Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '15

 
Kategori
Siyaset
 

O kendini başbakan sanıyor..

O kendini başbakan sanıyor..
 

haber.sol.org.tr


İnsanın kendisini bir başkası sanması kadar kötü bir şey yoktur. Bakırköy’deki bir çok tip vardır; kendisini peygamber, cumhurbaşkanı ve hatta Allah sanan.. Allah onlara akıl fikir versin. Başka ne denebilir ki… İnsanın aklını yitirmesi ve kişiliğini kaybetmesi, aslında çok zor bir olaydır.
 
Bazen bu olaylar gerçek hayatta da oynanabiliyor. Birisi kendini Başbakan sayıyor ve kendisine verilen veya değer biçilen görevi sonuna kadar oynamaya çalışıyor.
 
Her gün taşranın bir köşesinde konuşup; daha doğrusu Cumhurbaşkanı ile Konuşma Yarışması  yapıp , diyar diyar geziyor. Niye? Partisinin kazanması için. Peki, Cumhurbaşkanı niye fıldır fıldır dolaşıp, gerçekleri kendi bildiğince imam hatip öğrencilerine anlatıp ikna etmeye çalışıyor…
 
Belli ki planlar Cumhurbaşkanının kafasında olanlara uyuyor ve uyacak; çünkü memlekette ondan daha ileri hayalleri olan kimse yok. Kafasında öylesine hayaller, düşler var ki.. Millet bakalım yarın bu adam neler çıkaracak , diye adamın peşinden gidip duruyor.
 
Adam, memlekete Başkanlık Rejimi getireceğim, diyor. Millet bakıyor. Ne demek yani Başkanlık Rejimi… Biraz açıkça, “Ben ne dersem, o olur rejimi.” Çünkü öyle hiçbir ülkenin Başkanlık  Rejimi’ni de beğenmiyor ha… İlla ki onun kafasındaki Başkanlık Rejimi.. Çünkü anlattıklarına bakılırsa artık Türkiye’nin işleri bu eski model Parlamenter Rejim’le yürümüyormuş. Daha başka siyasi mekanizmalara gerek varmış…
 
Adam büyük düşünüyor… Çok büyük düşünüyor… Bütün millet de bakıp seyrediyor… Ve milletin hayalleri de Başkan’ın hayallerinin peşinden gidip, sürüklenecek..
 
Çünkü milletin, hayallere ihtiyacı var. Çünkü onlar da bu “100” TL emekli maaş artışıyla bu işlerin olmayacağını biliyorlar da; Kılıçdar’ın söylediği “Her Bayram’da iki maaş ikramiye” hayaline de pek inanmıyorlar… “Olmaz yahu, bu adam bütçeyi berbat eder..” diyorlar kendi kendilerine. Ama diğeri “Ben Başkan olacağım..” diyor onun ne demek istediğini anlamak istemiyorlar; ama sadece peşinden gitmek istiyorlar. Zaman zaman halk toplulukları böyle illüzyonlara uğrarlar ve nereye gittiklerini bilmezler..
 
Kılıçdaroğlu’nun yapacağı başka bir şey yoktu. Belli ki artık son oyununu oynuyor. Eğer bu kadar vaatten sonra da iktidarın kenarına köşesine yanaşamasa, o zaman bu iş bitmiş demektir ve “Elveda sahne..” Der mi, demez mi, onu bilemem..! Gavur memleketlerinde olsa, adamlar kaybettiler mi: “Ben beceremedim!” deyip, basıp istifayı, yerlerini yenilerine bırakıyorlar.. Ama bizde öyle mi? Adam bilmem kaç yılda  13 kere yenilmiş hala ayakta; birisi 8 kere yenilmiş hala ayakta… Sanki , adamlar “Osman Bey’in pehlivanı…” Yani adam pehlivanmış da, yenilip yenilip doymazmış , her yenilgiden sonra : “Var mı bana yan bakan..?”diye ayağa kalkarmış. Bizimkiler de öyle… Yenilmeye bıkmadılar. “Var mı bana yan bakan…”
 
Başbakan ne? Hani derler ya Türk halkı : “Kimin arabasına binerse onun türküsünü çağıran.” Başbakan, Cumhurbaşkanımızın türküsünü belki de ondan da hızlı söylemeye çalışıyor. Baksana adamın sesine.. Ne ses kaldı adamda, ne nefes!
 
