Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Niğde'nin yufkası baldan tatlıdır

Niğde'nin yufkası baldan tatlıdır
 

İnsanları her şekilde öldürebilirsiniz. Ama bunların hiçbiri silah olmaz. Çünkü silah sadece öldürme amacıyla yapılmış bir alettir. Planlı bir cinayette hasmınızı örneğin taşla öldürmeyi planlayamazsınız. Çünkü öldürmenin aracı silahtır. 

İnsanlık bir gün silahlardan kurtulmaya karar verip hepsini denize atsaydı dünyada bugünkü kadar insan ölmezdi. Demek istiyorum ki silah aslında kişisel anlamda koruma aracı değildir. Sizi öldürmeye karar vermiş birisi silahınızdan korkup vazgeçmez. Ama elbette profesyonel bir koruma gücü kapımızın önünde beklemelidir. Ülkesel koruma çok farklı bir şey. 

Klasik çağ insanının silaha karşı mendil ıslatan gözyaşı edebiyatı tüm dünyada çağlardır devam ediyor. İşte silaha karşıyım da. Silah kötüdür de. Silahsızlanma kampanyası başlatalım da. Şeytan doldurur da. Adam affedersin tüfeğin namlusunu bilmem neresine s…tur da hala derviş duasına devam etmektedir.”İnşallah nolur şu silahlar olmasa!” 

Hem halkta hem de devlette silah olamaz. Bu, devletin halkı koruyamadığını gösterir. Bugün Türkiye’de 20 milyon kişide silah vardır. Asker, polis 1 milyon güvenlik gücü olan bir ülkede 20 milyon kişinin kendilerini korumak amacıyla silah taşımaları utanılacak bir durumdur. 

Devletin halka silah kullanma izni vermesi ise cehaletten de öte garabet. Ruhsatlı silah kandırmacısı insanları ikna etmeye yetiyor. Ama çocuklar bu ruhsatlı silahlarla ölüyorlar. Benim bir yakınım devletin verdiği bu ruhsatlı silahla ölsün, öldürülsün devlete AHİM nezdinde milyon dolarlık tazminat davası açmazsam namerdim. 

Ben bu ülkenin insanlarını anlamıyorum. Bir kişi kalkıp da bu nedir kardeşim demiyor. Maganda kurşunuyla çocuğu ölen kimseye acımıyorum. Çünkü bu adam devletin silah dağıtmasına tepki göstermiyor. Dağıtılan o silahla kendi çocuğu ölüyor. Suçsuz günahsız yavruya üzülüyorum tabi ki. 

MKE’nin stoklarını tüketmek ve ruhsat harcı için devlet silah izni veriyor. Yani amaç gelir sağlamak. Çocukların ölmesinin karşılığında hazineye girecek üç beş kuruş. Yazıklar olsun! Ateşli silahlar hakkındaki kanunda yer alan kullanma şartları ve kısıtlamaları insanlar tarafından yeterince bilinmiyor. Bilenler de üzerinde düşünüp değerlendirmiyorlar. 

Silah kullanma diye bir özgürlük olamaz. Böyle bir özgürlük talebinde bulunan T.C vatandaşı varsa dağlarda ayıların yanına gitsin. 

Ancak bir taraftan da güvenlik endişesiyle silah taşıyorsa halkımızın suçu yok gibi. Çünkü her türlü silahla donatılmış 1 milyon asker ve polisin ülkede güvenliği sağlayamadığını herkes görüyor. 

Türklerdeki şu manyak üçlü”at-avrat-silah” anlayışı, yani töreler nedeniyle de insanlarımız silah taşıyorlar. Türk töresi silahı emrediyor, öngörüyorsa ben bu törenin içine tüküreyim. Silah taşı diyen töre mi olurmuş. 

Bir Karadeniz efsanesi var. Karadenizli vatandaşlarımız silahsız yapamazlarmış. Silahı çok severlermiş. Hiç kimse kusura bakmasın. Hem silahı hem de yaşamayı severim diye bir felsefe yok. Seçimlerini yapacaklar. Ya silah, ya hayat. Sizlerin öpe okşaya imal ettiğiniz silahlarla ülkemin insanlarının ölmelerine izin veremem. Silahta inat edecekse hiçbir Karadenizli bana destek vermesin. Yeniçağda oyuncak silah bile yasaklanacaktır. 

