Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '06

 
Kategori
Eğitim
 

Okul Kütüphaneleri

Okul Kütüphaneleri
 

Bir kitapçıdayım. Kitapçı demek yerine kırtasiyeci demek daha doğru olur. Çünkü yıllar önce kitapçı olarak görev yapan, eğitime, kültüre hizmet sunan kitapçı dükkanları, kırtasiye dükkanları haline dönüştü. Bunu son yıllardaki devletin ders kitaplarını okullarda kendisinin dağıtması üzerine biraz daha artırdı. Kitap okuma alışkanlığı konusunda pek de iyi görünmeyen toplumumuzda bu yanlış etkilerle kitap rafları yerlerini kırtasiye malzemelerine ve oyuncaklara devretti.

Biz bunları akşam sohbeti olarak konuşurken, elinde bir kağıtla dükkana giren kişi, çocuğunun öğretmeninin istediği kitapların adlarını söyledi. Dükkan sahibi dostum, birkaç raflık kitapların bulunduğu raflardaki kitapları karıştırarak üzgün olduğunu söyledi. Akşamın geç saatinde çocuğuna ne diyeceğini düşünen baba, çaresiz dükkandan homurdanarak çıktı. Haklıydı da, kent merkezine uzak, bu yerleşim merkezinde bu saatten sonra yarın okula gidecek çocuğunun sorununu çözememek veliyi zor durumda bırakmıştı.

Okullarda okul kütüphanelerimiz olsa, kütüphanelerimizde eski, yeni tüm yayınlar bulunsa, öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz istediği gibi gerekli kaynakları buralardan alarak çalışmalarını yapabilseler, ne öğretmenlerimiz, ne öğrencilerimiz, ne de velilerimiz bu sıkıntıları çekerdi. Ben bunun okul kütüphanelerine kalmadan, sınıf kitaplıklarında halledilmesinin gerektiğine inanıyorum. Sınıf seviyesine uygun ulusal ve uluslar arası tüm yayınların sınıf kitaplığında, öğretmenin elinin altında bulunması gerektiğini düşünüyorum. Öğretmen, sınıfında işleyebileceği dersin özelliklerine göre, yapacağı projelerin özelliklerine uygun kaynakları hemen önerebilmeli, daha büyük proje ve çalışmalarla ilgili okul kütüphanesinden, yararlanabilmelidir.

Okul kütüphaneleri sınıf ve ders öğretmeninin gereksinimlerini yanıtladığı gibi, bulunduğu çevrenin de kültür merkezi görevini yapmalıdır. Her semtteki okullarımız, derslerin bitmesi ile kapısı kapatılan mekanlar olma yerine en azından dışarıya açılan bir yanıyla kütüphaneleri semtin kültür gereksinimlerini geç saatlere kadar giderebilmelidir. Aile; akşam, çocuğunun çalışmalarında gerek duyduğu kaynakları gidip, orada küçük bir kafemsi yerde, internet ortamı ve her tür kaynaktan yararlanarak, çocuğuna yardımcı olabilmelidir. Bu kütüphanelerde alanında uzman kütüphaneciler, günün her saatinde gelen öğrenciler, akşam saatlerinde gelen veli ve araştırmacılara kültür hizmetini sunmalıdır. Böylece okul kütüphaneleri, eğitim öğretim saatlerinde, öğretmen ve öğrencilere hizmet sunarken, günün geç saatlerine kadar öğrencilerin projelerini hazırlayabilecekleri, semt sakinlerinin gereksinim duydukları, kitap, internet gibi kültür hizmetini alabilecekleri birer kültür merkezi olmalıdır.

Okulları geziyorum. Sınıf ortamlarını inceliyorum. Sınıf kitaplıkları yok denecek kadar az. Okul kütüphaneleri ise, ya kapalı, ya da güncel kitaplardan yoksun, sahipsiz durumda. Okullar; dört duvar, bir öğretmen ve öğrencilerin sıkıldıkları birer alan olarak gözüküyor. Genelde gördüğümüz bu olumsuz görünümleri, örnek kültür merkezleri biçimine dönüştüren okullarımız yok mu? Tabi ki var. Ama bunların sayısı o kadar az ki! Bu okullar da özverili eğitimcilerin özel gayretleri ile gerçekleştirilmiş kurumlar. Gönül istiyor ki, tüm okullarımız; sınıf kitaplıkları, internet, fotokopi gibi hizmetlerin sunulduğu, güncel her tür kitabın, kaynağın bulunabileceği, oturma mekanları ile düzenlenmiş, çevreye de açık birer kültür merkezi olsun.