Cumhuriyetimiz, şarkılar, türküler 5 milyon işsizimiz; 15 milyon geçinmekte zorluk çeken, neredeyse açlık sınırındaki insanımızla güle eğlene bir yerlere doğru gidiyor.
Ee Anadolu halkı da bilir ki, “Kösem” nereye isterse sürü peşinden kuzu kuzu gider. İster ırmak olsun; yada uçurum… kösem atladıysa o da atlar. Öyle kafasını yormaz. Baştaki nereye, sen de oraya.. Başkalarına aldırış etmeyeceksin. Baştakini dinleyeceksin. Zaten adamlar ellerinde Kuran’la geziyorlar; onların peşinden gitmeyeceksin de ne halt edeceksin. Bir başka tercih de “Paralelciler”.. Adamların neler çektiğini son zamanlarda film gibi seyrediyoruz.
 
Yok polis’miş, savcı’ymış, hakim’miş .. dinlemiyorlar bir müddet içerde dinlendiriyorlar. Fethullah efendi akıllı adam; kendisini ne kadar içeriye davet ettiler de, başına sonunda ne geleceğini bildiğinden elin ABD’sindeki sarayında ekmek elden, su gölden yaşayıp gidiyor.. Ama Allah bilir kalbi de öyle tıp tıp ediyordur.
 
Yoksa o kadar akşam, ellerini göklere açıp bazılarına boşuna mı, lanetler savurmuyor… Beddualar etmiyor… Çok sıkıştı çok…
 
Ne demek yav, devlet içinde devlet kurmak… Tam 11 yıl işbirliği içinde olacaksın; öylesine bir devleti imece ile kuracaksın. Sonra öteki yarın senin canına okuyacak.. Bu adam “Beddua” etmesin de, lanetler okumasın da kim etsin..?? 
 
Vallahi korkuyordur. Çünkü baştakinin müthiş ikna gücü var; bir de Barack Obama’yı da ikna ederse, al sana başına belayı… Ondan sonra istersen, fellik fellik kaç dur…Kaçamazsın.. Bak, Abdullah Öcalan’da kaçayım dedi de, kaç adım atabildi… Bir zıplarsın çekirge, iki zıplarsın çekirge.. Ondan sonra hop diye, bu sefer Yassıada’yamı İmralı’ya mı konarsın, onu bilemem.. Ondan sonra istediğin kadar beddua et dur… Kim sana acır ki. 
 
Sen devlet içinde devlet kur… Dur bakalım, belki devlet içinde devlet kuranlar başkalarıdır, biz yanlış söylüyoruz. Zira bu günlerde her şey her gün karışıyor. Çok iyi bildiğimiz bir savcı, bir hakim… hoop diye içeriye giriyor… Yüzlerce asker dışarıya çıkıyor. Velhasıl, kim içerde, kim dışarıda pek belli değil. Genel Kurmay Başkanı da bir süre izin alıp gitti. Sonra…
 
Kenan Evren Paşa da hakkın rahmetine kavuştu.
 
Düşmeyen kalkmayan bir Allah… Hey kurban olduğum. O bilir işini… Hoop bir çevirir. Baştakiler olmuş aşağı… Aşağıdakiler tepede.  Ya biz ortada oturanlar. Ortadaki kaldı mı, diyeceksin. İşte üç beş kişi.. kendilerini ortada sayanlar… Onlar hep ortada!
 
Bugünlerde herkes türküsünü söylüyor. Arabalara hoparlör takmışlar, bağıra çağıra geziyorlar..  Mahalle mahalle.. Kent kent… Seçimi kazanacaklarmış…
 
Kazansınlar bakalım. Önemli olan seçimler değil. Önemli olan bu halkın kalbi.. Onu çoktan kırdılar ama hiç farkında değiller. 
 
İşte biz de bu halkın bir parçası şairler olarak bu kentin sokaklarında  kalbi kırık gezip duruyoruz.
 
Bizim kalbimizi kim onaracak!
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..