Silahsızlanma kampanyaları mendil ıslatan gözyaşı edebiyatı sahiplerinin sıkça başvurdukları bir yol. Maganda kurşunuyla bir çocuk ölse gazete köşelerinde yazılar, TV’lerde tartışmalar, sanatçıların protestoları gündemi dolduruyor. Çocuğu toprağa verdikten sonra sabahların sultanı kaldığı yerden oynamaya devam ediyor. Ta ki yeni bir çocuk ölünceye kadar. 

Kampanya, bir sorunun çözüm iradesini gerçekten ortadan kaldıran, çözümü erteleyen, insanların direnç ve tepkisini kıran kapitalist sömürü düzeninin bir oyunudur. 

Elinizde silah yoksa kafanızda da öldürme fikri yoktur. Silah, savaşın, yok etmenin, yok olmanın aracıdır. Taşı, sopayı kapmış gelen insanın amacı öldürmek değildir. Bir anlık kızgınlık, kendini koruma, yapılan haksızlık sonucu çileden çıkma insanları buna yöneltebilir. Ama silah başka bir şeydir. “Hiç kimse adam öldürmek için silah taşımaz sözü” doğru değildir. Katillerin, hırsızların dışında içimizdeki kötü ruhlu insanlar da öldürmenin zevkini tatmak için silah taşırlar. 

Halk arasında meydan savaşı gibi kavgalar olur. Her kavgada beş, on kişi ölür. Ölümlerin hepsi silahla gerçekleşir. Bir an için silah olmadığını düşünelim. Bir kere kavga bu kadar büyümez. İnsanlar bellerindeki ya da sandıkta sakladıkları silahlarına güvendikleri için kavga ederler. Ayrıca belki de hiç ölüm olmaz. 

Ben savaşa karşıyım. Ben silaha karşıyım. Orada savaş var. Orada silah var. E müdahale et. Beni aşar. Okyanus dalgaları dışında hiçbir şey seni aşamaz. 

20 milyon kişinin elinde silah olursa elbette güvenliği sağlayamazsın. Aslında devletin de bugün ülkede güvenliği sağlama diye bir amacı yok zaten. Böyle bir amacı olsa halka kendi eliyle silah verir mi? 

Bu ülkenin katilleri, hırsızları kirli amaçlarını gerçekleştirmek için silah taşımak zorundalar. Peki ya sen niçin taşıyorsun? 

Bizim bir köylümüz vardı. Fakirdi ama havasından geçilmiyordu. Bu aptal adam yemeye ekmeği yokken evindeki sahip olduğu bir tek ineğini satıp oğluna tabanca aldı. Ve oğlu bu tabancayla 3–5 yıl sonra bir gün tarlada 15 yaşında gencecik aslan gibi bir delikanlıyı öldürdü. İşte cehalet işte sonucu. İnsanlar cahil olabilir, bilgisiz olabilir ama devleti yönetenlerin bilgisiz olması, akılsız davranması kabul edilemez. 

Babasının silahıyla kendisini vuran gençler, senede bilmem kaç kişinin ölümüne sebep olan magandalar, işlenen cinayetler, arazi kavgaları, düğün canavarları… Ülkemizde meydana gelen ve her gün 50–100 kişinin ölümüne neden olan olayların en az yarısı bu çarpık yapı yüzünden olmaktadır. 

Bu nedenle gerek ruhsatlı gerekse ruhsatsız silah bulundurmak, kullanmak yasaklanmalıdır. Halkın elindeki silahlar tek tek toplanmalıdır. Türkiye’nin yeni düzeni Ağaç Hareketi’nin güvenlik stratejisi bu şekildedir. 

Ayrıca devletin halkla karşı karşıya gelmesi veya iç savaş durumunda bu büyük silahlı kitle yüzünden ülke güvenliği asla sağlanamayacaktır. 

Fanatik silah karşıtı Korkut Yeniçağ devrimiyle Türkiye’de Ağaç Hareketi düzenini kurduktan sonra, profesyonel güvenlik sistemi dışında halktan bir kişide bile silah anlamında çakı bıçağı dahi bırakmayacaktır. 

“Tarih boyunca hiçbir devlet, hiçbir halk silahı yok edememiştir.” Bu söze itiraz ediyor ve düzeltiyorum.” Tarih boyunca hiçbir devlet, hiçbir halk silahı yok etmek istememiştir.” Ben Türkiye halkının da silahı yok etmek istediğine inanmıyorum. Silahı gerçekten bu topraklardan yok etmek istiyorsan Ağaç Hareketi’ne üye olacaksın. Taraftar olacaksın. Meydanlarda ellerin yarılıncaya kadar alkışlayacak, destek vereceksin. Ağaç Hareketi’ni sen, kendin kuracaksın! 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..