- Kategori
- Edebiyat
Noktalama işaretlerimiz
Bir gün insan virgülü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı; cümleleri basitleşince düşünceleride basitleşti...
Sonra ünlem işaretini kaybetti; alçak bir sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne kızıyor nede bir şeye seviniyordu. Hiç birşey onda en ufak bir heyecan uyandırmıyordu...
Bir süre sonra soru işaretini kaybetti; ve soru sormaz oldu, hiçbirşey onu ilgilendirmiyordu. Ne evren ne dünya, nede kendi apartmanı umrunda değildi...
Bir kaç yıl sonra iki nokta üstüste işaretini kaybetti ve davranış nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti...
Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız tırnak işareti kalmıştı. Kendine özgü tek düşüncesi yoktu, yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlıyordu...
Düşünmeyi unuttu ve böylece son noktaya ulaştı...
Yazı hayatımızda önemli bir yer tutuyor, düşüncelerimizi, hayellerimizi kısacası ifade etmek istediğimiz herşeyi yazıya dökebiliyoruz. Ancak yazıda ifadelerimizin netleşmesi için kullandığımız noktalama işaretlerimiz olmasa dümdüz hiç birşey iletmeyen kelimeler bütünü ile karşı karşıya kalmış oluruz.
Bunun tam tersini düşünmeye ne dersiniz? Heyecansız, hedefsiz, duygusuz, sorgudan uzak bi hayat... Nasıl olurdu bir düşünün...
İşte bu nedenle hayata karşı noktalama işaretlerinizi hiç kaybetmeyin, her zaman soru işaretleriniz olsun. Göreceksiniz ki hayat o zaman yaşamaya daha da değer olacak...