Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '08

 
Kategori
Güncel
 

Oh ne ala

OH NE ÂLÂ

Mars Gezegeni’nde hayat var(mış)!

Vallahi çok iyi. İyi de ne demek pekiyi...

Eskinin sınıf geçme notu gibi oldu ama, ilköğretimde pekiyi başarı notuydu yıllar öncesinde ve şimdide.

Üstelik MARS’TA tarım yapmaya elverişli toprak bile var(mış)!

Kuşkonmaz da baş tacı olacak uzak gezgenin.

Dolayısıyla organik tarım MARS tarımına tahtını kaptıracak...

Eeeeee güzel vallahi....

Gitgide bozulan dünyamızda yaşan tüm insan oğluna; bir umut kapısı mı yoksa MARS’DAKİ insan yaşamına elverişli hayat...

Ama işin en alengirli tarafı; MARS’A nasıl gideceğimiz değil mi?

Koca dünya ve milyarlarca insanın bir anda evlerinden taşınması...

Farz edelim ki, insan oğlu bir yolunu bulup MARS Gezegenine gidebilmeyi başardı ve gitti, Mars’taki hayatın bakir yüzü ile tanıştı...

Eeeee...

Ya sonra...

İlk gidenler ve MARS’A gitmek isteyen öbür insanlar...

Önce hangi ülke gidecek?

Tabii ki Amerika!

Ya sonra?

Dünya Devletlerinin ekonomik gücü olanları tabii.

Zengin iş adamları ve evini terk etmeye mecburcu olan insanlar....

Dünyamızı terk etmeye mehil mi ediyoruz ne?

Yaz aylarında havalar bunaltıcı dercede; sıcak... Denize giremeyenler, sıcaklıyor evlerinde... Mars’ta Dünya’mızı koruyan ozon yırtığı da yok...
KIŞ yağmuru ve karı ile gösteriyor yüzünü... Bir de kasırgalar olmasa... Grip olmasa. türlü çeşitli kötü hastalıklar olmasa...
Mars'ta:

Hastalık yok...

Sel ve zelzele de felaketleri de yok olmalı...

Yepyeni bir hayat...

Fakat yeni düzene teknolojinin tüm nimetlerinin uyum sağlayıp sağlamayacağı meselesi var! Sağlarsa ne âlâ...

Gidelim o zaman...

Gitmek mı zor kalmak mı zor?

Bilenler bilir ya...

İkisi de...

Domates, patlıcan, biber hormonsuz yetiştireceğiz, sağlıklı besleneceğiz belki de MARS’TAKİ el değmemiş nehirlerden kana kana su içeceğiz ve üzerimize yapışmış her türlü melânetten, hastalıklardan arınacağızdır belki de kim bilir?

Yoksa, koca gezegen, kıtalara mı bölünecek(?) DÜNYAMIZDAKİ gibi... Kıtaların ve MARS’IN patronu kim olacak ?

Dünya’daki geçmişimizi geleceğimizi terk edip, mecburen mi gideceğiz MARS’A YA DA?

Geçi, tebdili mekanda fayda vardır derler ama, ya bu mekân da bize dar gelirse!

Eh artık başka yolu yoksa DÜNYA’DA yaşamın, katlanacağız bize bekleyen bilinmezlere...

Belki insanoğlunu bekleyen DÜNYA’NIN ilk hali gibi kirlilik nedir bilmeyen bir CENNET vardır oralarda...

Mars’a gitmeyi becerenler için duru bir yaşam da olabilir, duru ama benim MARS’IM senin MARS’IN kavgası da...

Dünya çok güzel...

Yaşlı ama güzel bir DÜNYA...

Sadece güzellik yetiyor mu yaşamak için?

Yetmez tabii...

Güzelliğe de doyuluyor, fakat yaşama doyanı görmedim hiç!

İnsan oğlu bilinmeyeni, keşfedilmeyeni bilmek isterken korkar mı ki acaba?

Korkunun ecele faydası da yokken, korkmaz insan...

Yaşmak için, güzellik için gider MARS’A BİLE...

Olabilirlikler üstüne DÜNYA dönerken, hayat akıp gidiyor... Sevgi ve yaşam hakkı ile DÜNYA’MIZ tüm insanların evi...

Dünya’yı sevmeyen var mı?

Kötüyü ve çirkini sevmez insan ve hep daha iyiyi, pekiyiyi arar durur...

Pekiyi MARS’DAKİ yaşam da...

Bu karne notu gibi pekiyiler hep böyle mi olacak acaba?

Olursa ne âlâ da...

Da var işte laf arasında...

Şu bağlaçlar da olmasa nasıl anlatacağız derdimiz bu DÜNYA’DA...

Mars’ta alfabe başka mı olur bilinmez ama MARS’TAKİ yaşam yaşanası görünmesine rağmen DÜNYA, insan oğlunun sığınağı, evidir yüzyıllar buyunca...

Vatan annesi değil midir insanın?

İnsan annesini terk ederken, üzülmez mi yaşam nimetlerine rağmen...

Kalın burada dersem size dinler misiniz sanki sözümü?!

Her şey ama her bir şey DÜNYA DA var...

Yaşlı yaşına rağmen; insanı bağrına basan DÜNYANIN gidişatı cömert insan gibi... Almadan vermeye devam edecek...

Oh ne âlâ ...

 
Toplam blog
: 24
: 579
Kayıt tarihi
: 05.10.08
 
 

İşletrme  ve sosyoloji okudu, halen Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi Yüksek Lisans  öğrencisidi..