Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '09

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Öç Alanlar

Öç Alanlar
 

....................2+2 her zaman 4 etmez...................



“<ı>Bu şerefsizin canını almak, kanını ayakları dibine akıtmak farz oldu beyler” dedi davudi sesiyle Saka Bey.


Söyleyişinde çok dingin bir sakinlik var gibiyse de O’nu çok yakından tanıyan, masadaki diğer iki adam; Saka Bey’in, içinde kopan fırtınalarının ve yüreğini alevlerce yakan iç yangının her zerresini iliklerine kadar hissedebildiler. Kolay değil, tam dokuz senedir birlikteydiler. Tam dokuz sene; kurşunların gölgesinde, kumpasların göbeğinde, her türlü ihanet ve puştluğun tam orta yerinde mücadele verdiler.


“<ı>Devlet yapmıyorsa Biz yapacağız.’


Toros’ların dar ve derin vadilerinin arasına saklanmış bu Yörük köyündeki mütevazı alabalık lokantasında, başınızı kaldırdığınızda gök görünmüyordu. Ayaklarının dibinden buz gibi soğuk akan derenin suyu, içlerindeki kopan fırtınalara nispet eden müthiş bir müsekkin görevi görmekteydi. Her taraf yeşil, her taraf serin, her taraf korunaklıydı. Cep telefonları bile sinyal almıyordu, insanın için ürperten bir Haziran serinliği yaşanan bu gizli bahçede.


Yıllarını, Ulusal Güvenlik Örgütü’ne vermiş; tam 22 sene, teşkilat bünyesinde, Terör Masası Başkanlığı yapmış ve oradan emekli olmuş; girmiş olduğu sayısız yurtiçi ve yurtdışı operasyonda üçü çok ağır olmak üzere sekiz defa yaralanmış, ölümlerden dönmüş ve içlerinde en acısı, O’nu en çok yaralayanı, karısı ve iki çocuğunu hain bir bölücü örgüt bombasına kurban etmiş Saka Bey’in deniz mavisi gözleri çakmak çakmaktı.


“<ı>Yapacağız ama nasıl, Başkanım?” dedi, asla sorgulamayan, sadece içinde uyanan merakın verdiği heyecanına daha fazla engel olmayı başaramayan Tekin Yüzbaşı. Ve ardından ilave etti, tereyağında pişmiş alabalığından aldığı lokmasının üzerine, bol acılı ve buz gibi şalgam suyundan büyükçe bir yudum içtikten sonra:


“<ı>Biliyorsun. Ben de, Mithat Komiserim de bugüne dek Sizinle birlikte yağlı kurşun üstüne atılmakta zerrece tereddüt etmedik. Bugün de etmeyiz, yarın da. Hele o şerefsizin, binlerce vatan evladının katili olan o hainin gövdesini yere sermek gibi bir görev, bizim için, şu kısa hayatta alabileceğimiz en büyük mükafat olmaz da ne olur? Sonra ölsek de gam yemeyiz Başkanım. Ölsek de gam yemeyiz.


Ama yattığı yerde bu kadar iyi korunurken, kendi devletimizle, kendi arkadaşlarımızla, askerimizle, polisimizle karşı karşıya kalmak ihtimali bu kadar açıkken bu işi nasıl başarabileceğimiz konusunda ciddi tereddütlerim var.”<ı>


Tekin Yüzbaşı; kendisini askerliğe adamış, vatansever ve aydın bir genç adamdı. Yurtdışında en üst seviyede;
hayatı idame, dağ komandoluk, yakın dövüş, terörle mücadele, su altı taarruz, rehine kurtarma gibi eğitimler almış ama terör örgütü ile girdiği bir çatışmada yaralanarak sol gözünü kaybetmişti. Malulen emekliye sevk edildiğinde genç ve idealist bir Yüzbaşı idi.


Tam hayata küsmüş, evlenmek üzere olduğu nişanlısından ayrılmış, içine kapanmışken; Kendisi’ni Saka Bey’in karşısında bulmuştu. Ve millete hizmet etmeye devam etmesi için bir teklifte bulundu O’na, hem de asla reddedemeyeceği bir teklifte, Saka Bey.




(devam edecek)

(bu hikayedeki kişi ve olaylar kurmacadır, gerçek kişi ve olaylarla ilgisi yoktur)

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..