Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

O film çekilebilir mi?

O film çekilebilir mi?
 

Bazen içimde derin bir aşk duyarım, bir şeyleri seviyorumdur, bir şeylerden etkileniyorumdur ama bunu çözemediğim olur, sevdiğim halde neyi sevdiğimi anlayamadığım olur. İçimde yanan ateşin nedenini aramaya çıkarım düşünce ufuklarımda. Oralarda bir yerde yapamadıklarım, gidemediklerim, göremediklerimi bulurum. İçimde patlayıp duran volkanları andıran yanardağlara dönüşmüş özlemler yaşarım. Özlemler hem geçmişe dairdir hem de hiç yapamadıklarıma dairdir.

Bu sefer volkanın patlamasına neden Hasan Cemal’in 23 Mart tarihli Milliyet gazetesindeki okuduğum yazısı oldu. Hasan Cemal Beyefendi bana hep enteresan gelmiştir. Nerede ise bütün kitaplarını okumuşumdur ve okuduğumda yaşadığım samimiyet hissi beni sanki kendisine bağlamıştır. Tam Türkiye gibidir ve yönünü doğru tespit etmiş bir Türkiye. İflah olmaz bir demokrat, yürüdüğü yolda ilerlemeyi bilen bir muharrir ve her kesime açık müthiş bir entelektüel. ‘Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım’ isimli eserine başlarken Avrupa’da bir kahvede kendi ile hesaplaşmasını ve kitabı niye yazdığını anlatır. Sonra yaşadıklarını müthiş bir roman tadında okuduğunda ise ülkede yaşanan kargaşanın içinde solun gelişim sürecini anlamışımdır. Tabi buna Alev Alatlı’da büyük katkı yaptı ama Hasan Cemal’de tartışmasız Solda yaşananları nesnel bir dille anlatmayı başarmıştır. İhanetler, karalamalar, hüzünler ve tabiî ki dramlar. Bu kitabın bir film haline getirilmesini hayal ettiğini bu gün yazdığı için ben bütün bunları düşünüyorum aslında. Ama ben solcuda değilim ki? Olsun Türkiyeliyim. Bence zaten her Türkiyeli Kürt’tür, Türk’tür, Solcudur, Sağcıdır, Atatürkçüdür, İslamcıdır, Rum’dur, Ermeni’dir, Laz’dır, Çerkez’dir. Onun için sol hakkında yazılanlarda ve oralarda yaşananlarda beni çok yakından ilgilendiriyor. Peki, o kitaptaki yaşam bir senaryo haline gelebilir mi? Büyük, dev bir yapım olarak karşımıza çıkabilir mi? Kendimiz ile toplumumuzun geçmişi ile evrensel bir yargı ile hesaplaşabilir miyiz? Zannetmiyorum. Peki, Cumhuriyet Gazetesindeki yaşamını anlattığı ‘Cumhuriyeti Çok Sevmiştim’ adlı eser film olabilir mi? Oysa o kitap Türk medya dünyasında yaşananları anlatan çok başarılı bir yakın tarih kitabıdır.

Kürtlerin Kürt olarak doğmalarının kendi ellerinde olmadığını anlayıp onların yaşamlarını, dillerine karşı koyduğumuz yıllarca süren yasaklamaların o insanları nasıl etkilediğini, siyasi suçlu diye birçok Kürt’tün yaşadığı bir sürü dramı anlatacak bir film yapabilir miyiz? Kürtlüğü terörden ayırıp ve hatta terörün oluş nedenlerini de anlatabilecek güzel bir film yapabilir miyiz?

Yapılan yanlışları, asker olsun polis olsun bu ülkede yapılan yanlışları, davranışlardaki hataları, takip edilen yöntemlerin saçmalığını askeride eleştirebilecek şekilde bir film yapılmasını sağlayabilir miyiz?

Askerin siyasete karışmasının yıllarca bu ülkeye neler çektirdiğini asker düşmanlığı ile askerin siyasete karışmasını istememenin çok farklı şeyler olduğunu anlatacak bir film yapabilir miyiz?

Zannetmiyorum, muhtemelen bu filmler ülkede hiçbir zaman yayınlatılmayacak, filmle ilgisi olan herkes bu ülkeye hiçbir zaman giremez hale gelecektir. Ama böyle gelişme olmaz ki? Böyle demokrasi olmaz ki, değil mi?

İşin bir başka boyutu daha var. Hadi diyelim bütün bu şartlar oluştu ve bu tür güzel, nesnel ve siyasi filmleri çekebiliyoruz, zannediyorum o filmi çekebilecek kafa eksikliğimiz hepsinden daha ciddi bir sorundur. İşte benim yukarıda olamadım, yapamadım diye hüzünlendiğim nokta tam burasıdır.

Zira ben bu tür büyük bir filmi yapabilecek kapasiteye ulaşamadım, o büyüklükte bir senaryo yazabilecek kapasiteye ulaşamadım, o büyüklükte bir filmi yönetecek kapasiteye ulaşamadım. O kapasite bende olsa bile bunları başaramadım. İşte benim hüznüm ona dair. Hasan Cemal’in beklentilerini karşılayabilecek o büyüklükte başarılar elde edebilecek yapımcıda, yönetmende ne yazık ki yok ülkemizde. Sonra bizim sanatçımızda, yönetmenimizde, yapımcımızda ne yazık ki ya ideolojiden arınamıyorlar ya da para onlar için hayatın en öenmli unsuru oluveriyor. Yinede bizde Hasan Cemal büyüğümüz gibi umut içinde olalım. Zaman çok geçti, çok güzel filmler çekildi, çok güzel kitaplar yazıldı ama ben yinede yapılmamışı yapacağım diyenlere başarı diliyorum. İçinizde geçmişe dair hüzün bırakmamak istiyorsanız mücadeleye devam, biliyorsunuz; en güzel söz henüz söylenmeyendir. Umarın ülke o filmleri çekmeyi, o değişimleri algılamayı, o açılımları yapmayı başarır.

 
Toplam blog
: 13
: 516
Kayıt tarihi
: 21.11.06
 
 

Ben bir özel şirkette Basın Halkla İlişkiler Müdürü olarak görev yapıyorum. İktisat ve Turizm okudum..