Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '12

 
Kategori
Tiyatro
 

O.B.E.B

O.B.E.B
 

Ortak Bölenlerin En Büyüğü

Lefkoşa Belediye Tiyatrosu sezonun üçüncü oyunu olan O.B.E.B ile perdelerini açtı. Oyunun broşüründen edindiğimiz bilgiye göre; Oyunun yazarı Yiğit Sertdemir, yönetmen Aliye Ummanel, dekor-kostüm tasarım Özlem Yetkili, ışık tasarım Fırat Eseri, özgün müzik Ersen Sururi, afiş-broşür tasarım ve fotoğraf Umut Ersoy. Reji asistanı –sahne amiri Melihat Melis Beşe, dekor realizatör Rıza Şen, ışık uygulama Salih Kanatlı, efekt uygulama Mehmet Eseri, projeksiyon Cem Aykut, müzik kayıt- gitar Kadir Evre, vokal efekt Zeliş Şenol. Oynayanlar: Doktor: Barış Refikoğlu, yardımcı: Aytunç Şabanlı, C.T: Melek Gözükeleş, A.D: Hatice Tezcan, M.E: Özgür Oktay, P.A:Döndü Özata.

Oyunun yazarı Yiğit Sertdemir 15 Ocak 1979’da İzmir’de doğmuş. Tiyatro oyuncusu, yönetmeni ve oyun yazarı olarak bilinmekte. Fen lisesi mezunu olan Sertdemir, 1995'te İTÜ Makine Mühendisliği Bölümü'ne girmiş. Tiyatro çalışmalarına aynı yıl Gümüşsuyu Tiyatro Topluluğu`nda başlamış. 1996'da İTÜ Güzel Sanatlar Bölümü Tiyatro Topluluğu'na katılan sanatçı, 1999'da bu topluluğun üyelerinden bazı isimlerle Altıdan Sonra Tiyatro'yu kurmuş. Sadri Alışık Tiyatrosu'nda 1999'da profesyonel oyunculuğa başlamış. 2002'de İstanbul Şehir Tiyatroları'na gitmiş. Aynı yıl İTÜ'den ayrılmış ve Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü'ne burslu olarak kabul edilmiş. 2006 yılında Açık Radyo'da Altıdan Sonra Tiyatro grubu tarafından hazırlanan radyo tiyatrosu yayınlarında yönetmen ve oyuncu olarak yer almış. Yiğit Sertdemir, Şehir Tiyatroları'nda oyuncu ve yönetmen, Altıdan Sonra Tiyatro'da ise oyuncu, yazar ve yönetmen olarak çalışmalarını sürdürmekteymiş. Ayrıca 'Bekleme Salonu', 'O.B.E.B (Ortak Bölenlerin En Büyüğü)', 'Öldün, Duydun mu?', '444', 'Medeniyet Tiyatrosu ve Fail-i Müşterek ve son olarak Surname 2010 oyunlarını yazmış. Altıdan Sonra Tiyatro ekibi olarak Kumbaracı50 ismiyle kendi sahnelerini açmış bulunmaktalar. Sertdemir’in bu sezon ülkemizde oynanabu ikinci oyunu. Kısa bir süre önce Lefkoşa Sanat Tiyatrosu tarafından ‘444’ oyunu oynanmış, oyunun galasına gelen Yiğit Sertdemir’le bir söyleşi sırasında tanışma şansım olmuştu. Ve şimdi de ‘Ortak Bölenlerin En Büyüğü’ oyunuyla Lefkoşa Belediye Tiyatrosunda Sertdemir.

