Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '13

 
Kategori
Deneme
 

Olan muzlara oldu

Olan muzlara oldu
 

Ne güzeldir muz ağaçları. Muzun tadı ne güzeldir. Hele hele muz tarlalarının görünüşüne doyum olmaz. 

Rahmetli Özal’ın rekabete örnek gösterdiği Çikita muzlar belki ucuz satılıyor, belki daha doyurucu ancak bizim yerli muzların tadına doyum olmuyor. 

Muzlarımız  genelde Anamur, Alanya, Gazipaşa bölgesinde yetişir. Muz sıcaklık , nem ve uygun yamaç  istediği için bu bölgeler istenilen yerler olmuş. 

Yıllar önce Mersin’den Antalya’ya araba ile gitmek gafletinde bulunmuştum. Üçyüzden fazla virajı olan bu yol doğal güzellikleri müthiş olsa da beni canımdan bezdirmişti. 

Gazipaşa’ya geldiğimde nefis bir manzara ile karşılaşmıştım. Önümde boylu boyunca  denize kadar uzanan vadideki müthiş muz bahçeleri görüntüsü.

Bu görüntüde beni üzen bir şey vardı. Muz ağaçı denizinde tam ortada bir boşluk ve içinde fazla büyük olmayan otel inşaatı. Demek ki yıllar içinde bu bölgede muz bahçeleri gidecek yerine oteller gelecekti. Öyle de olmuş. 

Geçenlerde ziyaret ettiğim bölgeye abartısız yüzlerce 5 yıldızlı otel yapılmış. Bölge bütünüyle turizm odaklı olmuş. Genelde sahil ayrılmış ve oteller içerde kalmış. Sahiller halka açık, gayet iyi olmuş. 

Kargıcak’ta SİT alanına inşaa edilmiş şahin tepesi gibi  bir otel gösterdiler. Rivayete göre otel başka birisinin üzerinde görünüyormuş  ancak gerçek sahibinin  çok da eski olmayan  bir içişleri bakanı olduğu söyleniyor .  

Ben bölge halkının yalancısıyım.  Onlar öyle söylüyor. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz dedik, bizde yazdık. 

Normal insanlar beyinlerinin % 10‘unu kullanıyorlar. Bazıları herhalde daha fazlasını kullanıyorlar veya öyle sanıyorlar. Bu siyasetcimiz de kendini çok akıllı zannedenlerden. 

Genelde ucuz adama pahalı iş, pahalı adama ucuz iş yaptırılmaz. Ucuz adamlar varsa gücünü kullanıp kendine menfaat sağlamaya çalışıyorlar. 

Bize olsa baraka inşa ettirmezler, adamlar SIT alanına otel yapıyorlar. Keser döner sap döner birgün yanlış yapan hesabı öder. Bu süreçten kaçmak yok, onun için çok akıllı olmak bazen tutmuyor. 

Bu memlekette 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubatl süreçleri yaşandı. Yıllar sonra dosyalar açılıyor, hatalı uygulama varsa hesabı soruluyor. Demokrasiye olan saygı nedeniyle çoğunluk tarafından destekleniyor. Ancak kastı aşmamak, askerin itibarı ile fazla oynamamak gerekir. 

Önemli olan demokrasiye müdahale edenlere gösterilen takibin, şahsi menfaatleri için kanun, hak, hukuk tanımayan vesayeti elinde tutan bazı siyasilere de yapılmasıdır. 

Dürüst, hiç suç işlememiş, vergisini muntazam ödeyen, trafik kuralları dahil her türlü kanun ve kurala uyan bir çok vatandaşımız var. 

Bazıları ise  hırsızlık, kanunsuzluk, uğursuzluk peşinde. Ormanları yakıp ev yaptılar, gecekondu yapıp yıllar sonra müteahitlere satıp zengin oldular. Yeşil kart alıp ilaçları sattılar, elektrik paralarını ödemediler ama elektrik kullanımına devam ettiler. Bunlar medeni toplumlar için örnek oluşturmamalı. 

Temelin çok güzel bir karısı varmış .

Köydeki bütün erkekler karısını görünce iç çekerlermiş.

Bir süre sonra kadın köydeki erkeklerle beraber olmaya başlamış.

Evin önünde uzun kuyruklar oluşmuş.

Bunu goren Temelin arkadaşı Dursun dayanamamış.

‘’Ula Temel karının neler yaptığını görmüyor musun? Bu kadını neden boşamıyorsun?’’

