyorlar. Asker ve polisimizi taşlayıp, benim vergisini ödeyerek aldığımız araçları tahrip ediyorlar. Bayrağımızı indirip, bezlerini asıyorlar. Dağa her türlü yiyecek ve gıdayı taşıyarak terörü besliyorlar.

Kısacası terör azmış ve doludizgin yol alıyor. Bu hızla giderse İrticayı bile sollayarak geçeceğe benzer!

Terörün Türkiye babası İRTİCA! Şu yurt sucuların, bu yurt bucuların derken adamlar palazlandı. İstihbarat çalışmaları EL KAİDE’nin yuvalandığını söylüyor. Ve basın devamlı yazıyor bunları. Ve biz hala İmam Hatip, Türban diyerek bunların değirmenine su taşıyoruz. O İmam Hatipler ki nasılsa okuyan öğrenci sayısında kızlar çoğunlukta. Yani ileride anlaşılan birçok camimizde kız hocalar namaz kıldıracak gibi. Öyle değil diyorsanız bu kadar kızın orada işi ne? Cevabı siz verin…

Hayat pahalılığı. Gösterilen şu her şey istikrarlı ve çok güzel Allah aşkına yalancı olmayın bu yaştan sonra ne güzel ve istikrarlı?

İşsizlik mi istikrarlı? Terör mü? Yoksa hayat pahalılığı mı?

Kardeşim herkes aç ve açıkta! Emekliye 9 milyon maaş zammı verdin ve aç! Esnaf malını aldığı fiyata satamıyor ve aç! Memur bankaların faiz kıskacında ve aç! Öğretmen simit satıyor ve aç! Gardiyan sinirini mahkumdan alıyor ve aç!

Köylüyü söylemiyorum, çünkü öyle bir toplum kalmadı… Ekim yok, dikim yok piyasa yok. İsteniyor ki her şey Amerika’dan gelsin. Eken de pişman ve piyasası yok. Yani köylü aç ve açıkta!

Ne kaldı geriye? İSTİKRARLI OLAN?

Valla bir şey var, hem de çok istikrarlı. TÜRBAN!

Aç mısın? Türban ye kardeşim…
Açık ta mısın? Türban tak kardeşim…
İşsiz misin? Türban sat kardeşim…
Terör mü var? Türbanla karşı koy, terörü de hayat pahalığını da örter kardeşim.
Kıbrıs mı? Türbanı oraya da taşı, işi bitir kardeşim…
Yunanistan mı? O iş kolay, Bakoyannis’e de bir türban hediye et. Bakarsın onların da gözleri görmez ve kör olur. Bundan sonra da bizi rahat bırakırlar, kardeşim…
Ne kaldı ki geriye? Onlar için de Türbanın türevleri ve benzerleri çözümlerle bak göreceksiniz, her sorun TÜRBANSİ olacak ve ülkemiz kurtulacak.

Mı dersiniz?