Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '10

 
Kategori
Futbol
 

Nou Camp'ta vahşet

Nou Camp’ta Vahşet

Maçın başlamasından 1 saat kadar önce, hotelimizden stada doğru yürüyerek yola çıktık. Sokaklar, aralarında başka ülkelerden de gelmiş Barcelona forması giyen insanlarla doluydu. Stadın hemen önündeki ana caddeye vardığımızda, maçın başlamasına 45 dakika kalmıştı ancak pek öyle 100.000 kişi caddeleri kaplamış falan değildi ve trafik normal akışını sürdürüyordu, şaşırdım. Hatta yanımdakilerle stadın dolmayacağını konuşmaya başlamıştık ne de olsa rakip Xerez’di (hani geçen sene küme düşen) ve çok ciddi maç sayılamazdı. Stadın önünde biraz oyalandıktan sonra yerimizi almak üzere 98 numaralı (sanırım stadın 200 kadar kapısı mevcut) giriş kapısına doğru hareketlendik. Bu arada, stadın hemen dışındaki seyyar satıcıdan Barcelona forması (40 Euro çakması bile kazık) ve bayrak satın aldım (15 Euro). İlk fark ettiğim, stadın dış görünüşünün öyle ahım şahım olmayışıydı ama içeri girince, sanki güneş birdenbire bulutların arasından sıyrıldı. Maç başlamasına birkaç dakika kala stat tamamen dolmuştu ve yaklaşık 100.000 kişi birlikte “Barça, Barça” marşı söyledi.

Aynı arkadaşlarla ve yine aynı heyecanla Barcelona-Real Madrid maçını izlemek üzere televizyon karşısındaydık. Maçı Barça’nın kazanacağı ortak görüştü ancak farklı tahminlerde bulunuldu. Ben 6-0 olarak tahminimi belirttim, maç başladı ve şaşırmadığımız gibi de bitti sanırım sonuca en çok yaklaşan tahmin de benimkisi oldu. Sonuç başkaları için şaşırtıcı görünebilir (en çok da Mourinho) ancak yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi o atmosferi görenler için açık söylemek gerekirse sonuç oldukça normal.

Maça gelince;

1. Mesut (maalesef o takımda forma giyecek kaliteye sahip değil), Ronaldo ve Benzema ileri hattıyla oyuna başlayan Madrid belli ki kazanmaya gelmişti. Ben bu Mourinho intiharının nedenini anlamadım, daha geçen yıl İnter’de haddini bilerek oynamış, oyununu kendi ceza alanın önünde kurmuş ve hızlı oyuncu kontrataklarıyla goller bulmuştu. Geçen yıl çok daha kötü takımla Barça’yı eleyen Mourinho bu sefer takımının en az Barça kadar kaliteli olduğunu düşünüyordu sanırım. Artık öyle düşünmediğine ise, neredeyse eminim.
2. Barça ise işe bilindik kadroyla, beklendiği ve her zaman ki gibi topu dolaştırarak (bu dolaşım sistemini kesmek şu günkü teknolojiyle pek mümkün değil) başladı. Çok da zorlanmadan İniesta ara pasıyla Xavi golüyle öne geçti. Ara vermeden Pedro’yla farkı ikiye çıkardı. Sonrasında ise, maçta bilindik şeyler yaşandı. Rakibinin pas trafiğini kesemeyen Madrid rakip ayakları yerden kesemeye çalıştı, maliyeti bir kırmızı bir sürü sarı kart oldu.
3. Farklı olarak, Barça’lı oyuncular (hayret olarak Messi bile, rakibinin kırmızı kart görmesi için kendini yere attı) bu maça beklenmedik şekilde motiveydiler. Bunun nedenini, ezeli rakip Madrid yani Dünya derbisi yerine çok atıp tutan Mourinho’ya bağlayabiliriz. Zaten gereksiz Mourinho konuşmalarından hemen hemen tüm dünya nefret ediyordu da o maça kadar maalesef haddini bildirmek kimseye nasip olmamıştı.

Sonuç olarak süregeldiği gibi maç Real Madrid mağlubiyetiyle son buldu. Mourinho ve Madrid’li oyuncuların ve belki tüm dünyanın bu sonuçtan çıkardığı dersler olacak. Bunları zamanla göreceğiz. Benim çıkardıklarımsa şöyle;

- Barça’yı Nou Camp’ta (ki ben gördüm) hatta her yerde yenmek, neredeyse imkansız (yenebilirsiniz belki ama hak edemezsiniz). Elbette oyunu kendi alanında kabul edip hızlı oyuncularla (mesela Gökdeniz, Ronaldo, Kun Aguero, Samuel Eto’o) kontratak yaparak şansınızı deneyebilirsiniz. Buradaki en temel şart; Barça’ya saygısızlık edip ben seninle kafa kafaya oyun oynarım demeyecek ve defansınızı onbeş kişiyle falan kuracaksınız.

- Eğer Barça’nın teknik direktörü değilseniz ki öyle olsanız bile yüksekten atıp tutmayacaksınız, biri altınızdaki halıya göz dikmiş olabilir.

- Messi, Ronaldo’nun komşu gezegeninden gelmiş ama Messi’nin gezegeni hem teknoloji olarak hem de mütevazılık açısından biraz daha ilerde. İniesta ve Xavi’nin de gezegenleri araştırılmalı. Zaten İniesta, Xavi ve Messi’nin farklı gezegenlerden gelip aynı takımda buluşması neredeyse imkansız. Bir bit yeniği olmalı.

Sonuçta, seyir zevki yüksek, izleyenleri büyüleyen unutulmaz bir maç yaşandı ve bitti. Ben kendi payıma sonraki maçı şimdiden beklemeye başladım. Umarım o maça Madrid dersine yeterince çalışır, ligde kopmalar yaşanmaz da şampiyonluk düğümünün neredeyse çözüleceği bir maç olur.
 
Toplam blog
: 22
: 660
Kayıt tarihi
: 26.12.08
 
 

1970 İstanbul doğumluyum, Ege Üniversitesi İstatistik bölümü mezunuyum. İstanbul da yaşıyorum ve şu ..