Temel sinirli bir şekilde cevap vermiş.

‘’Ula kariyi boşayayım da diğerleri gibi kuyruğa mı gireyim?‘’  

Sakın malı kaptırıp sonra tekrar sahiplenmek için bir gayret içine girmeyelim. 

Halkın ormanına, arazisine nasıl el koyuyorlar? Sivil Toplum Kuruluşları neden ses çıkartmıyorlar? Bu arazilerde vatandaş olarak benim, çocuklarımın hakkı yok mu?

Ben neredeyim?

Bizde mi yanlış yapalım?  Yanlış yapmak için kuyruğa mı girelim? Doğruyu yapanları niye yanlış yapmaya zorluyoruz? 

Temel Vatikan’da gezerken upuzun bir kuyruk görür.

‘’Nedir bu kuyruk?.. ‘’ diye sorar

Vatikan kilisesi tarafından cennetin 1000 $’dan parça parça satıldığı, parayı verenin de Cennet’ten bir parça satın alabildiğini öğrenir.

Kuyruğu takip edip kiliseye ulaşır, kapıdaki görevlilere

‘’Ben cehennemi satın almak istiyorum’’.. der.

‘’Olmaz burada cehennem satışımız yok.  Cennet’ten bir parça almak

 istiyorsan sıraya girmelisin.’’  derler.

Temel Cehennemi satın almak için kararlıdır ve ısrarını sürdürür.

Temeli ikna edemeyen görevliler, durumu Papa’ya anlatırlar. Papa gülerek;

 ‘’Gidin sorun bakalım Cehennem’in tümüne ne kadar veriyormuş bu akılsız

 adam.’’

Kapıya inip Temele sorarlar;

‘’10.000 $ veririm’’

Papa Temeli içeri çağırtır, hazırlattığı evrağı da Temele imzalatıp 10.000 $ da aldıktan sonra arkasından gülerek uğurlar.

Dışarı çıkan Temel, kapıda günlerdir cennetten bir parça satın almak için bekleyen binlerce kişiye elindeki belgeyi gösterip; 

“Eyyyy uşaklar, Cehennem‘ in tümünü ben satın aldım . Artık Cennet için

 uğraşmanıza gerek kalmadı. Dağılabilirsiniz…” 

sonra ne oldu dersiniz…

Cennet satışları sıfırlanan Papa ve ekibi 10.000 $’ a sattığı Cehennem’i Temelden geri alabilmek için hala pazarlık etmekte. Son durum.. 

Temel 10 milyon $ ‘da ısrarcı… 

Bu fıkra da benden size armağan olsun. 

Temel nişanlısı Fadime ile fındık tarlalarını geziyormuş. ‘Bak Fadime’ demiş, 

‘’Bütün bu tarlalar benim. Ancak  bir tanecik fındık koparırsan, seni hemen

oraya yatırırım ona göre.’’ 

Bunu duyan Fadime’ nin gözleri parlamış. Hemen koşup bir tane findık kopartmış.

Temel sözünün eri ya, Fadimeyi fındık ağacının altına yatırmış.

Bu cezadan memnun kalan Fadime, üstünü başını toparlayıp, ayağa kalkar kalkmaz bir fındık daha kopartmış.

Temel bir kez daha. Bir fındık daha...

Temel beşinci fındıktan sonra perişan ayağa kalkmış, bitkin bir halde Fadimeye dönüp eliyle tarlaları gostererek ; 

‘’Buradan sonrası artık Fiskobirlik’in.’’ 

Beyler lütfen insaf edin. Şimdiye kadar yeteri kadar yediniz, içtiniz.

Bırakın biraz da bolluk bereketten yararlanma seçiminizi halktan yana kullanın. 

Alanya dönüş yolunda o güzel muzlardan ben de tadayım dedim.

Akşam çok içmisiz ondan mı? Yoksa bu yaşadıklarımızdan mı  bilmem, ağzımızın tadı biraz kaçmış. Satıcıya eski lezzeti bulamadığımı söyledim. 

Satıcı ‘’Doğrudur, oteller için ağaçlar kesilince  muz bahçeleri biraz içerlere kaldı.

O nedenle sanıyorum  muzlar yerini beğenmemiş olabilirler’’ dedi. 

Anlaşılan bizler gibi muzların da bu olanlardan tadı kaçmış.

 

 
Toplam blog
: 43
: 235
Kayıt tarihi
: 21.11.12
 
 

Mühendisim. Spor, müzik, yemek, yazmak özel zevklerimdir. ..