Ortak Bölenlerin En Büyüğü anlamına gelen O.B.E.B oyunu baştan sona ilgiyle izlenebilecek, sıcak, sevimli, güncelliğini koruyan, nitelikli bir güldürmece. Günümüz şehir yaşamının niteliklerine eleştiri getirilen bu oyunda, denek olarak seçilmiş dört kadın figürü görürüz. Bu seçilmiş figürlerin biri devrimci, biri şair, biri erkek arkadaşıyla kavgalı, biri de deyimleri yerinde kullanamayan, liderliğe soyunmuş kadınlardır. Laboratuar çalışmasını sürdüren, gerçekte doktor olmadığını itiraf eden doktorun yanında bir de dilsiz sağır yazıcısı vardır. Dört kadın doktor tarafından “LİDER”, “AYDIN”, DEVRİMCİ” ve “SANATCI” olma yönünde programlanır. Doktor verilen bu görevi sorgulamadan yerine getirmek için çaba harcar. Seanslar sırasında teke tek doktora derdini anlatan kadınların bölenleri birlikte yaşadığı kişilerdir. Sizi kabullenmeyen sevgiliniz, korkutarak otorite kurmaya çalışan babanız, lider olma güdünüzü frenlemeye çalışan patronunuz veya çalışma ortağınız… Yani her bireyin bir böleni vardır. Koşullanmış ilişkiler içerisinde dönüşüm gerçekleşirken, içinde bulunulan mekânın dışında, sokakta bombalar patlar. Sokaktaki bölenin, ortak bölenlerin hangisi olduğu bilinmez ama ondan korkulur. Korku kültürüyle şekillenen toplumsal yaşamın izlenilebilirliği, yozlaşmayı da beraberinde getirir. Dört kadının, giysileri ile birlikte kişilikleri de değişir. Fakat burada giysilerin değişimi ile birlikte yaşamı biçimden ibaret sayan bakış açısına bir eleştiri vardır. Kişiliklerin değişmesi birey olma yolunda sorgulamaya yol açar. Sanal bir dükkânda birer mal gibi “sabırları”, “samimiyetleri”, “yaşama sevinçleri” karşılığında özgürlük, adalet ararlar. Oyunda müziğin sahne geçişlerinde kullanılması başarılıydı. Dekor ve kostümün, oyunun geçtiği dönemi belirleyici özelliği ile işlevseldi. Kadın metaforları bireysel özellikleri olmayan, ancak kadının toplumsal duruşlarına vurgu yapmaktaydı ve başarılıydı. Yere çizilmiş olan değişim ve dönüşüm döngüsünün vardığı nokta toplumsal bir kaosun habercisi gibi duran bu çizelgenin ise işlevsel diğer her şeyin yanında bir yığmaca olarak durduğunu da söylemek gerekir. Salona kameralar yerleştirilmişti. Birçok kişi bunun farkında değildi. Bundan anlaşılan yönetmen gözetlenme güdüsünü daha çok pekiştirmek için böyle bir yola başvurmuş. Fakat izleyicilerin çoğu bunun farkında değildi ve oyuna da bu durumun bir katkısı olmadı. Tiyatronun kendi doğallığı içindeki etkisi yanında bu seçim de olmasa da olur? Olsa ne kazandıracak? Sorgulamasını getiren bir seçimdi. Ve bence gereksizdi.

Bir figür gibi görülen insanın, ruhsal yanları boşaltılarak, belirlenen hedeflere dönüştürülmesini anlatan O.B.E.B oyununda tabanı, tavandan izleyen bir göz(etleyen) sürekli kendi istediği bir yaşamı sizin için kurgulamaktadır denmekte ve mecaz bir anlatımla bürokrasiye bir eleştiri getirmektedir.

En az biri sıfırdan farklı iki ya da daha fazla tam sayının ortak bölenlerinin en büyüğüne bu sayıların ortak bölenlerinin en büyüğü denir ve OBEB biçiminde gösterilir.
OBEB bulunurken verilen sayılar asal çarpanlarına ayrılır. Ortak olan asal çarpanlardan büyük olmayan üslülerin çarpımı bu sayıların OBEB ini verir. Eğer a ¹ 0 veya b ¹ 0 ise OBEB tanımlı olup OBEB(a, b) ³ 1 dir. Fakat a = b = 0 ise OBEB(a, b) tanımsızdır.

Şimdi size sorarım; Ortak bölenlerin en büyüğü kim?

 
Toplam blog
: 29
: 628
Kayıt tarihi
: 03.01.12
 
 

Tiyatro Sanatına gönül vermiş, içinde yaşadığım topluma yazarak hizmet etmeyi seçmiş sanatın bir ..