Öküzlerden '' özür dilemek'' gerek !..

''Özür dilemek '' mastarının çok kullanıldığı son günlerde birden aklıma geliverdi...

İnsanoğlu kadar nankör bir canlı var mıdır ki acaba ?..

Her fırsatta etinden, derisinden,kemiğinden,gücünden yararlandığımız öküz hayvanını sırası geldiğinde ''Aptallıkla eşdeğer '' fıkralara konu etmişiz. Hep ''dalgamızı '' geçmişiz !..

Hiçbir öküz, çıkıp da ''Yahu !.. Yıllardır,bana ve tüm neslime, bunca yükü sardınız da neden böyle ikide bir fıkralarınızda aptal yerine koyarsınız ?..İnsanlığınıza yakışıyor mu ?..'' demiş midir ?..

Dememiştir !..

Tüm öküz sülalesi, sadece ,boyunlarını büküp, tüm ağır başlılıklarıyla ve sadakatle etiyle, gücüyle hizmete devam etmişlerdir.

Global krizlerle; küresel ısınmayla; ozon tabakasının delinmesiyle, Dünya'nın sonunu getiren ihtiyar insanoğlunun bu dünyayı terketmeden, binlerce yıldır, ''Öküz soykırımı'' na neden olduğu için de şimdi onlara bir ''Özür borcu '' yok mudur ?..

Elbette vardır !..

Tezimizi, ''Ademoğlunun '' kendi ürettiği öküz fıkralarıyla kanıtlayalım...
............


Temel hakaret etme suçlamasıyla hakim karşısındadır.

Hakim Temel'e sorar:

- Sen bu vatandaşa hakaret etmişsin doğru mu bu ?..

- Yok vallahi hakim peycuğum... Ben kendilerine sadece öküz hayvanı dedum.

- İyi ya işte hakaret etmişsin...

- Bir yanliş anlaşilma oliyi burada hakim bey... Şimdi, insan kurnaz olursa tilki oliyi...

Kurnazluk ileri aşamalara gelince kurt oliyi... Cesur ve heybetli olursa aslan... Magandanun en önde gideni olursa ayi...

Uysal ve sesuz olursa kuzi... Korkak olursa tavşan... İnatçı ve güzel gözli olursa eşek...

Güzel sesli olursa bülbül... Mercan gözli olursa hamsi oliyi... Şimdi deyun bana hakim bey !..

İnsanoğli hayvanluktan kurtulabilur mi ?..''
..........

Ülkenin birinde içip kafayı bulan bir sarhoş, sokakta;

- “`Öküz başbakan, öküz başbakan“ diye sayıklıyormuş. İki polis adamı karakola götürmüşler.

Sonra adam mahkemeye çıkmış... İdam cezası almış... İdam edilmeden önce cezasının nedenini sormuş:

- “ Bu ülkede demokrasi vardı hani ?.. Herkes istediğini söyler “.

- “ Senin suçun o değil`ki.. Suçun : Devlet sırlarını açıklamak “…
..........

Bir yerde okumuştum...

''Halk otobüsündeyim... Gayet sessizce yolculuk yapıyorum... Hemen yanımda köyden yeni gelmiş sevimli, gariban bir kadın bir de kocası var... Adam ikide bir geğiriyor...

Neyse, inecekler bunlar... Yanaştılar kapıya... Otomatik kapı birden
açılınca zavallı kadın ürktü...

”Anaam” diye geri sıçradı... Kocasının tepkisi ne olsa beğenirsiniz ?.. Ellerini cebinden çıkarmadan , göz ucuyla kadına söyle bir baktı:

-” Ne tırsıyon ulan ÖKÜZ !..Accık medeni ol lan !..”

........


Erzurum’da birisi, tanıdık bir köylü dostuna misafirliğe gidiyor...Köylü ev sahibi izzet- ikramda bulunuyor...

Yemekten sonra misafirin önüne bir kalbur '' yer elması'' koyuyor...

Bu kadar çok ikramdan mahcup olan misafir :

-''Ağa ne zehmet ettin,bunlara ne lüzum vardı '' diyor...Ağa :

- ''Ne zehmeti efendi !.. Farzet ki - müsürlüğe- (hayvanların yemlendiği tahta oluk ) tökmüşem !..- öküzler yiyir !..
.........

Köyde, bir çiftçi, dalgınlıkla öküzleri ters koşar... Sürmek isteyince yönleri farklı olan öküzler hareket edemezler.

Buna kızan çiftçi, elindeki mesesle (Çift sürerken öküzlerin hareketini sağlamak amacıyla yapılmış ucu çivili sopa) öküzlere vurur.

Tabii ki öküzler yine hareket edemezler. Kendisine dönük olan öküze bakan çiftçi, daha da kızarak :

“Şuna bak, daha utanmadan bir de öküz gimi yüzüme bakıyo !..” der.

.............

Köylünün, öküzü, malı canıdır, her şeyidir. Çünkü , ''mal canın yongasıdır...''

Adamın birinin bir eşeği, bir çift de öküzü varmış. Askerden yeni gelen oğluyla ilgili olarak, geç vakit, karısıyla konuşuyorlarmış, oğlan da uyuyamamış, dinlermiş...

Hanım ,demiş ki:

-“Herif, oğlan askerliğini yaptı, everivermek gerek, ne edeceğiz, ne yapacuuz ?..''

Adam :

-” Hanım !..Eşeği satsak oğlanı evermez, öküzleri satsak aç kalırız ;hele günü gelsin düşünürüz !..” demiş.

Oğlan konuşmanın devamını beklemiş, üç gün, beş gün, bir ay.. Sonunda dayanamamış, anasına:

-“ Kız ana, şu bizim öküz meselesini gonuşuven gayrı !..” demiş...

.............


Nasreddin Hoca,on yıldır ayrı kaldığı köyüne geri dönüyormuş...Yolda eski tanıdıkları biriyle karşılaşmış. Adam gülümseyerek selâm vermiş.

''-Merhaba hocam!.. Köye hoş geldiniz '' demiş. Hoca da :

''-Merhaba Öküz Ağa hoş bulduk...'' Demiş...

''-Hocam nasıl söz bu Öküz Ağa’yı da nereden çıkardın ?..''

''-Yahu ben buralardan ayrıldığımda, sen on iki yaşında bir çocuktun...Adın da -tosundu- değil mi ?..

Ben, köye gelmeyeli şöyle böyle on yıl kadar oluyor... Eh insaf et artık !.. Bu on yılda tosunluktan çıkıp öküz olmadın mı halâ ?..''

..........

Eh bu kadar kanıt yeter sanırım :)