Bilgi çağındayız. İletişim devrimini yaşıyoruz. Dünyanın gelişmiş ülkeleri içinde bulunduğumuz yüzyıla adını verecek olan nano teknolojisi ile neler yapabiliriz diye çabalarken bizim, bu görünümdeki eğitim ve kültür anlayışımızla gelişmeyi yakalamamız çok ama çok güç görünüyor. Halbuki, günümüzden binlerce yıl önce bu topraklarda dünyanın en büyük kütüphaneleri kurulmuş. Çorum ilimiz yakınlarındaki, Hititlerin başkenti Hattuşaş’ta, milattan önceki yılarda çivi yazısıyla yazılmış yirmi bin küsurluk tabletten oluşan kitaplık, dünya bilim ve kültür merkezlerince hayranlıkla izlenmektedir. İzmir, Efes harabelerini gezen herkes önce, kentin en görkemli yapısının kütüphane binası olduğunu görür. Aynı dönemlerde dünyada kitabın ilk oluştuğu yer Anadolu olmuş. İzmir Bergama Krallığı büyük bir kütüphane kurmuş. Bu kütüphanedeki kitaplar, Mısır’dan getirilen papürüsler üzerine yazılan, rulo biçimindeki kitaplarmış. Mısır Krallığı Bergama Krallığı’nın görkemli kütüphanesini kıskanmış. Bergama Krallığı’na papürüs göndermeyi yasaklamış. Bergama Kralı kütüphanesini genişletmeyi sürdürmek içim krallık halkına bir duyuru yapmış. Üzerine yazı yazılabilecek, papürüsün yerini tutacak bir malzeme bulana büyük ödül verileceğini duyurmuş. Krallık toprakları içindeki bir köylü, oğlak derisini incelterek kağıt biçimine dek getirmiş, krala sunmuş. Kurul buluşu uygun görerek köylüyü ödüllendirmiş. Eskiden rulo biçiminde bulunun yazılar yerine, sayfaların üst üste konarak arkadan dikilmesi ile oluşan, günümüzdeki kitabın biçimsel özelliklerini taşıyan kitabın ilk örnekleri bu topraklarda oluşmuş.

Günümüzde dünyanın saygın kütüphanelerinin, üniversitelerin kütüphanelerinin sahip olduğu kitapları internete aktararak, ülke ve dünya insanına daha çok hizmet sunmayı amaçlarken, bizim çocuklarımızın oyun ve çet için bilgisayara kendiliğinden koyulması asıl eğitim kurumlarımızdaki kültür merkezlerimizin yeteri kadar hizmet sunamamasından, eğitim biçimimizin bu yönde işlenmediğinden kaynaklanmaktadır. Eğer okul kütüphanelerimiz eğitimin hizmetinde olacak mekanlara dönüştürülürse, eğitim yöntemi; araştırma, çalışma, üretme, yönünde kullanılırsa, çocuklarımız bu boş alanlardan kurtularak, hem öğrencilerimiz, hem öğretmenlerimiz, hem de velilerimiz, gelecek için daha umutlu, daha mutlu olacaklardır.

Ne yazık ki, öğrencilik ve öğretmenlik yıllarımda, okul kütüphanelerinde dönemin iktidarlarının hoşuna gitmeyen yazarların kitaplarının, toplatılarak çuvallara doldurulduğuna çok tanık oldum. Bu ülkenin dün yasaklanan yazarları bugün serbestçe okutuluyor. Yıllarca yazarlarımızın toplumlarını aydınlatması ertelendi. Okul ve sınıf kütüphaneleri zayıflatılarak, öğretmenin işini daha özgür yapması, öğrencinin her türlü kaynaktan özgürce yararlanması engellendi. Dünkü yönetimler, kitabı eğitim kurumlarının dışına atarken, bugünkü yönetim kitabı, yerleşim merkezlerindeki kitapçılardan kovdu. Bütün bunların sorumlusu dün olduğu gibi bugün de bu ülkeyi yönetenlerdir. Ne hikmetse içinde bulunduğum elli yıldır, ülkemizi yönetenler bütün güçlerini ülkenin kalkınması, halkın aydınlanması için kullanması gerekirken, tam tersi ülkenin kalkınmaması, halkın aydınlanmaması için kullanmaktadırlar.

Bilimin, kültürün, gelişmenin, Atatürk devrimlerinin hedeflediği çağdaşlaşmanın aracı olan kitapların, en kısa zamanda okul kütüphanelerine, internet ortamı ile birlikte bir eğitim merkezinin içinde, onu destekleyen kültür merkezleri biçiminde yer alması ülkemiz geleceği için zorunludur. Ne, öğretmenlerimiz, eğitim işini yaparken zorlanmalı, ne öğrenci araştırmasını yaparken sıkılmalı, ne de çocuklarının okuması için her türlü özveride bulunmaktan çekinmeyen velilerimiz, zor durumlar yaşamalıdır.

Hasan Barışcan
hbariscan@milliyet.com.tr

 
Toplam blog
: 52
: 4210
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

1952 yılında Sivas- Asarcık Köyünde doğdum. Yurdun çeşitli yerlerinde öğretmenlik yaptım. Kabataş Er..