Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '07

 
Kategori
Okullar
 

Okullar açıldı (1)

Okullar açıldı (1)
 

Bugün 18 Eylül, okullar açıldı.

18 Eylül bir öğretmen arkadaşın doğum gününü denk geldi.

Doğum günü kutlu olsun diyelim.

Doğum günleri yalnız başına da güzel geçebilir.

İlle de kutlanacak diye durum yoktur.

Hem eskiden doğum günü mü kutlanıyormuş?

Herkesin hayatı kendinedir.

Neyse konumuza gelelim.

Bu yıl ilk ders yılı zilini, başkanımız Tayyip Erdoğan çaldı.

Benimde çocukluğumdaki açılışlar geldi aklıma.

O zamanlarda okullarda müdürler vardı, onlarda, “çoşku ile yeni yılı başlatıyoruz, kılık kıyafete dikkat edeceğiz, çok çalışacağız, erkekler saçlarını fazla uzatmasın, kızlar takı takmasınlar, hayırlı olsun derlerdi.

Galiba şimdiler de, “sakın okula cep telefonu getirmeyin, klip çekip youtube sitesine de göndermeyin” diyorlardır.

Öğretmenlere de “Sevgili öğretmenler size de çok iş düşüyor, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” gibi şeyler söylenirdi.

Aklıma ilk okul birinci sınıf zamanlarım geldi. Canım sıkılınca elimi kaldırırdım “çiş molası” isterdim. İki bacağımı birbirine kavuşturarak sıkışmış gibi yapardım. Aslında çişimin geldiği falan yoktu, kapıya kadar sıkışmış gibi gider, sonra tuvalete kadar normal yürüyüşe geçerdim. Tuvalete gidince, ardımdan sınıfın yarısının tuvalete dolduğunu görürdüm. Sanki hepsi benim parmak kaldırmamı bekliyorlarmış gibiydiler.

Teneffüs zili çaldığında koşarak sınıflardan çıkardık ve hemen top oynamaya, biribirmizle kavgalar yapıp, kaşlarımızı, oramızı buramızı kanatırdık. Sonra öğretmen, anne babalarımızdan fırça terdik.

Okul bahçesinde oynadığımız oyunlar öyle güzel,öyle zevkli gelirdi ki, 10 dakikalık teneffüs arasını bile çok iyi değerlendirirdik. Ders zili çaldığında önce, çok terlediğimiz için, önce lavaboya gider doya doya su içer, sonra sınıfa dalardık.

Giydiğimiz okul giysilerine “önlük” derdik. Rengi siyahtı, ama bembeyaz yakası vardı. Kızların ki, dantelli olurdu. Anneleri onları özenle örerdi. Yakalar, sert olsun diye kola içine atılıp ütülenirdi. O kadar sert olurdu ki bazen boynumuzu bile açıtırdı. Şimdiki çocuklar şanslı, bizim onların ki renkli önlüğümüz olmadı.

Silgilerimiz kaybolmasın diye, boynumuza iple asardık. Kokulu silgiler, renkli defterler ve kalemler, cicili bicili kitap kaplıkları o zamanlarda da vardı. Bunlara herkes sahip olamazdı. Bazı arkadaşlar kitap ve defterlerini, gazete kağıdıyla kaplarlardı.

 
Toplam blog
: 718
: 2690
Kayıt tarihi
: 13.07.06
 
 

Tıp alanında doktor olarak çalışmaktayım, beyin cerrahi uzmanıyım..