Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Oğlumun "kırmızı" hevesi

Oğlumun "kırmızı" hevesi
 

Bence kırmızı bu değil ama..


Oğlum çığlık çığlığa koşarak geldi odasından, ne dediğini bir türlü anlayamıyorum; sonunda anladım!.. Dışarıda montlu insanlar görmüş. Ben de çok sevindim tabi bu haberine. Oğlum o çok severek aldığı montunu giyebilecekti sonunda. Sonunda dediğime bakmayın, daha dün akşam aldık.

Geçen hafta, sözüm ona okuldan çıkar çıkmaz eve gelmekle yükümlü; yani “yasaklı” oğluşum, kankası Oğuz’la yine allem etti kalem etti dışarıda buluştu. Hemen izin vermedim tabi. Sürüm sürüm süründürdüm hatta(.) “Tamam oğlum tabi ki Oğuz’la buluşabilirsin, eve gelsin.” dedim önce anlamazlığa gelip, “Yaa öyle değil anne, dışarıda buluşacağız.” deyişine de, son derece ciddi bir ifade ile; “Olurrr, gelsin balkonda oturun.” dedim. Ama sonuç olarak on dakika sonra, buluşma haberini vermek üzere Oğuz’u arıyordu. Evimize yakın olan alışveriş merkezlerinden birinde buluşacaklardı. “Bari bayramlıklarına bakın oğlum.” dedim. Karar versin de alması kolay. Ödemesi biraz zor olsa da önemli değil. O gece eve geldiğinde, heyecanla gördüğü montu anlatıyordu. “Anne çok güzel bir mont gördüm; kırmızı! Çok güzel, onu mutlaka almalıyım, benim olmalı.” diyordu. “Bakarız oğlum” dediğimde babamı anımsadım; biz bir şey istediğimizde o da böyle söylerdi; “bakarız” der ve alırdı.

Oysa bayramlık deyince, daha önce de konuştuğumuz gibi pantolon, gömlek ve ayakkabı demek istemiştim ama her yıl olduğu gibi asla bu kadarla kalmıyordu. O yüzden bu isteği sürpriz olmadı. Süpriz olan şey, onun kırmızı bir montu heyecanla anlatacak kadar beğenmesiydi. Ve dün akşamüzeri, oğlum eve gelir gelmez o çok istediği montu almaya gittik. Hala heyecanla anlatıyor ve çok pahalıysa fedakârlık yapabileceğini belirten bir tavırla, “Nasıl olursa olsun benim olmalı.” diyordu. “O zaman diğer bayramlıklar kalsın onu alalım sadece” dedim, o kadar da değilmiş. Mağazaya girdiğimizde hemen montun olduğu yere gitti ki son zamanlarda oğlumun bu kadar hızlı hareket ettiğini görmemiştim. Ben şöyle kıpkırmızı bir şey bekliyorum, hayallerim yıkıldı(!) Kırmızı ile uzaktan yakından ilgisi yok; bordo renginde bir mont ki isabet. Ben de yıllardır tanıdığım oğlumun “kırmızı” renkli bir mont için nasıl olup da bu kadar heveslendiğini anlayamamış ama hevesini kırmamak için bir şey söylememiştim.Uygundu fiyatları, istediklerinin hepsini aldım. Kredi kartına yapılan taksitlendirmelerin de katkısı oldu tabi.

İşte bu sabah odasından çığlık çığlığa gelirken, “kırmızı” montunu giyebileceğinin sevincini yaşıyormuş. Hava serindi ama benim oğlum o kadar üşümez. Bu yüzden genellikle ince giyinir. Ama bugün üşüdü; yani ancak mont giyenleri görünce üşüyebileceğine karar verdi. Sonra hevesle giyindi; montunun içine giyebileceği en uygun tişörtünü deneyip buldu ve onlarca kez aynaya baktıktan sonra çıktı gitti.

Evladı olanlar, hele baba olanlar bunu daha iyi bilir, onların istediği bir şeyi alabilmek, alındığında onların mutluluğunu görmek nasıl da mutlu eder; çoğaltır bizleri. Bundan daha güzel bir “var”lık olabilir mi?

Oğlum için her zaman söylediğim gibi; “Şansı bol, bahtı açık olsun.” İstediği her renk her daim onunla olsun ama ille de mavileri bol olsun.

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..