Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '08

 
Kategori
Eğitim
 

Öğretmenlere hediye yasağı

Öğretmenlere hediye yasağı
 

2006 da Başbakan ve Milli Eğ. Bakanı, yılın başarılı öğretmenlerine verdikleri hediyelerle birtlikte


Birkaç gün sonra kutlanacak olan "Öğretmenler Günü" nedeniyle, Beşiktaş Milli Eğitim Müdürlüğü, tüm resmi ve özel okullara, 07.11.2008 tarih ve 020/, 721838 sayı ile bir tamim gönderiyor. " 24 Kasım Öğretmenler Günü " konulu yazının ekinde, 67 sayılı genelgeden hatırlatma yaparak, "Kamu görevliler, etik davranış ilkeleri ile, başvuru usul ve esaslar " maddesine atıfta bulunarak, " Yönetmelikte belirtilen hususlara dikkat edilmesini ve hediye verilmemesi ile öğretmenin hediye kabul etmemesi " gerektiği belirtilmektedir. Okul Müdürlükleri de bir yazı ile durumu veli ve öğretmenlere bildirmektedir. Genelgede "Kamu görevlileri" derken tüm çalışanlar , devlet yönetiminde görev yapanlar kastediliyordur. Her kademedeki yönetici ve görevliler. Öğretmenler de bu kapsam içine girmektedir. Bir ayrıcalık varsa, öğretmenlerin her yıl kutlanan "Öğretmenler günü" vardır. Önemli bir gün.

Okuma - yazma oranının erkeklerde yüzde yedi, bayanlarda binde üç olan bir toplumda, Ulu Önder Atatürk, bu korkunç cahilliği yok etmek, oranı yükseklere çıkarmak için, kara tahta başına geçerek, yeni latin harflerini halka öğretmeye başlar ve halk mektepleri veya ulus mektepleri adı altında okullar açar. Mevcut öğretmenler kurslara devam ettirilerek okullara atanır, gece gündüz, halka yeni harflerle okuma-yazmayı öğretirler. Bu nedenle zamanın Bakanlar Kurulu 11.Kasım.1928 de aldığı bir kararla Atatürk'e "Baş Öğretmen" lik ünvanını verir. Atatürk bu ünvanı 24 Kasım 1928 de kabul eder. Ama ne yazık ki, bu önemli günün kutlanması akla gelmez. Ta ki İhtilal Hükümeti Milli Eğitim Bakanı Sayın Hasan Sağlam'ın aklına gelene kadar. Sayın Sağlam, 24 Kasım' ı Öğretmenler günü olarak kutlanmasını ilan eder.

Her okul, 24 Kasım larda, çevresinde bulunan, emekli, hasta öğretmenleri, temsili bir grupla ziyaret eder, okulda yapılan merasimlere davet eder, anılarını dinler, onlara çiçek, plaket, hediyeler verir. Bahçedeki Atatürk büstü çiçeklerle süslenir. Okuldaki mesasimde, öğrenciler şiirler okur, marşlar ve şarkılar söylerler. Yeni atanan aday öğretmenler "öğretmen andı " nı içerler. Merasim sonuna doğru öğrenciler, öğretmenlerini kutlayarak, gönülden kopan bir demet çiçek veya "çam sakızı, çoban armağanı " misali yanında getirdiği hediyesini verir. O günü bir bayram edasıyla kutlayan veliler evlerine, öğrenciler sınıflarına giderler. Okul öğretmenleri de topluca akşam için bir müzikli yere giderek, bir yılın yorgunluğunu çıkarmak için kendi kendilerini kutlarlar.

24 Kasım'lar merkez ilçelerde de, okullardaki program gibi kutlanır. Münazara, panel, kompozisyon ve şiir okuma, yazma gibi çeşitli etkinlikler yapılır. Yılın öğretmeni taktim edilir, hediyesi verilir. Masrafları karşılanarak Ankara'ya gönderilir. İli temsil eder. Ziyaretler yapılır, çeşitli ve maaş karşılığı hediyesi verilir.

Bazı tiyatrolar o günü öğretmenlere ücretsiz perdelerini açarlar. Bazı Belediyeler, öğretmenlere toplu taşıma araçlarını ücretsiz yapar.

Böyle bir günde, öğretmenini hatırlayarak, iş yerinden ayrılıp, öğretmenini ziyarete gelen bir kişi, öğretmeninin elini öperek, getirdiği çiçeği veya başka bir şeyi taktim etse, öğretmeni de, yönetmelik gereği kabul etmese, o eski öğrencisinin düştüğü durumu hayal edebiliyor musunuz? O öğrenci mahçup olmaz mı, yerin dibine girmez mi? Bir daha gelip öğretmenini ziyaret eder mi? Diyelim ki öğretmen kabul etti. Yönetmelik gereği hakkında tahkikat açılmaz mı? Ceza yemez mi? Adı "hediye alan öğretmen" olarak deşifre yapılmaz mı?

İnsanlar hasta ziyaretlerine giderken, yeni ev alanlara, araba alanlara giderken, hatta yeni komşuya ilk giderken elinde, çiçek, kolonya, ufak uygun bir hediye ile gitmez mi? Nikah ve düğüne, sünnet düğününe, hediyemizle, altınımızla gitmiyor muyuz? Yeni doğan bebeyi ziyarete boş mu gidiyoruz? Devlet yöneticileri, yurt içi ve yurt dışı gezilerinde verilen büyüklü küçüklü, ama değerli armağanlar almıyorlar mı?

Hediye, saygı ve sevginin bir ifadesidir. Türk geleneğidir. Götürmemek de, almamakda hakarettir. Hediyenin değerlisi ve değersizi, büyüğü, küçüğü olmaz. Gönülden kopan her hediye değerlidir. Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, Bakanların aldıkları hediyeleri, bir saygının ifadesi olarak değerlendiriyoruz. Bu değerlendirmeyi öğretmen için de yapımalıyız. Yasa koyucular bu fırsatı vermeliler.
Aslında, öğretmenin bunlara ihtiyacı yok. Ama önemli olan, öğretmene karşı olan tutum, davranış ve zihniyettir. Bakanlık bu tutumundan vazgeçmelidir.
Bu vesile ile tüm öğretmenlerin "24 Kasım Öğretmenler gününü" kutlar, sağlık ve başarılar dilerim.

 
Toplam blog
: 27
: 6561
Kayıt tarihi
: 15.02.07
 
 

20.10.1934 Rize doğumluyum. İlkokulu Artvin ve Rize'de, ortaokulu Erzincan ve Ulukışla'da, öğretmen ..