Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '06

 
Kategori
Eğitim
 

Okullar

Okullar
 

Bir dostumun kızı OKS sınavında yüksek puan almış. Hemen okul arayışına başlamışlar. Beni aradılar. Kabataş Erkek Lisesinde öğretmenlik yaptığımı bildikleri için yardım istediler. Kendilerine okul için hazırladığım kitapçığı gönderdim. Okulu gezdirmemi istediler. Seve seve dedim. Kararlaştırdığımız gün okula gittim. Güvenlik görevlileriyle merhabalaşırken yanımıza yanaşan bir bayanla bir bey okulla ilgili bilgi almak istediklerini söylediler. Onları kantine davet ettim. Boğazın mavi sularından gelen yaz esintileri yüzümüzü yalarken hem çaylarımızı yudumladık, hem de okul hakkında bilgilerimi aktardım. Konuklarım gelinceye kadar birlikte olduk. Sanırım çok hoşlarına gitti.

Konuklarım gelince sohbetimiz onlarla devam etti. Okulun işleyişinden, eğitim ve öğretim durumundan, üniversite girişteki başarı oranlarından söz ettim. İstanbul’un yoğun yaşamı ve karmaşık trafiği sonucu Boğaz manzarası eşliğinde sakin bir ortamda çaylarımızı yudumlarken temel konumuz, eğitimdi.

Sahil boyunca yürüyerek, önce Kültür Merkezini oluşturan bölümleri gezdik. Bu bölümde, Resim atölyeleri, müzik odaları, konferans salonları, bir katı bütünüyle kaplayan Boğaziçi Kütüphanesi, okulun yapıları içinde yer alan Feriye Sineması, ve Feriye Lokantasını gezdirdim. Yeşillikler içindeki eski yeni yapılardan oluşan bu bölüm Boğazın en güzel manzarasını seyrettiren mükemmel bir dinlenme ve kültür alanıdır.

Okulun içini gezerken, Osmanlı döneminden kalma saray yapılarındaki tavan süslemelerini, vitraylı camları hayranlıkla izledik. Okulun içinde yer alan; “ Eğitim Müzesi’ ni gezdik. Bin dokuz yüzlü yıllardan günümüze dek eğitimde kullanılan araçlar, eğitim malzemeleri, yıllara göre öğrenci ve öğretmen fotoğrafları, okulun başarıları, okulun yetiştirdiği ünlülerin çalışmaları müzenin sergilenen bölümlerinde sırasıyla yerlerini almışlardı. Okulun kurulduğu günden bu yana konumunu koruyan tarihi öğretmenler odasından Kız Kulesi’ ni ve Boğaz Köprüsü’ nü seyrettik. Yazar, Ömer Seyfettin ve şair Behçet Necatigil'in adını alan dersliklerde sınıfları inceledik. Boğazın karşı kıyılarını izledik.

Okulun yapılarını gezdikten sonra sohbetimiz okulun sahilindeki kafe havasını yaşatan kantinimizin önünde devam etti. Galatasaray Lisesi’ nin Fransızca eğitim verdiğini, bu okulumuzda eğitimin daha serbest bir düşünceyle yürütüldüğünü, İstanbul’ un köklü okullarından olduğunu, İstanbul Lisesi’ nin Almanca eğitime odaklandığını, Cağaloğlu’ nun ortasında tarihi binalarda öğretim yaptığını, Kabataş Erkek Lisesi’ nin İngilizce ağırlıklı eğitim yaptığını her üç okulun da önlerinde hazırlık sınıfları olan beş yıllık Anadolu lisesi statüsünde öğretim yapısına sahip olduklarını anlattım.

Oturduğumuz masadan seyrettiğimiz, Kız Kulesi, Üsküdar kıyıları, Sarayburnu yeşillikleri içinde Topkapı Sarayı ile resimlerini çekerek oluşturduğumuz; Baba, anne, kızı ve yeğenleriyle birlikte oluşan kareyi; Ortaköy Camisi' nin tarihi görünümü, Boğaz Köprüsü’ nün görkemi, karşıda; Beylerbeyi Sarayı, Çamlıca sırtları, Nakkaştepe, Sultantepe yeşillikleri ile aramızda mavi sularda akıp giden gemiler dolduruyordu.

Okul tatilde. Cıvıl cıvıl öğrenci kaynayan binalar, okulun bahçesi, sınıflar, basket potaları, pinpon sahaları, kütüphaneler, laboratuarlar, kantin bomboş. Öğretmenler odasını dolduran öğretmenler tatildeler. Yöneticiler sırayla kalıyorlar okulda.

Bütün okullarımız tatil süresince bomboş. Boya, tadilat, temizlik işçileri de yoksa sözcüğün tam anlamıyla in cin top oynuyor. Liselere öğrencilerini kaydettirmek isteyen veliler, okul tercihlerini yapacak gencecik öğrenciler karşılarında doyurucu bir tanıtım çabası bulamadıkları an içleri burkularak ayrılıyorlar güzelim eğitim yuvalarından. Bu sadece İstanbul’a özgü bir durum değil. İzmir’ de, Bursa’ da, Ankara’ da, Samsun’ da, Sivas’ ta, Adana’ da da durum aynı. Benzer durum üniversitelerimiz için de geçerli. Yaşamını dolduracak mesleğini seçecek öğrenciye gireceği bölümle ilgili bilgileri sunacak kimse yok neredeyse. Halbuki okullarda bilgi ve tanıtım masaları oluşturulabilir. Hiç olmassa tercih süreleri içinde oluşturulacak bilgi masalarında; gelen öğrenci ve velilere okulun veya bölümün yapısı, işleyişi ile ilgili gerekli bilgiler aktarılır, hazırlanan tanıtım kitapçıkları, CD’ ler, dosyalar verilerek onların karar vermeleri kolaylaştırılır. Aynı bilgiler okulun , bölümün sitelerinde yayınlanarak kendilerine ulaşamayan insanlara ulaşmış olurlar.

Sanırım bu düşündüklerimiz uzaya gidecek kadar zor olan işler olmasa gerek. Ne yazık ki, bizim toplumuzda henüz insanımıza hizmeti ilke olarak kabul etmediğimiz için bu tür güzel çalışmalar biraz daha gecikecek gibi görünüyor.

Konuklarımı yolcu ederken; Ortaköy, Beşiktaş arasındaki sağlı sollu çınarlı yolun duvarlarını resimleriyle süsleyen Atatürk’e gıpta ile bakıyorum. Bir sürü zorluğu aşarak insanımızın önünü açan Atatürk, bu günlerde olsaydı kim bilir ne büyük başarılara tanık olurdu toplumumuz diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Hasan Barışcan

 
Toplam blog
: 52
: 4210
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

1952 yılında Sivas- Asarcık Köyünde doğdum. Yurdun çeşitli yerlerinde öğretmenlik yaptım. Kabataş Er..